3

125 15 0
                                    

Kim Taehyung

Kazanmıştım!

Her yıl olduğu gibi bu yılda kazanmıştım, yine kendimi göstermiştim. Adımı haykıran kızlar, bizimkilerin benimle gurur duyduğunu belirten sözleri...

Hepsi hoşuma gidiyordu.

"Jungkook nerede?" Yoongi'nin bana sorduğu soruya karşılık bizimkiler susmuştu. Kızlar uzaklaşırken arabaya baktım.

"İçeride, inmedi o arabadan." Yoongi kapıyı açıp baktı.

"Yok."dediğinde panikle gözlerini açtı. "Kriz geçiriyor! Çok hızlıydınız, şuan bir yerde kriz geçiriyor olmalı. Yavaşlamalıydın, zaten yeterince hızlıydın. Seni uyarmış olmalı."

Yaklaşıp yakamdan tuttu. "Senin yüzünden, eğer başına bir iş geldiyse senin yüzünden. Ona birşey olursa sana dünyayı dar ederim anladın mı?"

Namjoon konuştu. "Yoongi haklı, o kadar hızlanmana gerek yoktu." Hepsi bana bakarken haklı olduklarını anlamıştım.

Hırs gözümü boyamıştı, onu görmemiştim bile. "Nerede olabilir?"diye sorduğumda daha çok kendime soruyordum.

Bogum yanımıza geldi. "Ormana doğru gitti, yanlız kalmak isteyeceğini düşündüm." Hiç beklemeden ormana doğru koşmaya başladım.

Kriz geçirirken ona susmasını söylemiştim bir de değil mi?

Hepsi benim yüzümden.

Birini daha kaybedemezdim, benim yüzümden biri daha ölmemeliydi.

"Ayrılalım."demişti Jin fakat ben onları umursamadan koşmaya devam etmiştim. Muhtemelen ne tarafa gittiğinin farkında bile değildi.

"Jungkook!" Durdum ve gözlerimi etrafta gezdirdim, görünürde kimse yoktu. Ne kadar koşmuş olabilirdi ki?

Bağırarak ismini söylüyordum sürekli, belki cevap verir umuduyla. Niye kriz geçirdiğini bile bilmiyordum.

"Jungkook!"

Yoktu, görünürde yoktu.

"Ölmesin, Tanrım lütfen. Birini daha kaldıramam lütfen."

Çaresizce etrafa bakınırken karanlığın içinde bir siluet gördüm, onu bulmuştum. Koşarak yanına gittiğimde onu kucağıma aldım.

Geldiğim yoldan yeri dönerken hem dikkatli hemde hızlı olmaya çalışıyordum. "Benim yüzümden, özür dilerim, özür dilerim." Baygın bedenine konuşuyordum.

Dizleri parçalanmıştı, gelirken defalarca düşmüş olmalıydı.

Geri dönerken Hoseok'a rastladım. "Diğerlerine haber ver. Hastaneye gidiyorum." Cevabını bile beklemeden arabaya koştum, gözler bize dönmüştü.

Onu yolcu koltuğuna oturtup hemen arabaya bindim ve hızla hastaneye doğru sürmeye başladım.

>>>

Hastanenin kapısında durunca arabadan indim ve bağırdım. "Sedye getirin!"

Getirdikleri sedyeye Jungkook'u bıraktım ve onlarla beraber içeri girdim. Acil tarafına onu götürdüklerinde durdum ve sandalyelerin birine oturdum.

İki yıl önce 30 Aralık'ta benim yüzümden biri ölmüştü ve o gün benim hayatım son bulmuştu, doğum günümden sonra çok değişmiştim.

Bir süre depresyona girmiş ve ondan sonra asla tam olarak toparlanamamıştım.

Gruba hastanenin konumunu attım ve bana yaklaşan doktoru görünce ayağa kalktım. "Travmaya bağlı bir kriz geçirmiş, olay tam olarak nasıl oldu?"

do not speed /Taekook/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin