Dilsiz Şeytan

379 28 173
                                    

♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hyunjin yine hiç uyanmamak istediği bir sabaha uyanmıştı o okula gitmek istemiyordu. Bu şımarıklık falan değildi. O okuldaki zorbalar yüzünden en yakın ve tek arkadaşı kendini öldürmüştü.

Kendinin zorbalığa uğraması umrunda değildi birkaç tane kendini bilmeze haddini bildirmesi onun için çocuk oyuncağıydı. Hele Lee Minho onu gördüğü yerde öldürmek istiyordu. Hayatından birini çıkarma şansı olsa bu hiç şüphesiz Lee Minho olurdu. Onun her hücresinden ayrı ayrı nefret ediyordu.

Odasının kapısı çalındıktan sonra açılmasıyla kafasını oraya doğru çevirdi. Samimi olduğunu düşündüğü bir gülümseme verdi annesine zaten daha fazlasını yapamazdı. Sahi gülümsemeyi bile tam beceremeyen biriydi o. Okuldakilere göre Tanrı onu okula, okulda ki öğrencilere ders vermek için göndermişti eğer Hyunjin gibi günahkar olursanız onun gibi dilsiz bir şeytan olurdunuz.

Annesi Hyunjin'in yine düşüncelere daldığını görünce yavaşça minik bebeğini dürttü. Hyunjin yaşadıkları hiçbir şeyi haketmemişti. "Bebeğim hadi kahvaltı hazır okula geç kalmanı istemeyiz değil mi?" Hyunjin boş gözlerle annesini onayladı. Bugün hangi zorbasıyla uğraşacaktı acaba? Oyunu Chan'dan yana kullandı sonuçta Chan'a göre sevgilisi Seungmin dilsiz şeytan yüzünden onu terk etmişti. Bu aralar favori zorbası oydu onunla oynamak diğerleriyle oynamaktan daha eğlenceliydi çünkü o bir vicadana sahipti. Emindi ki geceleri Tanrısından af diliyordu.

Hyunjin yavaş adımlarla aşağı indi. Neden kahvaltı yaptığını anlamıyordu? Okula gidince hepsini kusacaktı zaten. Annesi ve babası kilo verdiğini anlamasın diye bol şeyler giyiyordu bu aralar. Annesi tabağını doldurunca gözlerini devirdi şu an resmen işkence ediyordu ona o yemeklerin hepsini yemek demek ölüm gibi bir şeydi Hyunjin'e göre.

Ağzına bir zeytin atmasıyla onu çıkarma isteğinin gelmesi bir oldu ama şimdi olmazdı anne ve babası buradayken kusamazdı. Sakin ol Hyunjin... sadece bir zeytin... hepsi bu kadar... sadece derin nefes al... geçti sadece bir zeytin...başka bir şey yemeyeceksin sadece bir zeytin...  İçinden bu cümleleri geçiriyordu kusmamak için. Ayağa kalkıp bir deftere okula geç kaldığını ve kütüphaneye uğraması gerektiğini yazıp evden koşar adımlarla çıktı.

Evden çıktığında gördüğü çöp kutusuyla sabah yediği zeytini çıkarması bir oldu. Şu an kendini daha mutlu ve daha rahatlamış hissediyordu. Yavaş adımlarla okula gitmeye devam etti o cehenneme gitmek istemiyordu.

Okula girdiğinde gözü ilk okulun çatısına gitti kendini oradan aşağı arkadaşı... Seojun'un tek suçu eşcinsel olmasıydı onun kimseye zararı yoktu ki. Seojun'un babası bir din adamıydı ve oğlunun eşcinsel olduğunu öğrenmesi demek Seojun için cehennemden beter bir hayat demekti. Minho, Seojun'u bununla tehdit etmemiş miydi? 'Ailenin bir şeyden haberi olmasın istiyorsan her dediğimi yapacaksın' Seojun kiminle konuştup yardım istediyse Minho'yu haklı buldu herkes. Seojun kendine başka bir çıkış yolu bulamamış ve en yakın arkadaşına verdiği sözü tutamayıp kendini çatıdan atmıştı.

Dare or Dare||HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin