Bu bölümün bu kadar uzun olmasının sebebi hem iki bölümü birleştirmem hem de smut eklemem. Orjinal kitapta bu bölümde smut vardı ama yazar aylık ücret ödememiz gereken bir siteye atmış o bölümü o yüzden ben de kendim denemek istedim. Kendi yazdığım ilk smut o yüzden umarım beğenirsiniz. İyi okumalar herkese
Seokjin yanılıyordu. Bir ay göz açıp kapayıncaya kadar geçmiyordu. İlk birkaç gün, boş bir yatakta uyandığında Namjoon'un nerede olduğunu merak etmiş ve sonra Namjoon'un orada olmadığını anlayınca yıkılmıştı.
Üniversite çalışmaları ve sınavlarla meşgul olduğu için günler rahat geçse de akşamları genellikle daha yavaş geçerdi. Akşam yemeği yemeye çalışırdı ama Namjoon'un orada olmasına çok alıştığı için fazla yemek yiyemezdi.
Namjoon her fırsatta onu arardı ama ekran Seokjin'in içinde ki boşluğu dolduramıyordu.
İki hafta sonra sınavlar bittiğinde herkes tatil için hazırlanmaya başlamıştı. Öğretmenlere değerlendirme için eve götürmeleri gereken kağıtlar verildi. Üniversite kapandığında Seokjin kendini o kadar boş hissetmişti ki bir hafta içinde tüm kağıtları değerlendirdi.
Zaman geçtikçe Namjoon'un aramaları azaldı ve kısaldı. Takvime bakıp içini çekti. Namjoon'un geri dönmesine daha iki hafta vardı. Namjoon'un Yeni Yıl'dan önce geri dönmesini umuyordu. Oturma odasında bir oyun okuyordu. Telefonu çaldığında masadan telefonu almak için sıçradı ve aramayı çok hızlı cevapladı.
"Merhaba?"
Namjoon ona gülümseyip el sallarken ekrana parlak bir şekilde gülümsedi.
"Merhaba hyung. Ne yapıyorsun?"
Namjoon, üzerinde bir palto olan üç parçalı bir takım elbise giyiyordu. Orası da çok soğuk olmalıydı.
Seokjin başını salladı, "Gerçekten pek bir şey yok. Sadece kitap okuyorum."
"Ah, rahatsız mı ettim?" Namjoon koltuğa oturmak ve rahatlamak için kıpırdandı.
"HAYIR." Seokjin oldukça agresif bir şekilde karşılık verdi, "Sadece zaman geçiriyordum."
"Ah, kağıtlarla işin bitti mi?" Seokjin başını salladı, "Evet. Hatta onları yöneticiye geri gönderdim."
Namjoon güldü, "Waah! İşinde gerçekten hızlısın."
Seokjin mırıldandı ama bir şey söylemedi.
"Hyung?" Namjoon biraz endişeli görünüyordu.
Seokjin başını iki yana salladı, "Bir şey yok." Kıkırdadı, "Sadece, seni özledim."
Namjoon ona sevecen bir şekilde gülümsedi, "Ben de seni özledim hyung. Çok fazla hemde. Burada kalmak zorunda olmam çok kötü."
Seokjin yutkundu, "Umm... Ne zaman döneceksin?"
Namjoon mırıldandı, "Bakalım. Belki iki hafta daha burada olacağım. Bunun ne zaman biteceğini gerçekten bilmiyorum. Ayrıca çocuklar yeni yılı burada geçirecekler."
Ya sen?
Seokjin ona bunu sormak istiyordu. Ama çok yapışkan da görünmek istemiyordu. Bu yüzden sadece gülümsedi ve başını salladı,
"Orada dikkatli ol. Düzgün yiyor musun?"
Namjoon başını salladı, "Yiyorum ya sen kendine iyi bakıyor musun?"
Seokjin de başını salladı. "BEN-"
Arka planda biri Namjoon'a seslendiğinde sözünü kesti. Namjoon onlara başını salladı ve Seokjin'e baktı,
YOU ARE READING
PROMISE {NAMJİN}
ФанфикSeokjin'in hayatı, nişanlısının nikah dairesine gelmediği o gün tamamen değişmişti. Bu değişiklik hayatına iyi mi gelecekti yoksa her şeyi daha da kötüye mi götürecekti bilmiyordu.