Abim, Oikawa Tooru ile okula gittiğini söylüyor.
Ayrıca Oikawa'nın okul yılının ortasında ortadan kaybolduğunu söyledi.
Aslında beş yıl önce bugündü.
Okulun çatı katından atlamıştı.
Zihnim, hiç düşünemediğim bir pus içindeydi. Her şey bir anda üzerime çarpıyordu, aklımdan tek bir düşünce geçti, Oikawa ile konuşmam gerek. Ne yazık ki zil çalmıştı ve beni bir sonraki derse gitmeye zorlamıştı, bu konuşmanın yarına kadar beklemesi gerekecekti sanırım.
Öğleden sonra antrenmanı uzayacak gibiydi, Matsukawa yaklaşan son maçımız için bize her türlü idmanı yaptırıyordu. Yine de bunun dışındaydım, düşüncelerim tamamen Oikawa tarafından tüketiliyordu. Bir adam beni nasıl bu kadar mahvedebilir, bunun için ondan nefret etmek istiyorum ama yapamıyorum. Ne derse desin, gerçek ne olursa olsun, onu sevemeyeceğimi düşünmüyorum.
"Hey iyi misin?" Matsukawa sırtıma vurarak yerimden sıçrattı, çevreme pek dikkat etmiyordum. Bana endişeyle baktığı için irkilmem onu endişelendirmiş olmalı. "Bugün biraz huysuz görünüyorsun, bir şey mi oldu?" Ona yalan söylemek istemiyorum ama ben bile neler olup bittiğini zar zor biliyorum.
"İlişki sorunları." Orada durdum, tavsiye verecekse kullanabilirim. Oikawa bana gerçekte kim olduğunu söylemiyordu, bana yalan söylüyordu. Belki gerçek adı bu değildi, kendi kimliğini gizlemek için yapmış olabilirdi.
"Biri ilişki mi dedi?" Hanamaki, konunun ilgisini çekmiş bir şekilde sohbetimize girdi. "Vay Iwaizumi, senin ilişkin olacağını düşünmemiştim!"
"Oi! Siktir git ve antrenmana yap." Matsukawa neyse ki Hanamaki'yi sadece ikimiz kalmamız için uyardı. Spor salonunun etrafında zıplayan topların sesi beni biraz rahatlatmıştı.
"Sen ne dersen kaptan." Bunun üzerine Hanamaki fazla mücadele etmeden yanımızdan ayrıldı.
"Pekala," Matsukawa, ardından gelen kısa sessizliği bozdu. "Anlatmak ister misin?" İstiyorum ama her şeyi tam olarak açıklayabileceğimi sanmıyorum, bazı şeyler uydurmam gerekecek. Ya da belki ona tüm gerçeği söylemem gerek.
"Tanıdığını sandığın ve gerçekten sevdiğin biri," dediğimi çok fazla açıklamadan en iyi nasıl ifade edebileceğimi düşünmeye çalıştım.
"..Hiç düşündüğün kişi gibi olmasaydı, ne yapardın?" Kafamı ona çevirdiğimde şaşkın bakışlarıyla karşılaştım. Ne dediğimi anlamıyor değil mi? "Bana pek çok konuda yalan söylüyor olabileceğini düşünüyorum."
"Onu seviyor musun?" Basit bir soruydu ama beni benden aldı. Oikawa'yı seviyorum, gerçekten de seviyorum.
"Evet."
"Aynı şeyi mi hissediyor?" Yaptığı itirafını, Oikawa'nın doğru olduğunu varsayarak söylediği sözleri de düşündüm.
"Evet."
"İnsanlar sebepsiz yere yalan söylemezler Iwaizumi. Seni koruduğunu düşünebilir. Yapabileceğin en iyi şey onla konuşup sorunu çözmek." Haklıydı elbette, aptal olmasına rağmen iyi öğütler veriyordu.
"Teşekkürler Matsukawa." Ona gülümsedim ve bana aynı şekilde gülümsedi, yine de acınası bir gülümseme gibi geldi.
"Sorun değil." Antrenmana geri dönmeden önce omzumdan tuttu, kısa bir süre onu takip ettim.
O gece zihnim yine Oikawa'nın düşünceleriyle dolup taşıyordu. Hiçbir zaman her şeyi tam olarak işleme koyamadım. Kindaichi'nin abisi, Oikawa ile okula gittiğini söyledi ve bu beş yıl önceydi, hoca da Oikawa'ya beş yıl önce öğretmenlik yaptığını söyleyerek bunu doğruladı. Kendini öldürdüğünü de hocadan biliyorum. Bu hiç mantıklı değil çünkü o öldüyse bunca zamandır kiminle konuşuyordum, kime aşık oldum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Astronomi [Astronomy | Iwaoi Tr] ✓
Teen Fiction[Çeviri] Iwaizumi sadece öğle yemeğinde ders çalışmak için sessiz bir yer istiyordu, daha önce görmediği üçüncü sınıf bir çocuk tarafından sınıfın işgal edilmesini beklemiyordu. Belki de yeni biriydi? Ama onda bir tuhaflık vardı, o kadar umursamaz...