1.1 | MÜZAYEDE

69 13 29
                                    

"Hoş geldiniz değerli konuklar."

Sunucu adam nihayet sahnede yerini almış, bizlerle temasa geçebilmişti. Elliye yakın masa bulunuyordu salonda. Herkesin tek derdi bir kolyeydi. Herkes bir kolye için buralara kadar gelmişti. Ben dahil. Gerçi, şehir hatta ülke değiştirenler bile vardı; ben sadece evimden buraya kadar geldim.

Masada erkek arkadaşım ileydim: Ozan. Bana bu müzayedeyi o haber etmişti. Ufak bir araştırma sonucunda kendimizi burada bulmuştuk.

Onlarca şık insan vardı. Kadınlar birbiriyle yarış içerisindeydi. Erkekler kim daha beyefendi yarışı içindeydi. Herkesin içinde bir gerginlik vardı. Bende de öyle. Bu kolyeyi yıllardır almak için bekliyor, şimdi şans yüzüme gülerken almadan çıkamazdım buradan. Bu iş bugün bitecekti.

"Açık arttırma başlıyor!"

Herkes sessizleşti, pusuya çekildi ve kendine çeki düzen verdi. Dikkatler sahnedeydi. Örtü, sahnenin ortasında duran kürsünden kalktı ve kolye meydana çıktı. Gözlerim parlamıştı. Işıl ışıl inciler ve elmaslar parlıyordu. Üzerimdeki elbiseye fazlasıyla yakışırdı.

Açık arttırma on dört bin sekiz yüz on dört dolardan başladı. Son anı bekleyecektim. Arttırmalar zamanla düşecekti. Buradaki birçok insan belli paraya sahipti, fazla yükselemezlerdi.

Arttırmalar tam da tahmin ettiğim gibi zamanla düşmeye başladı. Zaten çok da artmamıştı, umduğumdan azdı doğrusu. Fazlasını beklemiştim ben. Şimdi el kaldırma vaktiydi.

"17! Numara 17!"

Bendim. Numara 17'ydim ben. Herkes suskundu. Yaklaşık otuz saniye boyunca kimseden çıt çıkmadı ama göz ucuyla sağ sola bakındığımda kendi aralarında konuşanlar gördüm. Olası bir durumdu. Bu biraz benim bir taraflarımı kaldırıyordu; tek benim değil, Ozan'ın da.

Ozan, parasına çok güvenen bir adamdı. Onu asla kaybedeceğini düşünmezdi bile. Hayatında en çok değer verdiği şey parasıydı. Ben bile değildim. On senelik birlikteliğimiz onun için çok değerli değildi bana kalırsa. Ne varsa, para para ve para.

Sağıma bakındığımda, Ozan'ın pis gülüşüne şahit oldum. Bu kolyenin benim olacağından tek emin olan ben değildim belli ki. Ki, Ozan için bu pek de emin olunmayacak bir durum değildi. Parayla her şeyi satın alınabileceğinden emindi; sağlığı bile.

"Satıyorum, saaa-" derken bir el havalandı. Ummadığım bir durumdu bu. Ozanla ikimiz şaşkın bir şekilde birbirimize baktık. Nevrim dönmüştü. Hiç durmadan yeniden elimi kaldırdım.

"İki trilyon!"

Küfürler savuruyordum içimden. Şu an savaştığım bir kadın değil, küstah bir adamdı. Üstelik dışarıdan gördüğüm kadarıyla onun gibi bir adam bu kolyeyi takmazdı. O oldukça ağır abi duruyordu. Ne yapacaksın kolyeyi, bıraksana bana işte. Sessizliğimi koruyarak yeniden el kaldırdım. O da kaldırdı. Durmuyordu.

"Çıkma artık," dedi yanımdaki adam. Korkuyordu. Ozan'ı ilk defa korkar vaziyette görüyordum. Parasını kaybetmekten korkuyordu. Parasının biteceğinden değil, ona göre olan bu gereksiz harcamadan korkuyordu. "Aden!" Sesi uyarır haldeydi.

Durmadım ve elimi yeniden kaldırdım. Yarışan tek ikimizdik. Ben saniyeleri deviriyordum elimi kaldırmak için, o ise dan diye kaldırıyordu elindeki 7 numaralı kartonu. Biraz korksaydı bari insan, parasının biteceğinden.

"Beş trilyon."

Pes etmiştim. Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Sinirliydim. Hayatı boyunca asla kullanmayacağı o kolyeyi alan adama sinirliydim. Küstahın tekiydi. Bitmek bilmeyen bir paraya sahip olduğu belliydi. Onu zarara sokmamıştım. Ben artırdıkça o da arttıracaktı. Kendimi kandıramazdım.

17 ZAR TEK KUMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin