2

281 34 37
                                    


Yamaç, Selim ve Kahraman Varto'ya geleli birkaç gün olmuştu. Bu geldikleri birkaç günde topladıkları bilgiler sayesinde bir şeyler öğrenebilmişlerdi. Salih'in getirildiği mahallenin eskilerinden dedesinin kaldığı evi öğrenmişlerdi. Adının Sadettin olarak değiştiğini de. Onu etrafa sadece Salih olarak değil de Sadettin olarak da sormaya başlamışlardı. Köyün dışına çıkınca ise Sadettin ismini tanımayanın olmadığını fark ettiler. Vartolu Sadettin... Geçmişi bilinmeyen, kırmızı gözlü adam... Genç yaşta bir aşiretin büyüklerini katledip aşiret yönetimini ele geçiren, daha sonra Varto'nun büyük bir kesimindeki kontrolü ele geçiren uyuşturucu satıcısı bir adamdı. 

Kahraman ise Salih'in bu adam olduğuna emindi. Sokaklarda yaşayan, başına ne geldiği belli olmayan bir çocuk tabi ki doğru bir yolda ilerleyemezdi. Ve geçmişi ile geleceği arasında bir çizgi çizmek için miydi bilinmez bu ismi tercih ettiği belliydi. Kahraman'da bir silah satıcısıydı sonuçta. Eğer Çukur gibi bir güvenli limanı, Koçovalı gibi arkanı yaslayacak sağlam dağ gibi bir ismi olmasaydı o da bu tarz bir işte gerçek ismini saklamayı tercih ederdi. Kahraman'ın konuşmasını dinledikten sonra Yamaç ve Selim'de ikna olmuş ve Salih'e bir adım daha yaklaştıklarını düşünerek aramaya devam etmişlerdi.

O sırada bu tarz zeka işlerinden, düşünmekten pek anlamayan, olaya direk bodoslama dalan Cumali Koçovalı Varto'da tek başınaydı. Üstüne kurşun yağıyordu, az önce bir el bombasından kaçmıştı. Salih'i görmeden, diğer kardeşleriyle buluşamadan öteki tarafı boylayacağa benziyordu. Silahını hedef almadan sıkmıyor, boşa sallamak istemiyordu çünkü sayıca üstünlük karşı taraftaydı. Dayanabildiği kadar dayanmalı, son kurşunu bitse bile silahın üstüne bıçakla saldıracak kadar pervasız olmalıydı belki de ama pes etmemeli, oturarak öldürülmeyi beklememeliydi. Tam son kurşununu sıkmaya ve bıçağını çıkarmaya hazırlanırken kendi olduğu taraftan karşı tarafa bir saldırı düzenlendiğini fark etti. İlk başta kardeşlerinin onu bulduğunu ve desteğe geldiğini sansa da çok geçmeden tanımadığı yüzlerin ona yaklaştığını fark etti. Diğerleri arasında yüzündeki dişlerini göstererek sırıtması, iki elindeki altın tabancası ve kırmızı takım elbisesiyle dikkat çeken adam tam yanına gelip durdu ve karşıdakilere ''SÜRPRAYZ MADAFAKA'' dedi gülerek. Cumali'ye baktı ve ''Tek başına iyi idare etmişsin birader.'' dedi. ''Sen kimsin?'' dedi Cumali. O sırada silah sesleri kesilmiş, karşı taraftakiler hala gelenlerin olduğunu görünce geri çekilmişti. ''Ben Vartolu Sadettin, sen kimsin?''

''Ben Cumali, beni boş ver de bunlar kim?'' dedi Cumali. Vartolu ise önce adamlara sonra da Cumali'ye baktı gülerek. ''Yav beni özlemiş iki gözümün çiçeği, selam göndermiş.'' dedi ve telefonunu çıkardı. Bir iki adım uzaklaşsa da her şey net duyulabiliyordu.

''Allah cezanı versin Sadettin!'' diye gürledi telefondaki kadın.

''Ben de seni seviyorum bi'tanem. Beni bu kadar özlediğini bilmiyordum?'' dedi gülümseyerek.

''Yaa, sorma. Ölüyorum aşkından.'' dedi bir sinirle.

''Ölüm falan ağzına şaka olarak da olsa yakışmıyor gülüm.''

''Sadettin!'' dedi kızar bir tonda.

''Söyle gönlümün efendisi.'' dedi neşeyle.

''Bıktım senden.''

''Yav hiç yalan söyleyemiyorsun.'' dedi ve ciddi bir tonda ''Beyefendimiz mi gönderdi bunları?'' diye sordu.

''Evet. Ve en kötüsü Nazım ve Emrah'ı da kandırıyor sana karşı. Ben bunların olmasını hiç istemiyorum. Ve sen de dikkat edeceğine daha da dikkat çekiyorsun, gözüne batıyorsun adamın.''

''Sen endişelenme, Varto'daki işleri halledip geleceğim yanına. Nazım ve Emrah'ı da o zaman düşünürüz.''

''Tamam, dikkat et kendine. Babama bulaşma.'' dedi ve kapattı. Vartolu da Cumali'ye döndü.

''Buralar pek tekin değil, seni misafir etmeme ne dersin birader.''

Cumali düşündü. Kalacak yer bulmak çok kolay olmasa da zor değildi onun için. Öyle hemen herkese de güvenmezdi ama bu adamdan bir zarar gelmeyeceğini düşündü.

''Benim kardeşleri bulana kadar misafir edersin artık beni.''

Vartolu ve Cumali Vartolu'nun evine doğru yola çıkmıştı. Vartolu da kimseye güvenmezdi ama kendine güvenirdi. Ve hisleri ona bu adamdan yanlış çıkmayacağını söylüyordu. Bu yüzden tereddütsüz onu yanında götürmüştü.

Ördü Kader AğlarınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin