1.0

610 100 78
                                    

Elindeki uçlu kalemi bıkkınlıkla defterinin üstüne bıraktı Felix. Birkaç saattir limit ve türevle uğraşıyor olmasına rağmen konularda pek de bir ilerleme kaydedebilmiş sayılmazdı.

Jisung ve Jeongin'le dersleri bittiğinden beri kütüphanenin ıssız köşelerinden birinde çalışıyorlardı. Normalde çok daha sessiz olan kütüphanenin bu tarafı, vize haftası oldukça yaklaştığından dolayı kalabalık sayılırdı.

Felix telefonundan saati kontrol etti, dokuza geliyordu.

"Siktir." diye fısıldadı. Derse dalmış, yedi gibi kafeye gitmek üzere sözleştiklerini tamamen unutmuştu. Görünen o ki diğerleri de saatin farkında değildi. Jisung Jeongin'e matematik anlatmakla meşguldu, Jeongin ise oldukça dikkatli bir şekilde onu dinliyordu. Felix'i duyduklarında ikisi de bakışlarını ona çevirdi.

"Noldu?" diye sordu Jeongin. Felix'in ani küfürüne anlam verememişti.

"Dokuz olmuş, kafeye gidecektik."

"Aklıma bile gelmedi." dedi Jisung. "Şimdi gidelim istersen." Felix cevap vermeden önce gerindi.

"Kapanmıştır belki." Jeongin Felix'in bunu demesi üzerine telefonunu eline aldı, hızlıca birkaç şeye bastı.

"Instagramlarında ona kadar açık oldukları yazıyor, gidelim bence. Hem mola vermiş oluruz." Felix kafasıyla onayladı onu ve ayaklandı. Ceketini üstüne geçirdi ve telefonunu cebine attı. Bu sırada Jisung defterine göz gezdiriyordu.

"Felix aslında tam sorunun ortasında kalmıştık, şunu anlatmayı bitirsem sonra gitsek?" Jeongin Felix'in Jisung'un sorusunu cevaplamasına zaman vermeden araya girdi.

"Sen önden de gidebilirsin, biz yetişiriz sonra sana." Felix en başta tereddüt etti, Seungmin'le tek başına karşılaşma düşüncesi onu biraz germişti ama sonra Jeongin'i onayladı.

"Tamam haberleşiriz." dedi ve kütüphanenin uzun koridorunu geçerek çıkışa yöneldi.

Binadan dışarı çıktığında hava tabii ki çoktan kararmıştı, aynı zamanda da yağmur yağacak gibiydi. Ellerini cebine sokarak hızlı hızlı yürümeye başladı.

Kafe okula oldukça yakın, sadece birkaç dakika yürüme mesafesindeydi. Aslında daha önce burayı keşfetmemiş olmaları da ilginçti, belli ki öğrenciler arasında popüler bir yerdi çünkü.

İçini üşüten kısa yürüyüşünden sonra kafeye varmıştı. Kapıyı hafifçe ittirip içeri girdi. Kendisinden başka müşteri yoktu, ortam çalan müzik dışında sessizdi. Felix'in bakışları hızlıca kasayı buldu ve tahmin ettiği gibi, Seungmin oradaydı.

"Hoş geldiniz." Felix gülümsedi ve kasanın önüne geldi.

"Merhaba, büyük boy sütlü filtre kahve alabilir miyim? Sütü laktozsuz olsun lütfen."

"Tabii." Seungmin kasanın yanından bir bardak aldı ve üzerine adını yazdı. Felix'in gülümsemesi büyümüştü.

"Adımı hatırlıyorsun." dedi kendine engel olamayarak.

"Hafızamın iyi olduğunu söylemiştim." Bardağı arkasındaki tezgaha bıraktı ve kasadan birkaç tuşa basarak fiyatı söyledi. Felix cebinden kartını çıkarırken Seungmin tekrar konuştu. "Laktoz tüketmiyor musun?"

Felix soruyu garipsese bile bozuntuya vermedi. "Tüketemiyorum, laktoz intoleransım var."

"Geçen sefer laktozsuz istememiştin." Felix şaşırdı, Seungmin'in hafızasının iyi olduğu aşikardı ama siparişini aklında tutacak kadar da iyi olduğunu düşünmemişti.

"Acelem olduğu için unuttum söylemeyi." Ödemeyi yapıp kartını tekrar cebine koydu. "Ama şanslı günümdeydim sanırım, pek etkilemedi."

Seungmin makineden çıkan fişin birini yırtıp kenara koydu, diğerini ise Felix'e uzattı.

hype boy | seunglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin