İçinden doğru sevdim seni
Bakışlarından doğru sevdim de
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan
Sesini yapan sözcüklerinden sevdim bir de
Beni sevdiğin gibi sevdim seni
Kar bırakılmış karanlığından
(Edip Cansever)
Mesajlar:
Seokjin Hyung: Jimin, neredesin? Bay Kim seni soruyor, çocukların soruları varmış.
Ben: Dinlenmeye gitmiştim hyung, haber vermediğim için üzgünüm. Birazdan orada olurum.
Jimin aynaya bakıp ağlamamış gibi durduğundan emin olmaya çalıştı. Gözyaşlarını durdurmak onun için oldukça zordu. Her silişinde yenisi akıyor, her yeni yaş onu daha fazla ağlamaya itiyordu. Bir zamanlar kendisi için ölümü bile göze almış bir adamla bir yabancı gibi konuşmak, gözlerine bile bakamamak o kadar zordu ki bunu anlatabilmek için yeterli kelimeye sahip değildi.
Kalbi yanıyordu. Kusacakmış gibi hissettiriyordu.
Kendini çabucak toparlayıp -en azından öyleymiş gibi görünüp- hızla soyunma odasından çıktı. Yemekhanedeki öğrencilerin gürültüleri iki kat aşağıdan bile duyuluyordu. Bunun kendisini motive etmesini umdu. Onların sorularını cevaplamayı çok seviyordu. Kimisi günlerce düşünüp onu gülümsetecek kadar komik sorular soruyor, kimisi ise onu gerçekten şaşırtan bir bilgiye sahip oluyordu ve onlara bir şey katabilecek olmak Jimin'i hep mutlu ediyordu.
Ama kafasını dağıtmaya çalışması yemekhane kapısından içeri girinceye kadar sürdü. Çünkü birkaç dakika önce arabada gördüğü (sadece bu görüş bile onu ağlatmaya yetmişti zaten) Jungkook, şimdi diğer öğretmen Namjoon ile birlikte onu bekliyordu. İlk başta adımları yavaşlasa da öğrencilerin sessizleşmesi onu kendine getirmiş ve gözlerini ondan çekip hiç yokmuş gibi davranmayı deneyerek öğrencilerin karşısına gelmişti. Bedeni yeniden titriyordu.
"Tekrar merhaba." diye selamladı. "Doydunuz mu?" Kalabalıktan onaylayan mırıltılar aldığında gülümsedi. "Güzel, o zaman sizden sorularınızı alabilirim."
Bir öğrenci el kaldırdı. "Bu müzedeki en eski eser hangisi?"
Jimin düşündü. "Aslında buna belli bir şey söylemem yanlış olur çünkü arkeoloji kısmında gördüğünüz eserlerin yılları birbiriyle nerdeyse aynı ama tam olarak belirlenebilmiş değil. Yine de kendimce söylemeliyim ki, gösterdiğim o takılar en eskileri olabilir."
Diğer öğrenci sordu. "Sizin en sevdiğiniz eser hangisi?"
"Bu çok zor bir soru. Buradaki eserlerin hepsiyle yakından ilgilendiğim ve neleri yansıttıklarını bildiğim için benim için hepsi çok özel. Sanırım bunu pas geçeceğim." Güldü. Bu soruyu belki de yirmi kez almamış ve belki de yirminci kez cevaplamıyormuş gibi davranmıştı.
"Bu müzede eseri olan ya da olmayan en sevdiğiniz sanatçı kim?"
"Çoğu kişininki gibi benimki de Leonardo Da Vinci. Onun sanat, fen, matematik gibi birçok şeyi kavrayabilen zekasına ve kusursuzluk amacına gerçekten hayranım. Normal birisi olmadığı doğru." Güldü. "Ama belki de onun garip olması bu kadar harika işler yapabilmesini sağladı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlya | Jikook
FanfictionHer insanı diğerlerinden ayıran belli başlı özellikleri vardı ama onu diğerlerinden ayıran özelliği epey bir farklıydı. Jimin önceki hayatlarını hatırlıyordu. Japonya'da ailesini geçindirmeye çalışırken bir iş kazasında ölen bir oğul olarak başlamış...