mavi9

23 7 10
                                    

TW:panik atak

Gitmem gerek.

Aynada kendimi incelemeyi bırakıp tuvaletten çıktım. Koridora adım atmıştım ki omzumdan hızla çekti biri beni. Sırtımı duvara çarptım, acıyla yumuldu gözlerim. Gözlerimi açtığım an karnıma ve bacaklarıma da darbe aldım. Yere yığıldım. Karşılık veremedim. Sadece refleks olarak cenin pozisyonu aldım yerde. Bağırıp yardım isteyemedim.

Biraz daha patakladılar beni. Küfürler ettiler aşağıladılar. Suratlarını görmeme gerek yoktu. Kim olduklarını gayet iyi biliyordum.

8 yıl önce

"Özür dilerim, lütfen dur!"

Karşılık veremedim. Bacaklarımı kendime çektim. Kollarımı başıma sardım. Bağırdım yardım için. Kimse gelmedi, ama beni duyan çok kişi vardı.

"İstenmeyen kardeşin bu mu, yüzündeki lekeler ne öyle hastalıklı mı?"

"Kardeş deme, babam nasıl istemediyse ben de kabul etmiyorum onu!"

Komik değildi bu söyledikleri. Üzüyordu beni. Onlar gülüyordu ama. Bir süre daha gülmeye devam ettiler. Sonra bırakıp gittiler beni. Kime şikayet edebilirdim ki şimdi? Babam zaten baska bir aileyi tercih etmişti. Annem kız kardeşime yeni doğum yapmışken terkedilmişti. Kime anlatacaktım yara izlerimin sarılmasını istediğimi, çillerimden nefret ettiğimi?

Sadece artı bir sorunum çevremde. Babam için doyurulması gereken biri, annem için eski kocasına benzeyen hastalıklı bir çocuk. Nokta nokta var ya yanaklarımda, asla geçmeyen su çiçeği gibiymiş, benim hastalığımmış. Hastaymışım öyle söylediler.

Kollarımda ve sırtımda ağrılar vardı, ağlamak istiyordum.

"Bana vurdular, hastalıklı dediler, çok canım acıyor, ağlamak istiyorum, çok acıyor yaralarım."

Bunları söylemek istemiştim birine. Yardım için bağırdığımda da duymuşlardı, kimin umrunda olmuştu ki? Neden hastalıklı, terk edilmiş birini umursardın ki?

Günümüz

Yerde kendime sarılarak durdum bir süre. Çenemi sıktım, gözlerimi yumdum. En ufak yaram açıldığında o günleri tekrar yaşıyordum. En ufak yara bandı da bana unutturuyordu işte. Ama yeterli gelmiyordu çünkü yaralarım kapanamadan yenileri ekleniyordu. Hepsi ayrı bir acı veriyordu ama aynı hissettiriyordu. Ayaklar altındasın Felix, hastalıklısın.

Yerden kalktım duvardan destek alarak. Bacağımda ufak bir ağrı vardı sadece. Karaoke odamıza geri gittim. Jisung bir sorun olduğunu sezmişti, uykum olduğunu söyleyip geçiştirdim. Erken dağılmaya karar verdik o yüzden.

Bir süre beraber yürüdük sonra ayrıldık. Benim evim biraz daha üst mahallede kalıyordu. Müzik dinleyerek kafamı dağıtmaya çalıştım ama başım ağrıyordu artık. Kulaklığı bıkkınlıkla çıkarıp apartmana girdim. Merdivenden çıkarken sesler duymaya başladım. Daireye yaklastıkça artıyordu ses. Bir şeylerin parçalanma sesi ve ağlama sesi duyuyordum. Hızlıca kapıyı çaldım peş peşe. Kardeşim açtı kapıyı, ağlıyordu. Endişeyle kenara çektim onu, içeri girdim.

Annem etrafı dağıtmıştı, yine neye sinirlenmişti acaba. Beni görünce sinirle baktı. Sustu ve odasına gitti. Kardeşimin yanına gidip sarıldım ona.

"Geçecek, sinirle davranıyor, geçecek." Saçlarını okşayıp rahatlattım onu. Ağlaması durdu, gözyaşlarını sildim, odasında dinlenmesini tembihledim. Annemin döküntülerini topladım. Salonda işim bitince odama gittim. Annem sadece salonu dağıtmamıştı anlaşılan.

Gitarım parçalar halinde yerde duruyordu.

Neye uğradığımı şaşırdım, nasıl tepki vermem gerektiğini anlayamadım başta. Gözlerim odamda gezmeye başladı, düşüncelerimi toparlayamadım. Üzgün müyüm, yorgun mu, sinirli mi, festivalde ne yapacağım peki, sınavlarım nasıl geçecek, ilerde ne yapacağım, ne işe yarıyorum, çillerim beni hastalıklı gibi mi gösteriyor?

Nefeslerim sıklaştı, ağzımdan nefes almaya zorladım kendimi, kalbim çok hızlı atmaya gözlerim kararmaya başladı. Ne yaptığımı, yapacağımı kestiremiyordum. Koşarak çıktım evden. Hava kararmaya başlamıştı. Sokaklar daralıyordu sanki, binalar üstüme geliyordu. Parka atmaya çalıştım kendimi. Ara sıra yalpaladım. Koşarken telefonumu cebimden çıkarmaya çalışıyordum çünkü. Tabelaları göremedim, dubalara takıldım. Parkın girişine kadar geldim zar zor. Elim boğazıma gitti, okşayarak nefeslerimi sakinleştirmeye çalıştım. İstemeden gözlerim dolmaya yaş akmaya başladı. Çenem kasıldı, boğazım tıkandı. Telefonumu çıkarabildim sonunda.

Aklıma gelen ilk ve tek kişi o oldu. Sohbete girdim. Ellerim terliyor ve titriyordu.

Siz:
Yarxjm et
Kıeys hıssedıurkm
Arayabsıkıt mıuom
--------------○|sesli mesaj

yara bandı adam:
Felix
Sakin ol
Ses atma
Ne oldu
Yazamaz mısın
Derin nefes al lütfen

Artık mesaj yazamayacağımı farkettiğimde aramaya karar verdim. Teelfon çaldı, anında kapattı. Yine aramaya çalıştım, yine kapadı.

yara bandı adam:
Felix aramalarını acamam lütfen
Lütfen arama
Yalvarırım sakin ol
Burdayım ben

Burda değilsin. Uzaktan duyanlardan ne farkın var.

yara bandı adam:
Felix nerdesin. Yanına geleceğim.

Bu farkın var işte. Umursuyorsun, bu yüzden farklısın, özelsin.

Nefeslerim düzene girmeye başladı tekrar. Telefonu elime aldım. Zor da olsa yazmaya çabaladım.

siz:
Okulyn iki sokak arkasjmdakı parkfayım.

yara bandı adam:
Bekle ve sakinleş. Yola çıktım

Telefonu kapattım ve çimlere uzandım. Sakin ol Lix, geliyor, yola çıktı. Neden geliyor, kimliğini açık etmek uğruna hem de. O kadar mı önemli benim nefeslerimin düzensizliği, kötü hissetmem. Karşılığında ne elde ediyor ki katlanıyor bana. Hastalıklı, terk edilmiş birini umursayan biri mi vardı?

Ona şikayet edebilirdim belki, canımı acıttılar, gitarımı kırdı annem diye şikayetlenebilirdim. Bunları dinlemeye geliyordu, yara bandı adam. Ben de anlatmaya hazırdım, sokak çocuğu Lix.

Yara Bandı Adam(changlix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin