Öncelikle ruh halim biraz kötü. O yüzden her zamankinden daha berbat yazabilirim. Lütfen kusuruma bakmayın.
___________________________________------------------------💫-----------------------
SABAHDün Kook'u düşünürken uyuya kalmışım. Açıkçası etkilenmiştim. Her ne kadar kendini beğenmiş olsada kkk.
Seokjin hyung tepemde bana neden gülüyorsun der gibi bakıyordu. Haklıydı tabi.
Jim: Hyung neden öyle bakıyorsun?
Jin: Seni çok seviyorum ya ondan canım.
Jim: Ya hyung bilmezmiyim kkk.
Jin: Bak hala gülüyor. Yavrum kalk bir sürü işimiz var hadi!
Zar zor Jin hyungu başımdan kovup hazırlanmaya başladım.
Oda da ki işlerimi halledip direktt mutfağa gittim.
Herkes işe koyulmuştu Bile.
Bende azar yememek için tabakları hazırlamaya başladım.
Son olarak soju bardağı koydum.
Sabah kahvaltıda soju içmek hangi Kralın zevkiyse kötüymüş.Bu dediğimi duysalar kellemi alırlardı. Soobin hyung gelip büyük tepsiyi götürdü. Biz de mutfağı toparlamaya koyulduk.
Her zamanki gibi şuan tekrar boş zamanımız vardı."Acaba o göle gitsem kook'u görür müyüm?"
Fısıldama şeklinde konuştuğum için kimse beni anlamamış, haliyle umursamamışlardı. İzin almak için seokjin hyungun yanına gittim.
Jim: Seokjin hyung ben tekrar ormana gidebilir miyim?
Jin: Ahh, tekrar mı tavşanları seviceksin?
Jim: Tavşanlar m- Aa! Evet evet çok tatlı olduğundan tekrar görmek istiyorum. Lütfenn!
Jin: Ahh, tamam git ama çok gecikme tamam mı?
Jim: Sen hiç merak etme hyung. Hemen gelirim. Görüşürüz!
Koşar adımlarla ağaçlık alana gitmeye başladım. Sonunda ormana girince biraz daha hızlandım. Umarım oradadır diye içimden dua ediyordum.
Neden bilmiyorum ama onu tekrar görmek istiyordum.
Sonunda göle varınca çok yanaşmadan onu aramaya başladım. Göremeyince gölün yanına gittim. Tekrar etrafıma bakındım ama göremedim.
Acaba suyun içinde miydi?
Suya doğru biraz eğilip dikkatlice baktım. Ama yo-Kook: Beni mi arıyorsun?
Ses aniden gelince korkudan sıçradım. Tam suya düşecekken tek bir hamlesiyle beni belimden tutup kendine çekti.
Ben o an ki korkudan gözüm açılmış halde ona bakarken o yine sırtıyordu.
Kook: Cidden korktun mu? Kkk.
Jim: Arkamdan ses çıkarmadan gelirsen tabi korkarım aptal!
Diyerek omzuna sert olmayacak şekilde vurdum. Daha sonra olduğumuz konumu fark edince onu ittirerek boşluk bıraktım aramıza.
Kook: Niye ayrıldın kollarımdan. Bende gayet güzel bir pozisyondaydık.
İma yaparak sırıtmaya devam ediyordu. Ben ise utandığım için ona bakamıyordum.
Jim: Her neyse ben gidiyorum.
Diyerek yanından geçerken kolumdan gitmemi engelledi.
Kook: Hey tamam şaka yaptım güzellik, sakin ol. Hem neden hemen gidiyorsun? Beni görmeye gelmedin mi?
Jim: Evet ve gördüm. Şimdi gidiyorum.
Hala kolumu tutuyordu.
Kook: bence tam görmedin. Biraz daha bak. Gerçi bu yakışıklıyı unutmak imkansız Kkk.
Evet gerçekten kendini beğenmiş ama hoşuma gitmiyor değildi.
Kook yere oturup benide kolumdan tutarak yanına oturttu. Şu midenizde uçuşan şeylerin adı gergedan mıydı? Çünkü şuan gerçekten midem garipti.Kook: Benden bu kadar çabuk etkilenmeni beklemiyordum. Gerçi bende beklemiyordum.
Jim: Neyi beklemiyordun?
Kook: Senden etkilenmeyi.
Jim: Niye? Çok mu çirkinim?
Fiziğim mi kötü? Sana göre değil miyim?Soruları ard arda sıraladım. Bana ne oluyor bilmiyordum. Sadece öğrenmekti amacım.
Kook: Hey, sakin ol Min. Öyle değil. Emin ol çok güzelsin. Fiziğin her ne kadar belli olmasa da güzel ve kesinlikle bana göresin.
Ardından göz kırptı. Bende bir şeyler saçmalamayım diye ona bakmayı kesip göle baktım.
Jim: Her gün buraya gelir misin?
Kook: Boş zamanım olduğu zaman evet.
Jim: O zaman boş zamanın çok?
Kook: Denebilir.
Bir den aklıma seokjin hyung geldi. Kahretsin geç kalmıştım galiba. Hemen ayağa kalktım.
Kook şaşkınca önce bana baktı sonra o da ayağa kalktı.Kook: Gidicek misin? Biraz daha kalamaz mısın?
(min yazıcam bundan sonra)
Min: Üzgünüm, gerçekten gitmem gerek. Yarın eğer burada olursan gelirim tekrar. Şimdi gitmem gerek. Görüşürüz!
Kook: Görüşürüz güzellik. Bekliyor olacağım!
Hızlı adımlarla giderken arkmaı dönüp ona gülümsedim. Karşılık alınca geri önüme döndüm. Bu sefer koşmaya başladım. Umarım kızmaz.
Saraya varınca hemen mutfağa girdim.
Jin: Nerede kaldın jimin? Hemen gel demiştim!
Çok sesli olmasa da bağırmıştı ve mutfaktakiler işi bırakıp bize bakıyordu.
Min: Hyung gerçekten özür dilerim. Zamanın nasıl geçtiğini fark etmedim. Özür dilerim bir daha olmayacak hyung.
Jin: Ever bir daha olmayacak çünkü bir daha gitmeyeceksin! Şimdi hemen işinin başına!
Geç kalmıştım evet ama neden bağırıyordu ki? Gözüm dolunca başımı yere eğip özür diledim tekrardan. Ardından işime döndüm. Gerçekten kırılmıştım. Biraz narin bir çocuktum ama bence kim olsa gözü dolardı. Bunları düşünürken gözümden bir damla yaş aktı.
Kimse görmesin diye direk sildim. Beni bir daha göndermeyeceğini söylemişti.
Sahiden göndermeyecek miydi?
Ama kook'a gelicem demiştim. Umarım kırılmaz gelmedim diye...HIZLI GEÇİŞ
İşlerimiz bitince odalara dağıldık. Kimse ile konuşmadan direk yatağıma girdim. Seokjin hyunga kırgınım. O da benimle konuşmadı bir daha. Gerçekten çok mı kızdı ki? Bana bağırdığını ve dedikleri hatırlayınca tekrar gözüm doldu. Gözüm kapalıyken yaş akıyordu ve yavaştan uykum geliyordu...
Evet, bu bölüm de bitti! Ruh halime göre yazdığım için ağlamalı bir bölüm olsun dedim. İyi yapmış mıyım? Kdnxksnxks. Her neyse. Görüşürüz hanie'lerim💫
![](https://img.wattpad.com/cover/344523455-288-k156496.jpg)