-1-

150 12 8
                                    

10. çeviri kitabım.. Ve hiç alakam olmayan bir ship çevirisi yapıyorum yani kagehina kadar sevmiyorum, mangayi okuyana kadar Oikawa'yı da çok sevmezdim, nötrdüm Hinata sevdirdi ehehhe. Umarım bu kitap beni bu shipe cidden bağlayacak.

Bu arada manga Oikawa >>>>>>


_______

"Hadi, kaptan ve benimle birlikte antrenman yap." Hanamaki beni okul koridorlarından spor salonuna götürmek için elinden geleni yapıyordu. Normalde her gün Hanamaki ve Matsukawa ile giderdim, ama bugün çalışmam gereken oldukça önemli bir Japon edebiyatı sınavım vardı. Okulda kötü değilim, ama oldukça iyi de değilim, bu benim için biraz hassas bir konuydu, bu yüzden öğle yemeği zamanını çalışmak için kullanabilirdim.

"Matsukawa, takım arkadaşının bana ne yaptığına bakar mısın?" Kolumu Hanamaki'den çekerken takım kaptanımıza şikayette bulundum. Matsukawa, Hanamaki'nin gömleğinin yakasının arkasından tuttu.

"Iwaizumi'nin çalışmak zorunda olması ve senin okulu umursamaman, diğer insanların umursamadığı anlamına gelmez." Aniden Hanamaki, kaptan sayesinde beni yalnız bırakarak koridorlarda sürüklenmeye başladı. Bunun için elbette minnettardım, ama nerede ders çalışmalıyım? Çatı da? Hayır, güzel bir gün bugün, kafeterya gibi kalabalıktır. Sanırım bir sınıfa gidebilirim ama bazı çocuklar hala sınıfta olduğundan boş bir sınıf bulmam gerekecek.

Üçüncü sınıfların koridorlarını dolaştım ama ne yazık ki sınıfların çoğu özel ders ya da ders için kullanılıyordu, artık kullanılmayan eski bir üçüncü sınıf hatırladığımda az kalsın vazgeçiyordum.

3-G sınıfı. Görünüşe göre sınıf, astronomi dersleri için kullanılan bir sınıftı, ancak ders popülerliğini yitirdiğinden şimdi sadece bir depo olarak kullanılıyordu. Ancak yine de masaları, yazı tahtası ve hatta bazı eski notları vardı..

Kapıyı kaydırarak açtım ve biraz daha karanlık ama çok tozlu odaya girdim. Tek ışık, arka duvar boyunca uzanan pencerelerden geliyordu.

Sıralar hemen hemen aynıydı, çizgi halinde dizilmişti ve her şeyi kaplayan toz dışında normal bir sınıfa benziyordu.

Gözümün ucuyla bir hareket gördüğümde birçok masanın arasında olan birine doğru yürümeye başladım. Benimle aynı fikirde olan başka biri mi vardı? Döndüm ve gözlerim kitap okuyan kahverengi kabarık saçlı uzun boylu bir çocuğa kilitlendi. Belki o da buraya çalışmak için gelmiştir? Bir masanın üzerindeki tozu silktim ve oturdum, çocuk beni fark etmemişti ya da belki de umursamıyordu. Yine de kendimi ona bakarken buldum, nedense ilgimi çekmişti. Okul üniformasına baktım ve biraz eski göründüğünü fark ettim. Şu anki okul formamız olan mavi düğmeli, kırmızı kravatlı, beyaz ceketli ve ten rengi pantolonluydu. Ancak bu çocuğun üzerinde mavi bir süveter, kırmızı kravat, kirli beyaz bir ceket ve ten rengi bir pantolon vardı. Bu üniformayı daha önce görmemiştim. Üniformasında dikkatimi çeken tek şey bu değildi, kravatı eğriydi, biraz darmadağınık görünüyordu.

"Hey," hafifçe boğazımı temizledim ve bana bakmasını izledim. Açık kahverengi gözleri koyu gözlerimle buluştu. "Kravatın eğri." Gömleğini işaret ettim ve parmağım aşağı doğru kravatını gösterdi. Boynuna kravatı yeniden takmadan önce hafifçe güldü.

"Teşekkürler..." (Arigato yazmış yazar.. ne yaşıyorsun yazar. Gerçi bizde de bu var.)

Bir isim bekler gibiydi. "Iwaizumi. Iwaizumi Hajime." Kendimi tanıttım, bana parlak bir şekilde gülümsedi. Böyle karanlık ve tozlu bir yerde nasıl bu kadar çok gülümseyebiliyor? (simdiden peçete hazırlayın)

Astronomi [Astronomy | Iwaoi Tr]  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin