KEKO I +18 BxB

b i r

Medya: Hazar

Bölümleri olduğunca uzun yazmaya çalışacağım ilk gay konulu hikayem hatalarım olabilir cringe saçma yerlerde olabilir. Homofobikseniz okumayın lütfen rahatsız olacaksanız okumayın.

Diyorum ama bir kaç hafta okunma olmaz diye düşünüyorum hadi hayırlısı.

Hatalarımı belirtirseniz çok sevinirim. İyi okumalar öptüm.

•

"Şşt top kalk bana bir çay al gel" arkamdan eşşek gibi anıran antilop suratlı tamam biraz yakışıklı ama  okulumuzun biricik kekosu Bartın'a baktım. Hayatımda bu kadar gereksiz oksijen sarf eden birini görmemiştim. "Siktir git" diyerek arkamı döndüm. Arkamdan tonca laf söylemişti ama aldırış etmemiştim. Son senemiz olduğundandır bana artistik taslıyordu.

Benimle bu kadar çok uğraşmasının sebebi eşcinsel olmamdı. Malum mahalle okulundayız ve bilirsiniz kekolar, biz abiyiz tavırları ve benzeri insanlar. Eşcinsel olduğumu ilk öğrenmelerinin sebebi eski sınıfımdaki bir çocuğa açılmamdı çocuk ise piçlik yapıp ağır abi kesilen Bartın ve grubuna söylemişti. Bana bazen zorbalık yapıyorlardı ancak Duru ve Mete onlara engel oluyordu. "Hazar burdayız!" bana arka sıradan seslenen arkadaşlarıma baktım. Onların yanına ilerledim elimdeki kahvelerle.

"Yinemi bulaştı yüzün bir karış" dedi Mete kahvesini yudumlarken. "Evet küfür ettim bende" dedim çok iyi bir şey yapmışım gibi. Hak ediyorlardı. "Anlamıyorum kızlar nasıl bunları sevebiliyor" dedi Duru. O kekolardan nefret ediyordu ona göre keko demek turşu ve tatlı demekti.
"Boşversenize ne halleri varsa görsünler" dedim kahvemi karıştırırken. "Birazdan ders başlayacak ben sınıfa gidiyorum size iyi dersler" diyerek yanımızdan ayrıldı Mete. Bizde Duru ile kahvemizi içerken sohbet ettik.

-

En sevmediğim ders olan Fizik dersine girmiştik. Durunun fiziği oldukça iyiydi sınavlardan iyi not alıyordum ama zamanında kavga ettiğim için beni hiçbir zaman geçirmiyordu Yasin hoca. Onun dersine girmeyip iki saat boyunca bahçede oturuyordum. Tek avantajı son iki saat olmasıydı. Çantamı topladım ve bizimkilere döndüm "ben çıkıyorum eve geçince yazarım size" dedim Duru bana öpücük attığında ona gülümsedim. El sallayıp yanlarından uzaklaştım.

Hocalar derse girmek üzere olduğundan bir süre bok kokan tuvalette duvar yazılarını okuyarak geçirdim. Sonunda emin olduktan sonra dışarı çıktım. Bahçeye çıktığımda direk görüş alanıma banklarda oturanlar takıldı. Bartın ve arkadaşları.

Bartın yine onuncu sınıflardan aldığı bir kızı sömürürcesine yiyordu. Bu kızlarıda anlamıyordum bu antilop suratlıda ne buluyorlardı. Göz ucuyla bana baktığında kızı kendine daha çok çekti. Ona orta parmağımı gösterip arkamı dönüp gittim. Diğer kötü yanı aynı mahallede oturuyor olmamızdı balkonlarımız birbirine bakıyordu günlük olarak bana hakaretlerini ve iğrenen bakışlarını yoluyordu.

Cebimden çıkardığım telefonumdan güzel bir müzik açıp sigaramı çıkardım. Lütfen beni öyle çocuksu biri sanmayın. Kitaplardaki çocuksu karekter değilim. Eve vardığımda ablam evde yoktu. Ben ablamla beraber yaşıyordum. Annem ve babam yaklaşık beş yıl önce boşanmışlardı. Annem hemen başka birini bulup kocası bizi istemediği için görüşmeyi kesmişti. Babamda başkasıyla evlenmişti ama Sertap Abla iyi bir kadındı ablam kendi maaşını kazanmaya başladığında kendine ev almıştı ve benide yanında götürmüştü. Babamla Sertap Abla başka şehirde olduğundan 3 ayda bir ziyaretimize geliyorlardı. Annem gibi değildi en azından.

Ev biraz dağılmıştı anlaşılan yine geç kalmıştı işe ablam. İşini sevdiğinden çalışmayı seviyordu. Kendine zaman ayırmayıda ihmal etmiyordu. Saçlarımı ellerimle düzeltip evi topladım. Kendime soğuk bir kahve hazırlayıp balkona geçtim. Yaktığım sigaramla beraber mahallede top oynayan çocukları izledim. "Bak bak seni oynuyorlar" karşıdan gelen sesle irkildim. Tahmin edin kim. Antilop Bartın.
"Çok biliyorsun kendini elalemle kıyaslamayı" diyerek ona baktım. Balkondan bana bir nah çektiğinde ağzımla 'mal' dedim. "Ananı şimdi" dediğinde durdum. Tamam küfür falan ediyorduk ama anne karıştırmayı sevmiyordum.
Ona dik dik bakıp kahvemi ve küllüğü alıp içeri geçtim. Ona bu kadar yüz fazlaydı.