Harika ne güzel bir gündü bu böyle bügünn sınıf ve hoca dahil herkes bana bakıyordu minho da tabii. "Şey.. ne... anlamadım" "ahh öyle mi anlatayım o zaman o gün-" "oh hayır hayır" "anladın o zaman" "evet tamam mı evet" lanet olsun ya herkes anlamıştı sevgili olduğumuzu daha doğrusu ayrılmıştık,aslında o ayrılmıştı ben değil. "Teneffüste lavaboya gel"diye kulağıma fısıldadı kahretsin kesin öyle dedim diye asla benle birdaha sevgili olmayacaktı. Teneffüsün çaldığını duydum,duydum çünkü kafamı sıraya gömmüş uyumak üzereydim sıramı sarstı uyanmam için ve dışarı çıktı lavaboya gidiyordu kaçışım yoktu. Arkasından gittim lavabonun ana kapısını kilitledi,"evet geldim ne diyeceksin" "ben özür dilerim" "ne için" "ben herşeyi yanlış anlamışım sen beni aldatmıyormuşsun sadece o kıza gitar çalmayı öğretiyormuşsun" "peki sen bunu nerden öğrendin" "gitar çalmayı öğrettiğin kız son günlerde çok mutsuz ve durgun olduğunu farkettiği için bana geldi ordan öğrendim" ne yani beni önemsiyormuydu şimdi bu "tamam bunu sınıftada konuşabilirdik niye buraya geldik ben onu anlamadım ve ayrıca niye kapıyı kitliyorsun" derken yürüyerek anahtarı çevirip kapının kilidini açmıştım ki açmaz olaydım biri tam içeri girecekken minho beni kolumdan çekti ve tuvaletlerin olduğu kabinlerden birine çekiştirip kapıyı kitledi. İkimizde kim olduğunu anlamak için kulağımızın kapıya yaslarken birbirimize aşırı derece yakınlaşmıştık.
İçeriye giren kişinin çıktığını duydum ve kabinin kapısını açmak için elimi uzattığımda elimi tuttu ve "çok aceleci değil misin sevgili jis" dedi ne için aceleci değil miyim ya çıkmak istiyordum burdan. "Ne dediğini anlamıyorum" "şimdi sana bir sorum olucak" "hmm" "yeniden,sevgili,olduk mu" "ee sanırım" "oo güzel" "ne güzel?" dediğim anda dudağıma yapıştı,karşılık verdim çünkü vermek istiyordum onu özlemiştim hemde hiç olmadığı kadar onun ellerinde olmayı özlemiştim evet ilk başlarda o benim ellerimdeydi ama sanırım bu değişmişti artık. Nefes almak için dudağımdan ayrıldığında nefes nefeseyken "minho,okuldayız" "umurumda değil"dedikten hemen sonra boynuma yöneldi. İnlememek için ağzımı elimle tutuyordum çünkü minho hem emiyor hem de ısırıyordu ikisini yapınca ortaya karışık birşey çıkıyordu,bunu farkettiği gibi daha çok emmeye ve ısırmaya başladı. İnlememeliydim çünkü okuldaydık her an içeri biri girebilirdi evde olsaydık yine kendimi tutardım ama evdeyken daha az gergin olurdum evdeyken de gerginim çünkü evdeyken komşular duyabilirdi ama burası daha tehlikeliydi bu işin sonu müdüre kadar gidebilirdi. Kendimi tutmaya çalıştım ama başaramadım ağzımdan ufak bir inleme çıktı. Bu minho'nun hoşuna gitmişti "tamam burda bırakıyorum evde daha çok duyulan sonuçta"dedi ne demek şimdi evde de mi yapıcaktı. Minho bunu dediği anda zil çaldı, kabinden birlikte çıktık elimi tutuyordu ama bu tehlikeliydi ya biri farkederse. Biyoloji hocası çok dakik olduğu için beraber çıkıp sınıfa koştuk ki bizden önce girmişti. Kapıyı açtık ve ikimizde aynı anda "geç kaldığımız için özür dileriz" dedik,bir gün de bıraksa ya ölür müydü. "Durun bakalım geçin tahtaya" off gıcık oluyorum bu hocaya. Minho bana aşırı derecede yapışık duruyordu ki hatta gören yapışık ikiz olarak doğmuşuz sanırdı. Böyle yapmasının sebebi elimi tutmak içindi arkada sınıfın göremeyeceği tarafta el ele tutuşuyorduk.
Endişeliydim çünkü lavaboda çıkar çıkmaz buraya gelmiştik minho da birsey yoktu ama bende vardı,boynumu falan yıkamadan buraya gelmiştim bu tilt hoca da bunu kesin fark edecekti ne yapacaktım ben ne bahanesi uydurucaktım şimdi gomlegimle silsem nE yapIYorsUN sEn oRDa çEK ellERİni bakAYIM derdi. Off ben bittim hayatım kararcaktı daha doğrusu hayatım minho'ydu,minho kararmıyordu. Herşey iyi gidiyordu tabii sınıftan biri "jisung boynunda ne var diyene kadar" off bunlar niye mal. Bide utanmaz utanmaz cümlesine devam etti "morarmış" dediği anda minho'yla birbirimize baktık ve bana "üzgünüm" der gibi bakış attı. Çüş lan ayı mısın olum ne kadar emdin veya ısırdın da bu hale geldi."Jisung?" "Evet hocam" "o ne evladım" "morluk hocam" "onu anladım da niye orda" "siz ne düşünüyorsunuz hocam" "jisung benimle oynama" "merak etmeyin si,le oynayamam zaten" "o ne demek oluyor ve bana hemen gerçeği söyle" o ne demek mi oluyor dedi minho tarafından kıskanılırdım da ondan oynayamazdım neyse "hocam siz bu morluğu nete benzettiniz" "ben birşeye benzetmedim bu nasıl oldu" gerçeği söyleyecektim ama ısırıldım mi daha doğru olurdu yoksa emildim mi bence bunu hocaya sormalıydım "tamam söyleyeceğim" "bekliyorum" "ama tam olarak ne diyeceğimi bilmiyorum çünkü ısırıldım mı daha doğru olur yoksa emildim mi bilemiyorum" "ne demek istiyorsun sen! İlişki içinde misin" "olamaz mıyım yaşım 23 bence olduğunca geç kaldım zaten" yanlız bunu söylerken bir yanlış vardı ki o da bu ilişkiye 18 yaşında başlamamdı. "İlişki içindesin doğru mu anladım" "evet doğru anladınız" "fakat bunu yapanların erkekler olması gerekiyormuş sana bunu kız mı yaptı" "bir kızla İlişki içinde olduğumu söylemedim" "nE" bir şey demedim çünkü minho'nun da başının belaya girmesini istemiyordum. Ama minho başının belaya girmesine hazırdı özellikle de bu beleada ben varsam "benle çıkıyor hocam biz sevgiliyiz evet bazılarının onaylamadığı bir ilişki ama biz hayatımızdan memnunuz ister kabul edin ister etmeyin jisung 23 ben 24 yaşındayım reşit olmuş geçtik bile ilişkimize sin karışamazsınız haa bu arada siz sormadan söyliyim bu İlişki jisung 18 ben 19 yaşındayken başladı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soznsuzluk Veya Aşk
Fanfictionjisung okulda en nefret edilen kişiydi. jisung'un zorbalarından biri olan minho durmadan jisung'u rahatsız ediyordu. jisung'u darladıkça ona dahada bağlanıyordu. Birbirlerine duyulan nefret aşka mı dönüşüyordu?