Alt Tarafı Bir Oyun

603 41 159
                                    

♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Minho ve arkadaşları kafa dağıtmak için bir bara gelmişlerdi. Bir tarafta birbirine temas edip dans eden bedenler diğer tarafta sadece içki içenler vardı. Minho ve arkadaşları ise locada oturmuş içkilerini içerken bir yandan da gülüşüyorlardı.

Bilirsiniz, böyle ortamlarda bir kişinin her zaman parlak bir fikri vardır. "Hadi bir oyun oynayalım" Yeonjun'un dediğiyle herkes ona bakmaya başladı. Yeonjun'un normal bir oyundan bahsetmediklerini masadaki herkes biliyordu. Onun eğlence anlayışı biraz şey... Garipti. Evet doğru kelime buydu garip.

Yeonjun kimseden ses gelmeyince arkadaşlarına döndü. Ah hadi ama ne zamandır bu kadar sıkıcı olmuşlardı ki "Hadiii oyun oynayalım çok sıkıldım" Grubun belki de her zaman en mantıklı düşünen kişisi konuştu "Ne oyunu yine Yeonjun sıkılmadın mı? Hem saat geç oldu kalkalım hadi herkes son içkisini içsin" Yeonjun bu adamdan ölesiye nefret ediyordu ne diye bu kadar sıkıcıysa alt tarafı oyun oynayalım demişti sanki adam mı öldürelim dedi bazı şeyleri çok abartıyordu. Oynayacakları oyunun nelere mâl olacağını bilmeden...

Chan'ı biraz kışkırtmanın kimseye zararı yoktu değil mi? Ya da var mıydı? "Off Chan çok sıkıcısın söylesene yatakta da bu kadar sıkıcı olduğun için mi Seungmin seni terk etti?" Peki az önceki mantıklı konuşan adamdan şu an eser yoktu. Yeonjun'un üstüne doğru yürümeye başlamıştı ki onların aralarına giren Minho oldu. "Tamam Chan bırak her zamanki gevşeklikleri işte. Sen bilmiyor musun sanki bunu" Chan'ın şu an tek isteği karşısında ki gevşek gevşek gülen adamı öldürmekti.

Minho Chan'ı dışarıya çıkartmaya çalışıyordu çünkü biliyordu ki biraz daha aynı ortamda bulunurlarsa birisi ölecekti ve üvey abisi de olsa Chan'ın katil olmasını istemiyordu. Peki bunda üvey abisinin en yakın arkadaşına aşık olmasının da payı olabilirdi. Yeji ah o bir ilah gibiydi ona kim aşık olmazdı ki "Yeonjun'a çok takılma her zaman ki Yeonjun işte. Ayık kafayla çekilmeyen adam sarhoşken hiç çekilmiyor takılma" Chan'ın hâlâ düşünceli olduğunu görünce ufak bir yalanın kimseye zararı olmadığını düşünerek ufak bir yalan söyledi. "Hem geçen gün Seungmin bizim sınıfa geldi Han'a seni sordu bence hâlâ sana karşı boş değil ha?" Yüzüne ufak bir gülümse kondurup Chan'a küçük bir omuz attı. Chan'da gülümsemeye başladı. Hava soğumaya başlayınca ikisi de içeri girdi.

Gerçekten hâlâ içiyorlar mıydı? Yeonjun, Chan'ı görünce en üzgün ses tonuyla konuştu bu çocuk ilerde oyuncu falan olmalıydı "Chan ben çok özür dilerim bir anda ağzımdan kaçtı yemin ederim çok pişmanım affet beni" Chan üzgün görünen arkadaşına baktı. Yeonjun her zaman böyleydi işte önce düşünmeden konuşur sonra da pişman olup özür dilerdi. Chan arkadaşına güzel bir gülümseme verip sarıldı. O kimseye küs kalamazdı zaten "Ee hadi sizde geldiğinize göre oyuna başlayalım artık" cidden tek derdi oyun muydu? Chan ve Minho birbirlerine bakıp kahkaha attılar bu adam akıllanmazdı. Ufak bir oyundan kimseye zarar gelmezdi ya. "Ne oynuyoruz peki?" Yeonjun yüzünden düşürmediği sinsi gülüşüyle cevap verdi "Basit bir oyun aslında doğruluk mu cesaret mi gibi tek farkla doğruluk yok sadece cesaret" Chan'ın itiraz edeceğini anlayınca hemen ekleme yapmaya başladı " Hadi ama alt tarafı oyun lütfen" peki doğru söylüyordu alt tarafı oyundu.

Oyuna başlamışlardı her zaman ki gibi basit şeylerle... Adamın birinin üzerine içki dök, birinin numarasını al ya da birini dansa davet et gibi ama oyun oynandıkça verilen görevlerde zorlaşmaya başladı. Şimdi Changbin, Minho'ya bir görev verecekti ve bu görevin kolay olmayacağını masada ki herkes biliyordu. Kim küçük kardeşinin katiline kolay bir görev verirdi ki?

İkili arasındaki sessizlik büyüdükçe masadakiler de gerilmeye başladı. Tanrı aşkına gözleriyle birbirlerini mi öldürmeye çalışıyorlardı şu an? En son Yeonjun araya girdi " Eh hadi buraya susmaya gelmedik değil mi Changbin sen söylemezsen ben söylerim bro ne dersin" Changbin böyle bir fırsatı asla kaçırmayacaktı en son onun kadar canı yanmadan bu oyun bitmeyecekti "Aslında bu görevi Minho yapabilir mi emin değilim" pekala Lee Minho'ya yapamazsın demek pek mantıklı bir hareket değil "Uzatma da söyle ya da başkası söylesin" Changin yüzünde oluşan sinsi gülümsemeyle konuşmaya başladı. "Sakin ol şampiyon bu görev için sana 2 ay veriyorum" peki bu biraz oyun kurallarına aykırıydı ama kimse itiraz etmedi kuralların dışına çıkılması demek daha fazla eğlence demekti.

Changbin kimseden itiraz gelmeyince sözlerine devam etti. "Hani sınıfın şu dilsiz çocuğu var ya neydi adı? Hatırladım Hwang Hyunjin onu eğer altına alırsan ve fotoğrafları okulda yayarsan bu oyun biter" Chan tam itiraz edeceği sırada Minho durdurmuştu onu "Peki kabul ama sadece basit bir oyun için onu altıma almıcam Changbin, benim kârım ne oyundan?" Minho gerçekten sınırlarını zorluyordu bu gece "Babamın bana doğum günümde aldığı araba senin" işte bu Minho'nun hoşuna gitmişti annesine kalsa üniversiteyi bitirdiğinde alacağı arabayı lise sonda hiç para harcamadan alacaktı. Hem o çocuğu altına almak çok da zor bir şey değildi emindi o da diğerleri gibi 2 güne kendini Minho'nun altında bulurdu. "Changbin dostum sana bir uyarı 2 ay çok fazla istersen 1 ay hatta 10 gün yapalım ne dersin? Sonra gelip kapımda ağlama arabamı ver diye." Changbin kafasını iki yana salladı ve bundan sonra Minho'nun iki aylık görevi başlamış oldu.

Tabii onları oyunun başından beri dinleyen ve bunları kayıt altına alan minik kuştan haberleri yoktu.

♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dare or Dare||HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin