Köydeki Sırlar

11 3 2
                                    

Yine karşınızdayım. İlk bölüm hem çok kısa hem de çok kötü oldu. Yani bu bölüme kadar geldiyseniz size çok teşekkür ederim. İyi okumalar dilerim. Bu arada eğer beni takip ederseniz, ben de sizi takip ederim ve hikayeniz varsa bütün bölümlerine oy veririm.💐💐

Yalan söylemiyorum. Ben gerçekten bir insan silüeti gördüm. Ya da gözlerim artık iflas etmiş. 

"Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!"

Bu ses benden gelmedi. Yani ben çıkardıysam da haberim yok. Bu farklı bir kızın çığlığıydı. Ama kimin? Umarım bizimkilerden biri değildir. Şu an donmuş durumdayım zaten. Kıpırdayamıyorum.

"Kızım, Ülkü. Ülkü. Ülkü duyuyor musun?"

"Ha, evet evet babaanne. Sadece donakalmışım. Havanın soğukluğundandır."

"Tamam canım, hadi geç içeri. Daha çok üşüme." 

Hemen içeri geçtim ve tam odama gidecekken babaannem

"Sen de duyuyor musun?" dedi.

"Babaanne, neyi duyuyor muyum?"

"Şu çığlıkları."

"Evet, aslında ben bir tane duydum. Kimden geliyor? Çok korkunç bir durum."

Montumu hemen kapımın önüne bırakıp salona koştum. Fakat karşımda donakalmış babaannemi gördüm.

"Aman Allahım neler oluyor böyle bugün. Babaanne iyi misin?"

"Ah, evet yavrum. Gel masaya geç benim sana anlatacaklarım var."

Bir anlık içime bir şüphe kondu. Burada neler oluyor böyle.

"Şimdi ilk önce çorbalarımızı içelim içimizi ısıtalım, sonra sana anlatacağım bu köyün hikayesini."

Bu kadın niye beni her zaman sabırsızlandırıyordu. Niye şimdi söylemiyordu ki. 

🦋🦋🦋

"Evet canım. Uzun zamandır senden saklıyordum. Ama artık zamanı geldi."

Neyin zamanı geldi?

"Bu köy yapılmadan önce burada bir orman vardı. Çamlık Ormanı. Ve bu çamlık ormanında bir hayalet olduğu söylenirdi. Ama köyü yapmak isteyenler buna inanmazlardı. Köy yapıldıktan iki sene sonra köye bir koz geldi. Buranın kendisine ait olduğu gibi varsayımlarda bulundu. Tabii bizde buna inanmadık. Ve kızı öldürdüler. Bu olaydan iki sene sonra köye yaşlı bir kadın geldi, ve o da bu köyün kendisine ait oluğunu iddia eden şeyler söyledi. Bu kaçına da kimse inanmadı ve öldürdüler. Sonra bu köyde değişik şeyler olmaya başladı. Bir kaç kişi odun kesmeye giderken kayboldular ve cesetleri bulundu. Hatta aynı şey farklı bir kızın başına da geldi. Dur anlatayım."

"Babaanne."

Bu neydi vatandaş. Bas baya lanetliydi köyümüz.

"Bir bekle sonra alırım sorularını. Şimdi bizim karşımızda bir ev varya. Orada eskiden bir kız ve dedesi temelli olarak yaşardı. Kızın ismini bile hatırlıyorum. Banu'ydu kızın ismi. Bana her zaman yardım ederdi. Tabii sen daha o zamanlar doğmamışsın. Banu'nun dedesi yaşlılıktan ö.düğünde çoğu zamanımızı birlikte geçirmeye başlamıştık. Sonra bir gün Banu mantar toplayacağını söyledi. Ben de izin verdim fakat tek şartla. Mantarların bittiği yerden sonraki kısma geçmeyecekti. Banu bu şartımı kabul etti ve mantar toplamaya gitti.Üzerinden bir saat geçti. Oyalanarak geliyordur diye düşündüm. Aradan üç saat geçince artık köylülere haber verdim ve jandarmayı aradık. İçimde çok büyük bir korku vardı. Jandarmalar ertesi gün ormanın yasak olan bölgesine gittiler ve Banu'nun cesediyle geri döndüler. Bu olaydan sonra her Temmuz ayında köyde garip garip şeyler olmaya başladı. Temmuz'un sekizinde başlıyor yirmi dokuzunda bitiyor. Kendinize dikkat edin çocuklar. Sakın köyün içinden çıkmayın. Ormana gitmeyin."

"Ne?" öyle bir çığlık atmıştım ki yankılanmaya başlamıştı.

"Peki babaanne biz neden böyle çığlıklar duyuyoruz bugün ayın yedisi."

"Bu çığlıklar her bir olay olmadan önce bazı kişiler tarafından duyulur. Hayır, yani yarın bir şey olacak. Kimse evlerinden çıkmasın. Git arkadaşlarına da söyle."

"Öncesinde bir sorum daha var. Daha önce hiç böyle bir olay yaşanmadı. Yani ben doğduğumdan beri her Temmuz buradayım. Ama kimseye bir şey olduğunu duymadım."

"Bazen çok küçük şeyler de olabiliyor. Mesela yemeğinin yanması gibi."

"A o zaman iyiymiş."

"Ama böyle küçük olaylardan önce çığlık sesi duyulmaz. Bu yüzden tehlikedeyiz."

"Hemen buradan kaçalım o zaman."

"Maalesef ki Temmuz ayında köyden dışarı çıkamazsın. Orman hariç. Başına daha da kötü olaylar gelen insanlar var. Sanırım ki Eren Bey vardı. O Temmuz ayında köyden kaçmıştı. Dört ay sonra da vefat etti."

"Bu köy hayatımda geldiğim en iğrenç yer. Allahım sen bizi koru."

"Tamam, sakinleş. Aslında bir umudumuz var. Köydeki bu laneti geri püskürtecek ve laneti içine toplayacak bir kitap var. Ama nerede olduğunu kimse bilmiyor."

İşte bu tam benlik bir görev. Yoksa da öleceğiz zaten.

🦋🦋🦋

Bu bölümü yazarken nedense hiçbir şey düşünmedim. 

Sizce Ülkü gerçekten de kitabı arayacak mı?

Sizce köydeki ilk lanet ne olacak?

Yazım yanlışı varsa çok özür dilerim, bir sonraki bölümde görüşürüz!👋😊😊

Korku HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin