Ey gönül, kuşa benzerdin,
Kafesler sana dar gelir;
Bir yerde durmaz gezerdin,
Hapislik sana zor gelir.
(Sabahattin Ali)
"Soğuk." dedi İlya bacaklarını kendisine doğru çekerek. "Çok soğuk." Öksürdü. Gardiyanların dışarıda gülüştüğünü duyabiliyordu. Sanki saatler sonra birisi idam edilmeyecekmiş gibi rahatlardı.
"...İlya Muhammad ve Amsyar Isfahann'ın idam cezasına çarptırılmasına karar verilmiştir."
Günler geçmişti bu cümleyi duyalı ama yine de hırçınlaşan denizlerde her geçen saniye daha da güçlenen dalgalar gibiydi; zaman geçtikçe aklının içinde daha da sesleniyordu, daha da ağırlaşıyordu. Muhtemelen birkaç dakika sonra onu alıp Amsyar ile son kez görüşmeleri için yalnız bırakacaklardı. Onu rahatlatan, hücrenin dayanılmaz soğukluğu içinde çoktan vazgeçmesine izin vermeyen tek şey buydu.
Ölecekti, ama onunla birlikteydi.
Yeniden doğup doğmayacağını bilmiyordu ama bu hayatının böyle sonlanacak olması özel hissettiriyordu.
Bir anda hücresinin kapısı açıldı. "İlya Muhammad." dedi gardiyan. O kadar kalıplı bir vücudu vardı ki İlya kendini iyice küçülmüş hissetti. "Benimle geliyorsun."
İlya bu hücreden son çıkışı olduğunu biliyordu.
Gardiyan onu bir katil gibi arkasından kelepçelemiş, sert tutuşuyla bir odaya götürmüştü. Odaya girer girmez sandalyede oturan Amsyar'ı görmüştü. Gözü mor ve şişti, muhtemelen dayak yemişti. Ağlamak istedi.
Gardiyanlar onların kelepçelerini çıkarıp odada yalnız bırakır bırakmaz Amsyar, İlya'ya canı buna bağlıymışçasına sıkı sıkı sarıldı. İlya'nın tutmaya çalıştığı hıçkırıkları ise bundan sonra çıkmaya başlamıştı. Sarılışına karşılık verdi. Tutuşları o kadar sıkıydı ki, eğer onları görseydiniz birisinin kaçmak üzere olduğunu ve diğerinin onu tutmaya çalıştığını düşünebilirdiniz.
"Yüzüne ne oldu?" diye sordu İlya hıçkırıkları arasında.
Amsyar ondan ayrılıp yüzünü avuçları içine aldı. "Ben iyiyim, bebeğim." Sevgilisinin yüzündeki yaşları sildi ama kendi yaşları öylece suratındaydı. "Sana bir şey oldu mu?"
İlya karnını tuttu. "Biraz buraya vurdular ama sorun değil. İyiyim."
Amsyar onun alnından öptü ve küçük yüzünü omzuna koydu. Yine sıkıca sarılıyordu, bir saniye bile kaybetmek istemiyordu.
"Ne olacak şimdi?" diye sordu İlya.
"Biliyorsun işte," dedi Amsyar ağzına almak istemiyormuş gibi. "Ama hiçbir şeyden pişman değilim, bunu da biliyorsun değil mi?"
İlya kafa salladı. "Ben de."
Amsyar gülümsedi. İçtendi. "Sana söylediğim gibi, senin için ölmek benim için sadece ödül olur."
İlya biraz daha ağlamaya başladı. "Şöyle şeyler söyleme."
Amsyar ona daha sıkı sarıldı. "Mon İlya,"
"Efendim."
"İki saat boyunca burada kalacakmışız. Beni öpmek ister misin?"
İlya onun neyden bahsettiğini anlamıştı. Hızla kafasının onun omzundan kaldırıp dudaklarına uzandı. O gün orada, sadece birbirlerini sevdikleri için hayattan koparılacak olan iki aşık son kez sevişti. Onlar için bir yarın yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlya | Jikook
FanfictionHer insanı diğerlerinden ayıran belli başlı özellikleri vardı ama onu diğerlerinden ayıran özelliği epey bir farklıydı. Jimin önceki hayatlarını hatırlıyordu. Japonya'da ailesini geçindirmeye çalışırken bir iş kazasında ölen bir oğul olarak başlamış...