4

141 14 4
                                    


Gözlerimi araladığımda karşımda kahkahalarla gülen Yunus ve Kerem'i görmeyi beklemiyordum. Uyandığımı fark etmeleriyle gülmeleri arttı ve kaşlarım çatıldı. Hayır yani, neye gülüyorsunuz kardeşim?

Kafamı yasladığım kulübe direğinden kaldırdım ve bozulan saçımı elimle düzelttim. Bileğimdeki saati kontrol ederken Kerem ve Yunus ikilisi hala gülüyordu. Neden güldüklerini anlayana kadar onları görmezden gelecektim. 25 dakika kadar uyumuştum ama derin bir uykuydu. Bana baktıklarını hissetmesem muhtemelen daha çok uyurdum.

"Neye gülüyorsunuz ya, bana da söyleyin."

Kakahaları artınca kendilerine Kenarda elinde su şişesiyle bekleyen Mertens de eşlik etti. Ya ben salaktım ve gerçekten komik şeyler oluyordu, ya da Okan Hoca antrenmanda akıl sağlıklarını etkileyecek bir şey yaptırmıştı.

Muslera'nın yanımıza yaklaşmasıyla ona doğru odaklandım ve yüzüme baktığı anda onun da güldüğünü görmek güldükleri şeyin ben olduğumu anlamama yardım etmişti.

Takımda olgun olan sayılı kişilerden olan Fernando Muslera'ya İspanyolca'yla "Neye gülüyorsunuz?" dedim. Yarım ağız gülerken "Aynaya bak." dedi ve çoktan cebimde oan el aynamı çıkardım.

"Kim yaptı lan!"

Öfkeli çıkan sesime rağmen benim de gülesim geliyordu. Yüzüme bıyık çizen herif kimse çok fena dövecektim. Kerem'in Yunus'tan uzaklaşıp işaret parmağıyla onu göstermesi ile Yunus'un peşinden koşmaya başlamam bir olmuştu.

Aramızda çok fazla mesafe olmasına rağmen koşabileceğim en yüksek hızda koşup ona yetişmeye çalışıyordum ama tüm çabamın noşa olduğunu biliyordum.

Herif futbolcu bi zahmet hızlı koşsun.

Birine çarpmamla çivi gibi yere sabitlendim ve çarptığım kişiye bakmak için kafamı kaldırmaya çalıştım. Canım pek acımamıştı çünkü çarptığım kişi kolumdan tutmuştu. Başımı kaldırdığımda utancımdan yerle bir olacaktım. Kim tuttuğu takımın tesisinde yüzüne çizilmiş bir bıyıkla Barış Alper Yılmaz'a çarpar?

Sen.

"Çok özür dilerim ya ben Yunus'u yakalayacaktım da."

Gülmemek için kendini zor tuttuğunu biliyordum ama gülmesi gayet normaldi. Nasıl gözüktüğümü bir anlığına hayal ettim ve ben olsam ben de gülerdim.

"Önemli değil. Gel bir yüzünü yıkayalım istersen? Çıkacak mı emin değilim ama."

Son cümlesini kıkırdayarak söylemişti ve ben de gülümsemeye başlamıştım. Takımda gayet normal karşılanıyordu şu anki halim.

Her gün birilerine bıyık çiziyor herhalde, şerefsiz.

Kolumdan tutup boş koridorda beni yönlendiriyordu. Geldiğimizi anladığımda lavabonun önünde durduk ve boş boş suratıma bakmaya başladı.

"Bekliyorum ben seni burada."

Başımı salladım ve kırmızı kapıyı açtım. Büyük aynaya bakarken dudağımın üstüne çizilen bıyığı temizlemeye başladım. Yaklaşık 5 dakika sonra işim bitmişti ve Yunus'un sanatsal bıyığından eser kalmamıştı. Ceketimin cebinden çıkardığım lipglossu dudaklarıma sürdükten sonra aynada kendime baktım. Dışarıdan da seslerin gelmesiyle artık çıkmam gerektiğini anladım.

Barış Alper'in yanında Kerem'i görünce yüzüme bir gülümseme takındım. Kerem'i görünce içten içe gülesim geliyordu zaten ama bu sefer gerçekten gülmek zorunda hissettim. Derin bir sohbete dalmış, konuşuyorlardı. Orada olduğumu belli etmek için öksürdüğümde ikisinin bakışları bana döndü. Kerem yüzümdeki bıyığı temizlediğimi anlamış olacak ki, en güzel gülümsemelerinden biriyle konuşmaya başladı.

"Vay, temizlemişiz bakıyorum? Bulabildin mi bari Yunus'u? Bulamadıysan yardım da edebiliriz."

Ufak bir kıkırtıdan sonra cevap verdim.

"Yok, ben trip atmaya karar verdim kendisine. Bu bıyığın acısı hep kalbimde kalacak."

İkisi de güldüğünde onlara eşlik ettim ve yavaşça geri geri adımladım.

"Gençler ben kaçayım. İş güç falan var ya hani. Sonra haberleşiriz."

Kerem'in kafa sallamasıyla koridorda adımlarımı hızlandırdım. Barış'tan gelen sesle arkamı tekrar döndüm.

"Beyza, ya numaranı versene bana. Haberleşiriz seninle."

Son cümlesini söyledikten sonra yüzündeki sırıtışı görebiliyordum. Kerem'e baktığımda az önceki gülen suratından eser kalmamış, yerini ifadesiz bir surat almıştı. Hatta kaşlarının çatıldığını bile söyleyebilirdim.

Oyyy küçük eniştem kızmış mı

"Tamam vereyim o zaman."

Dedim çekimser bir ifadeyle. Telefonunu uzattığında elim tuşların üzerinde yavaşça hareket ediyordu. İkisi de dikkatle beni izliyordu ama tamamen farklı yüz ifadeleriyle. Son rakamı da tuşladıktan sonra kendimi kaydettim. Biraz resmi olsun istedim o yüzden dümdüz Beyza Demirel diye kaydettim. Barış'a telefonunu geri uzattığımda nasıl kaydettiğimi görüp yüzünü ekşitmişti.

"Çok ciddi oldu sanki bu ya."

Adımlarımı tekrar geriye doğru atmaya başlarken o sırada konuşuyordum

"Olsun. böylesi daha iyi."


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 25, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

champions | kerem akturkogluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin