krallıklar

16 4 0
                                    

Uyandığımda aynı odada yatakta uyandım, baş ucumda Evan vardı.
Uyandığımı görünce hemen toparlandı.
"Edna, kendini nasıl hissediyorsun." Dedi. Hislerimi kontrol edemiyordum artık, korku, sinir, hayal kırıklığı, yeni beden hepsi bir arada ne hissedebilirdim. Cevap vermeyeceğimi anlayınca ayağa kalktı ve yanıma yatağa oturdu.
"Edna, gerçekten üzgünüm senden bunu saklamak istemezdik, okulda kucağımda bayıldığın anı hatırlıyor musun? O zaman artık peri bedeni seni kabul etmişti ve dönüşmek üzereydin okulun arka bahçesine seni getirip büyü yaptım ve insanların arasında dönüşmeni engellemiştik ama bunu her zaman engelleyemezdik, gücünü yerinde zamanında kontrol altına alabilmen için seni buraya getirdik, eğitim alıp dönüşme zamanlarını kontrol altına almalısın."dedi. Tek sorunun bu olduğunu sanıyorlardı, içimde tutmak yerine yüzüne söyledim.
"En yakın arkadaşım beni benden habersiz peri'ye dönüştürmüş o da yetmedi yaşamımdan alıkonuldum, o da yetmezmiş gibi benden perileri yani bir kırallığı yok etmemi istiyorsunuz." Dedim ve gözümden bir damla yaş aktı.
"Bak hepsini sana anlatıcaklar sadece doğru zamanı bekle."dedi.
"Sen anlat, şimdi anlat." Dedim. Benim gözlerime o kadar derin baktı ki bian utandım.
"Hatırlıyor musun? Sana gerçekleri öğrenince de hoş bulursun umarım demiştim." Dedi.
"Evet, hatırlıyorum."
"Işte bugünlerden bahsetmiştim, peri senin bedenini kabul etmeden önce bunları sana söyleyemezdim, Comelia da söyleyemezdi."dedi.
"Anlat." Dedim. Yalvaran gözlerle, mantıklı bir açıklamaya ihtiyacım vardı.
"Bunu sana benim anlatmam ne kadar uygun bilmiyorum ama kendini daha iyi hissedeceksen bazı kısımları anlatayım." Dedi. Başımı salladım başlaması için.
"Krallıklar vardı, peri, vampir, siren, kurt adamlar ve büyücüler... Insanlardan uzak onlara karışmadan yaşardık ama bir gün perilerin gözü döndü aç gözlülük onların gözlerini kör etmişti. Periler büyücülere ve vampirlere yaklaşınca neler olduğunu biliyorsun değil mi?." Dedi. Evet anlamında başımı salladım.
"Işte bu yüzden kendilerini çok üstün sandılar ve savaşı başlattılar o kadar çok kayıp verildi ki krallık bunu kaldıramadı ve bütün krallıklar boyun eğmek zorunda kaldı. Sirenler ve kurt adamlar çok güçlü değillerdir ve bu yüzden ilk boyun eğenler onlar oldu, perilerin tek zayıf noktası olan demiri onlara karşı kullandık ama onları yenmek için yeterli kalmadı ve daha fazla acı çekmemek için biz vampirler ve büyücüler de boyun eğdik. Diego krallığımızı tek bu yöntemle kurtarabilirdi. Senin vampirlere yaklaşamayıp bize yaklaşabilmenin tek sebebi ise seni bir büyücünün büyüsüyle peri'ye çevirmiş olmamız. Ne vampirler ne kurt adamlar ne de sirenler bir insanı peri'ye çeviremez. Biliyorum şuan bizim krallığımızı umursamıyorsun ama sana ihtiyacımız var Edna."dedi ve o an peri krallığı hariç bütün krallıklara acıdım ama bu peri krallığını yok edeceğim anlamına gelmiyordu.
"Hadi gel şimdi yemek yiyelim yemek saati geldi." Dedi ne kadar istemesem de gücümü kaybetmemem gerekti.
Ayağa kalktım ve birlikte yemek salonuna doğru yürüdük. Kolidorun her tarafında bu sefer muhafız  vardı. Ve her biri beni görünce eğiliyorlardı.
Yemek salonuna girdiğimiz an bütün bakışlar üzerime döndü, umursamadan Evan ile oturacağımız yere gittik. Dört kişilik bir masanın olduğu yerde Elvis ve Comelia karşılıklı oturuyordu, Elvis'in yanına oturdum ve benden uzaklaşmaya başladığını anladığım da ona baktım ve teninde siyah damarların çıktığını ve teninin altında ateş aktığını görünce şoke oldum. Bunun benim yüzünden olduğunu anladığım anda ondan uzaklaştım ve teni normale dönmeye başladı.
" Özür dilerim Elvis, canını yakmak istemedim, sadece alışamadım ve unutuyorum." Dedim. Gülümsedi ve iki sivri dişini gördüm, ah buna alışmam uzun sürecekti.
"Biliyorum, önemi yok, sen canını sıkma." Dedi. Bu yüzden Comelia'nın yanına oturdum.
Yemek yemeğe başladığım anda içeri büyücülerin ve vampirlerin kralları girdi ve ikisinin de direk gözleri beni buldu. Diego yanıma geldi ve,
"Fikrin umarım değişmiştir." Dedi.
Ayağa kalktım ve tam karşısına geçtim. Bütün salondakiler nefeslerini tutmuş bizi izliyorlardı. Güldüm.
"Sizin hiç birinizin yanında olmayacağım, şimdi ise yaptıklarınızın bedelini ödeyin." Dedim, o kadar sinirlendi ki çenesindeki kasları seğişiyordu.
"Senin için ben herşeyi göze aldım ve senin karşılığın bu mu?" Dedi. Artık benimde sinirlerim bozuktu ve bu hiç iyi şeylere yol açmayacaktı.
"Beni seçmeni ben söylemedim, bu yüzden ne pahasına olursanız olun sizin yanınızda olmayacağım. Bedelini ödeyin." Dedim.
"Biz bedelini öderken bu masadaki arkadaşlarının da bizimle yanacağını unutma." Dedi. O an bunu yeni idrak ediyordum. Arkama arkadaşlarıma baktım gözlerim doldu, o kadar çaresizdim ki.
"Bizi düşünme, senin yapmak istemediğin şeyleri sana zorla yaptıramayız." Dedi, Elvis gülümseyerek.
"Herkes yemeğini yedikten sonra dağın yamacına çıkıp bir kaç eğitime başlayacağız."dedi, Diego bu beni biraz korkutmuştu.
Olmayan iştahım da kaçmıştı. Yerine oturdum, Comelia bana eğilerek "birşeyler at ağzına birazdan çok yorulacaksın." Dedi. Ona o kadar kırgın ve sinirliydim ki yüzüne bile bakmadan yemeğimi yemeğe başladım.

Yarım saat sonra herkes kalenin önünde ki at arabalarına binmiştim biraz garipsesem de hoşuma gitmişti. Benim nelerin beklediğini merak ediyordum. Bir dağ yamacından çıkıyorken yanımda oturan Evan'a merak ettiğim soruyu sordum.
"Diego'nun neden yüzü öyle." Dedim.
Bu soruya hazırlıksız yakalanmış gibi kalakaldı, aynı zamanda Comelia öksürük krizine girmişti ve Elvis'de onun sırtına vuruyordu. Bir soru karşısında hepsinin bu duruma düşmesi benim kıkırdamamı sağladı, ve Evan'a döndüğüm de benim gülüşüme bakerken onunda güldüğünü fark ettim. O sırada Comelia ve Elvis de neden güldüğümü anlamaz bakışlarla bana bakıyorlardı.
Evan kendini zorla da olsa toparlayıp gözlerini kaçırdı ilk defa benden gözlerini kaçırdı.
Ve ben çok utanmıştım neden Edna neden diye kendime kızarken yanaklarım kızarmasın diye ellerimle yüzüme hava estiriyordum.
" Neden gülüyorsun? bize de şöyle bizde gülelim be pericim." Dedi Elvis.
Ona ters ters baksam da "PERICIM" kelimesi hoşuma gitmişti ama tabiki onlara bunu demeyecektim.
"Soruma cevap alayım lütfen." Dedim.
Hepsi birbirinin gözlerine bakıyordu, yine bir şey sakladıkları çok belliydi.
"Bunu ne kadar istesen de şimdi söyleyemeyiz." Dedi Evan ve konuyu tartışmaya kapalı bir birşekilde son verdi. Tam birşey diyeceğim sırada at arabası durdu ve herkes aşağı inmeye başladı. Bizde inip Diego ve Robert'ın yanına gittik. Burda sadece vampirlerin ve büyücülerin değil sirenlerin ve kurt adamların da olduğunu fark ettim ve ben kurt adamların her zaman hayranı olmuştum.
Koşarak onların yanına gittim.
Biara arkamdan Comelia'nın gitmemem ile ilgili şeyler dediğini duysam da gittim.
Kurt adamların yanına giderek onlara hayranlıkla baktım. Hepsi tıpkı muhafızları gibi önüm de eğildiler.
Ve onlar eğilince ben de bir tanesinin başını okşadım o kadar yumuşaktı ki ona sarılıp uyumak istedim. Ve ona dokunduktan yaklaşık 2-3 saniye sonra insan bedenine geri döndü ve ben geri çekildim. Canlı canlı gözlerimle dönmesini izlemek biraz tuhaftı. Ondan sonra arkasındaki bütün Kürt adamlar insan bedenine geri döndü. Az önce tüylerini severek dokunduğum kurt adam,
"Ben kurt adamların kralı, James." Dedi ve bir kez daha önümde eğildi.
"Kurt adamlara bir hayranlık duygum vardır, bildim bileli her zaman sizi görmek istemişimdir." Dedim. Memnun kalmış gibi gülümsedi ve,
"Bu sayede bizi de görmüş oldun." Dedi. Başımı salladım.
Sonra sirenlerden ses duyunca onlara döndüm.
"Bende sirenlerin kraliçesi, Mia." Dedi ve önümde eğildi, ve arkasında ki siren topluluğu da eğildi. Ve o sırada birini gördüm, rüyam da gördüğüm ve benim boğazımı sıkarak boğmaya çalışan o siren kızı gördüm. Neden bilmiyorum sadece bir rüya olmasına rağmen o kıza sert ve küçümseyici baktım.
O sırada arkamdan Diego'nun sesini duydum.
"Edna, başlayalım mı?" Dedi. Bu sorudan ziyade bir emirdi bunu çok iyi biliyordum.
Neden bir eğitim için bu kadar kişi gelmişti bilmiyorum.
"Bir siyah peri ilk defa görüyorum ve asalet denen şey bu olmalı." Dedi bir siren kız. Ona döndüm ve gülümsedim. Öbür periler beyazdı diye biliyordum.
"Evet kendi gücünü eğer kontrol altına almak istiyorsan yapman gereken şey derin nefes almak ve vermek zihnine sahip çıkman gerek ve paniklememen gerek." Dedi. Anladım anlamında başımı salladım.
"Öğrenmen için direk yapmamız gerek o yüzden seni buraya dağın en üst zirvesine getirdim." Üç dört metre sonrasında bir uçurum vardı ve dehşet derecede yüksekti.
" Bu uçurumdan atlamanı istiyorum." Dedi o an da nutkum tutuldu çünkü uçmayı bile bilmiyordum.
"Uçmayı bilmezken nasıl atlamamı istersin, o kadar da canım susamadım." Dedim. Herkes bir kıkırdadılar. Ah! Ne sinir bozucu.
"Uçma becerilerin sen zor zamanlar da olduğunda devreye girecektir eğer uçamazsan burda çok büyücü var büyüleriyle senin düşmeni engelleriz."dedi ne kadar itiraz etsem de benim atlamam için zorlayacağı için derin bir nefes aldım ve arkadaşlarıma baktım hepsi bana çok anlam dolu ve tebessümle bakıyorlardı. Cesaretimi toplayarak koştum koştum ve atladım. O kadar yüksekten atlamak çok zordu ve ayağımın altındaki o uçurumu görünce çok gerildim. Kanatlarımın çıktığını hissettim ama kullanamıyordum. Deniyordum ama hala uçamıyordum.
O sırada belimden birinin tuttuğunu ve beni yukarı doğru uçurduğunu hissettim. O kişinin kim olduğuna baktığımda onun bir peri olduğunu fark ettim. Ne! Yok etmemi istedikleri o periler şuan bana yardım ediyorlardı.

kapan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin