1

235 20 0
                                    

"Yoongi ne işimiz var burada?!"

Araba yarışlarını oldum olası sevmediğim halde Min Yoongi beni zorla bir yarış kulübüne getirmişti, buradaki insanlar kesinlikle çılgındı.

"İşte Min Yoongi'nin bilinmeyen yüzü kardeşim!" Sevişen bir çift bize çarpıp uzaklaşırken gözlerimi devirdim.

"Jiminle buluşacağını söylediğin için teyzemin ayaklarına kapanmıştım, hani nerede Jimin, yoksa onu aldatıyor musun?"diye sorduğumda gülümsedi.

"Kim beni aldatıyor?!" Jimin'in sesi kulaklarıma dolmuştu. "Beni aldatacak adam daha anasının karnından doğmadı be!"

"Minmin,"dedi ve Jimin'in yanağından öptü Yoongi. "Jungkook'a kulübü gezdirmeye ne dersin?"

İstemiyorum anlamında kaşlarımı kaldırırken Jimin gülümsedi. "Tabiki ama önce Tae'nin yarışını izlemeliyiz, finallerden önceki son yarış bu."

Nasıl olduğunu bile anlamadan kendimi pistin hemen kenarında bulmuştum. Arkamdaki insanlar bağırarak tezahürat yapıyordu.

Jimin, Tae olduğunu düşündüğüm gri saçlı adamın yanına ilerledi ve biraz konuştular. Siyah bir spor arabası vardı.

Rakiplerinin de aynı şekilde mavi ve kırmızı bir spor arabası vardı. "Tae denen adamın arabası üst model." Kendimden bağımsız söylediğim şeyle Yoongi bana döndü.

"Tek bir bakışta nasıl anladın lan?"dediğinde gözlerimi arabadan çektim.

"Babamın en çok bahsettiği modellerden biri Tae'nin arabası."dedim. Onları dokuz yaşındayken kaybetmiştim ve aslında araba yarışlarını sevmemenin bir nedeni de onlardı.

"Kim Taehyung."dedi Yoongi. "Gerçek adı."

O kadar ilgilenmiyordum ki sadece kafamı salladım, Jimin bize doğru geldi ve Yoongi'nin yanında durdu. "Yarış birazdan başlayacak."

"Park Bogum," Kırmızı spor arabası olan adamın adıydı. "O çokta kötü biri değildir, genelde iyi anlaşırız ama onun takımındakiler bizi pek sevmez."

"Michael,"Siyah saçlarını topuz yapmış, boynuna da bir yılan dövmesi işlemişti. "Tae'nin en büyük rakibi. İyi bir insan olduğu söylenemez, elinden geldiğince uzak dur."dediğinde güldüm.

"Bir daha buraya gelmeyeceğim için sorun yok."dediğimde başka bir ses duydum.

"Jungkook!" Kırmızı saçlı bir adam yanımıza geldiğinde gözlerim ona döndü. Kalabalığın arasından çıkan adamı tanımıyordum ama o beni nasıl tanıyordu? "Sen Jungkook'sun değil mi? Bu bileklik senin, kulübe hoşgeldin!"

Elime tutuşturulan mor plastik bilekliği aldıktan sonra Yoongi'ye baktım, çekinen gözlerle bana bakıyordu.

Onayım ve isteğim olmadığı halde şuan kulübün bir üyesi ilan edilmiştim.

"Tanrım, bu hiç de güzel bir şaka değil. Gidiyorum ben." Gitmek için arkaya adımladığım sırada Jimin kolumdan tuttu.

"Lütfen finallere kadar kal Jungkook, sonra nereye istersen gidersin." Derin bir nefes verdim, finallere kadar dayanabilirdim belki.

Yerime geri döndüm, finallerden sonra buraya adım dahi atmayacaktım.

>>>

Başlangıç fişeği ateşlendiğinde Kim Taehyung, Michael ve Park Bogum arabaları çalıştırmış, muhteşem bir hızla yola çıkmışlardı.

Yol beş tane keskin virajdan oluşuyordu ve sonuncu viraj en zorlu olanıydı. Yani Yoongi öyle anlatmıştı.

İlerleyen dakikalarda son viraja gelmişlerdi, virajdan dönerken hepsinin yavaşladığını fark ettim.

do not speed /Taekook/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin