Tepetaklak

315 14 1
                                    

    Yeni bir gün başlıyordu yine yeni ve yeniden . Bıkmıştım artık bu yetimhaneden ve iğrenç kokusundan sanki bize bir hiç olduğumuzu hatırlatmak ister gibi tavanlardaki küfler kimsenin umrunda değildi kokusunu geçtim ne kadar sağlıksız olduğu da umurlarında değildi sonuçta sürekli burasının havasını soluyan bizdik kimsesizler yani bu hayatta ailesinin bile kabul etmedikleri , istemedikleri ama istisnalar vardı benim gibi benim ailem beni isteyerek bırakmamıştı onlar birdaha gelmemek üzere gitmişlerdi o kazada.

    Selinin bağırmasıyla yataktan düşerek tamamen kendime geldim .

"LİNAA"

"Selin zaten uyanıktım insan gibi seslensene kızım manyak mısın ya "

"Tamam tamam hadi hemen giyin işe geç kalmayalım"

"Tamamdır 5 dakikaya hazırım"

Hemen hazırlanıp çıktım . Selinle cafe de garsonluk yapıyorduk . Aslında bankada oldukça yüklü bir miktar param vardı ailemin mirası bana kalmıştı fakat 18 yaşına gelmeden kullanamıyordum bu yüzden çalışmak durumundaydım en azından 5 aycık daha sonrasında kendi evime gidebilirdim. Herşeye el konulmuştu 18 yaşıma girmeden evime dahi giremiyordum .

  "Bugün baya yoğun olur of ya "

" Söylenip durma Selin "

"Sana da birşey denmiyo aksi kaplumbağa"

Bu dediğine gülüp önlüklerimizi giydik ve işkence dolu saatlere kendimizi bıraktık .

  Sonunda bitmişti . Aslında daha bir saat daha vardı ama bugün mezarlığa uğramak istediğim için izin alıp bir saat erken çıkmıştım. Yarım saatlik yolun ardından mezarlığa ulaşmıştım . Yavaş adımlarla onların mezarına geldim önce çiçekleri sulayıp yanında ki birkaç çöpü toplayıp mezarın köşesine oturdum.

Çok özlemiştim annemi her sabah öperek uyandırmasını , saçımı örmesini , hatta herşeye söylenmesini bile öyle özlemiştim ki babamın o söylendikçe 'yeter hatun kızıp durma benim kızıma ' deyişini her akşam zorla elma yedirmesini beraber film izlemeyi daha doğrusu seçememekten izleyememeyi abimle film konusunda asla anlaşamazdık ben korku istedikçe o asla izin vermezdi babam bile onun kadar karışmazdı ama sanırım en çok onu özlemiştim .

Bazen anılırımızı unuturum diye ödüm kopuyordu sonuçta 11 yıl olmuştu onlar gideli daha çok küçüktüm ama ölümü öğrenmek zorunda kalınca bu hayatta bir başıma yapayalnız kalınca büyümek zorunda kalmıştım . Önce kendileri gitti sonra sesleri şimdi hatıraları da gidecek diye çok korkuyordum onlar da giderse gerçekten kaybolurdum .

  Yurda gelince yemek yemeden odama geçip üzerimi değiştirdim kitabımı alıp yatağa geçmiştim ki müdire hanımın çağırmasıyla kalkmak zorunda kaldım yine ne istiyordu acaba yaşlı bunak kapıyı tıklatıp içeri girdim . İçeride karı koca olduğu belli olan bir kadın ve adam vardı umarım evlatlık alma zırvalığı değildir .

  "Gel linacım geç şöyle "

Müdirenin yapmacık tavrına göz devirip tekli koltuğa oturdum.

" Lina bunlar senin biyolojik anne ve baban olduğunu iddia ettiler ve DNA testi yapmak istiyorlar "

Duyduklarımla şaşkınlıktan gözlerim irileşmişti ve sanırım kal gelmişti çünkü tepki veremiyordum .

"Lina birşey söylesene "

" Siz ne dediğinizin farkında mısınız şaka yapiyorsunu sanırım çünkü böyle birşey imkansız"

"Lina biliyorum duydukların saçma geliyor ama önce bir dinle kızım lütfen " dedi adam konuşmadığımı görünce devam etti
"Kızım bundan 1 hafta önce kızımız ufak bir kaza geçirdi fakat kimsenin kan grubu uymadığı için DNA testi yaptırdık ve negatif çıktı hastaneye gidip araştırınca bebeklerin hemşirenin hatası yüzünden karıştığı ortaya çıktı öğrenir öğrenmez de seni bulup almaya geldik lütfen bize bir şans ver "

Duyduklarım gerçek miydi bu adam ne diyordu böyle ailen gerçek ailen değil diyordu böyle bir şey olmazdı olamazdı benim ailem onlardı

" Ben n-ne diyeceğimi bilmiyorum" istemsizce kekelemiştim hala şoktaydım .
"Önce hastahaneye gidip DNA testi yaptıralım olur mu "

"Tamam"

   Hastahaneye gelip kan vermiştik ve sonuçların çıkmasını bekliyorduk sanırım Agah  beyin ricasıyla erken çıkacaktı sonuç yoksa yaklaşık üç gün sürmesi lazımdı. Üç saat boyunca onlarla hiç konusmamıştım bir kaç kere soru sormaya çalışmışlardı bende kısa kesip eni sonu bahçeye çıkmak istediğimi söyleyip yanlarından ayrılmıştım . Saatin geldiğini görüp yeniden hastahaneye girdim ve başhekimin odasına doğru ilerlemeye başladım gelince kapıyı tıklatıp içeriye girdim yavaşça doktor elindeki zarfı yırtıp sesli bir şekilde okumaya başladı

" Lina Boz ve Agah Akay arasında yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuz kan bağı bulunmaktadır."

Hayatım sanki tepetaklak olmuştu.

.
.
.
.

Beğendiniz mi nasıldı 1. Bölüm

Öğrenilmiş TenhalıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin