Meraklı Kuş

354 28 133
                                    

♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hyunjin bahçede gördüğü sarışın bedenle yüzüne büyükçe bir gülümse kondurdu. Demek bu kadar çabuk kendi taraflarına çekmişlerdi onu. Felix'in titreyen bedenine baktı sonra da elindeki sopaya. Ah yeni zorbamız direkt temas sevmiyor demek ki ne güzel.

Felix'in titreyen gözlerle kaçamak bakışlar attığı yere baktı Hyunjin. Chan boş bir sınıfa girmiş pencereden onları izliyordu. Gruba girmenin şartı budur belki de dedi içinden. Felix'in ona vurmasına izin verecekti.

Felix öylece duran Hyunjin'e baktı. Kaçmayacak mıydı ya da başka birine haber vermeyecek miydi? Sonra okulun ilk günü Hyunjin'in ona dediklerini-yazdıklarını- düşündü en yakın arkadaşı intihar etmişti. Felix o gün Hyunjin'le arkadaş olmaya çalışmıştı ama Hyunjin sürekli onu reddetmişti. Ona bundan başka çare bırakmamıştı Hyunjin. Felix bunu yapmak zorundaydı... Felix'in ruhu yalnız kalamayacak kadar acizdi o her zaman birinin kanatları altına girmeliydi. Her zaman...

Felix elindeki sopayı vakit kaybetmeden Hyunjin'in sırtına indirdi. Hyunjin hissettiği acıyla gözlerini kapadı. Şu an sadece Felix'in bir an önce işini halletmesini bekliyordu ki ikinci darbeyi de aldı ve dizlerinin üzerine çöktü acıyla şu an sadece bir an önce şovun bitmesini istiyordu.

Yere düşen sopa sesiyle bugünkü zorbalanmasının bittiği düşünmüştü ama Minho'nun gelip Felix'i duvara yapıştırmasını beklemiyordu. Başka bir tiyatro oyunu daha diye düşündü ve sarsak adımlarla revire doğru yürümeye başladı. Minho geçen sene onu öptüğü duvarın önünde şimdi Felix'i zorbalıyordu. Ne değişmişti bir senede, Hyunjin için her şeyi yapabilecek biri şimdi nasıl Hyunjin'i zorbalamaktan bu kadar zevk alan birine dönüşmüştü.

Revire girip kendine krem sürmek için uygun olanı kremi aramaya başladı burada kimsenin olmayışını seviyordu kütüphaneden bile daha sessizdi. Tam kremi süreceği sırada içeri giren bedenle durdu. Oh şuna bakın iyilik meleğimiz de buradaymış. Seungmin yine üzüntüyle Hyunjin'e bakıyordu. "Hyunjin ben özür dilerim. Chan'la konuştum yemin ederim ama o... onu biliyorsun ben-" Hyunjin daha fazla Seungmin'in günah çıkarmasını dinlememek için revirden yanına kremi de alıp çıktı. Revirin kapısına gelen Minho'yu görünce hayal kırıklığıyla ona bakıp aşağı inmeye devam etti. Neyin hayalini kurduysa sanki? Minho aynı Minho'ydu sadece Hyunjin'in gözleri açılmıştı.

Kimsenin uğramayacağı depoya gelince derin bir nefes aldı Hyunjin, sonunda yalnız kalabilmişti. Bir an önce Chaemin'in yanına gitmek istiyordu sadece, biliyordu ki ona sadece o iyi gelecekti onun göğsünde saatlerce ağlardı belki ya da geçen gün internetten tarifine baktıkları kurabiyeyi yaparlardı.

Ders saati yaklaşınca sınıfa doğru çıktı, sınıfa hiç gitmek istemiyordu ve bu sefer tek sebebi zorbaları değildi fizik hocasından nefret ediyordu hâlâ nasıl bu okuldaydı aklı almıyordu belki de bir şekilde anne ve babasına söylemeliydi bu durumu. Yanına oturan bedene baktı onun da en az kendisi kadar gergin olduğunu biliyordu Hyunjin.

Belki de yapmaması gereken bir şey yaptı. Aptal mıydı? Belki. Ama onlar gibi saf kötü değildi bu yüzden yanındaki bedenin elini hafifçe sıkıp bıraktı. Minho ona tedirgin bir gülümseme verdi. Şu an yanında oturan kişi kimdi emin değildi? Sanki iki tane Minho var gibiydi. Bir tanesi onu zorbalamaktan, itip kakmaktan zevk alan Lee Minho diğeri ise onun her zaman yanında olan 'senin söylemediklerinin sesi olmak için buradayım her zaman' diyen Minho. Hangisi gerçek Minho'ydu bilmiyordu artık.

Son ders zili çaldığında derin bir nefes verdi. Sonunda bitmişti bugün, kendini halsiz hissediyordu belki de biraz uyumalıydı eve gidip. Aklına gelenlerle adımlarını yavaşlattı tabii ya bugün Chaemin'le buluşacaktı.

Tam kapıdan çıkacağı sırada Chan geldi. Pekala bugünkü işkencesi bitmemişti demek ki. "Dilsiz şeytanımızı sonunda tek başına yakaladım ha? Seninle bir oyun oynayalım mı Hyunjin?" Hyunjin'den cevap gelmeyeceğini bile bile bekledi. Hyunjin hiçbir şey yapmadan çıkacağı sırada kolundan tuttu "Bak ben sana bir iyilik yapacağım sen de bana anlaştık mı?" Hyunjin'in bir tepki vermesi bekliyordu en ufak bir tepki. Hyunjin yine tepkisiz kalınca elini sertçe Hyunjin'in çenesine atıp sıkmaya başladı "ANLAŞTIK MI HYUNJİN?" Herhangi bir tepki alamayınca tutuşunu sıkılaştırdı ve sertçe Hyunjin'in kafasını duvara çarptı. Hyunjin acıyla gözlerini kapatınca gülümsemeye başlamıştı. Bu 'tamam' demekti değil mi? "Dün gece bir iddiaya girdik senin üzerinden anlarsın ya yani Minho'nun sana yaklaşmasını sakın yanlış anlama. Şimdi ben sana bir iyilik yaptım sen de gidip Seungmin'e benim ne kadar değiştiğimden bahsedeceksin TAMAM MI?" Hyunjin sadece kafasını sallamakla yetindi. Böyle bir şeyi asla yapmayacaktı.

Chan sınıftan çıkınca Hyunjin gülümsemeye başladı. Chan gerçekten aptaldı o küçük iddiadan başından beri haberi vardı. Küçük kuş gelip Hyunjin'e ötmüştü. Hyunjin'in bu küçük iddiayı bozmak gibi bir niyeti yoktu onlar kendi aralarında oynadıklarını sanırken Hyunjin'in onlarla oynadıklarını anlamayacak kadar kendilerinden emindiler...

♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dare or Dare||HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin