bolumler surekli birkac ay sonrasi geldigi icin ozur amacli hemen atiyim dedim 7 bucuk okuyucuma tesekkur
ᝣᝣᝣ
Seungmin ne olduğuna bakmak için arkamdan çekilip sakince yanlarına adımlayınca peşine Hyunjin de gitmişti. Ben öylece durduğum yerden onlara bakarken bir anda koridorda bir çığlık koptu.
Öyle böyle bir ses değildi duyduğum. Tek bir anlığına da sürmemişti. Uzaktan gelen boğuk, ama bir o kadar da kulak tırmalayıcı sesler devam edince dayanamayıp kulaklarımı kapatmıştım elimle.
"Çıkın dışarı." deyip yanıma ilerledi Seungmin. Hala yerinde duran diğerlerine dönüp bagırdı. "Defolup gidelim şuradan, çabuk!"
Hyunjin onun bağırmasıyla kendine geldiği gibi koşup kapı kolunu çekiştirdi. Nasıl bir telaş yaptıysa açamamıştı kapıyı. Ya da ben telaştan açamadı sanmıştım.
"Açamıyorum-" Arkasında kapıyı açmasını bekleyen bize dönüp şaşkınlıkla konuştuğu sıra sözünü kesip bağırdı Minho ona.
"Az önce açıktı!"
Hyunjin gözümüzün önünde birkaç kez daha zorladı kapıyı.
Kapalı olan ışıklar gelip gitmeye başlarken Hyunjin, çektiği kapı bir anda sertbest kalmış gibi açılıp kendine doğru geldiği için dengesi bozulduğu zaman sırtına yaslanıp tuttum onu. Kapı açıldığı gibi Seungmin koşmaya başlamıştı.
"Hızlı, hızlı!"
Hepimiz oyalanmadan çıkıp nedenini anlayamadığım bir şekilde koşmaya başladık. Hiç durmadan yanıp sönen ışıklarla zar zor görüyordum önümü. Diğerlerinin peşinden koşuyordum sadece. Gerçekten bir şeyden kaçıyor gibiydik.
Koridordan sola döneceğimiz sıra hiç beklemediğim acı dolu çığlığın kulaklarımda yankılanmasıyla durdum. O kadar iğrenç hissettiriyordu ki ne yapacağımı, ne tepki vereceğimi bilemiyordum.
Birisi canlı canlı vücudu parçalarına ayrılıyormuş, işkence görüyormuş gibi çığlık çığlığa bağırıyordu ve bu ses sanki koşarak ayrıldığımız yerden arkamızdan yakınlaşıyor gibiydi. O kadar kötü hissettirmişti ki dayanamamıştım. Nasıl açıklarım bilmiyorum, o kadar koşmamışız gibi bir de bu çığlıkların yaşattığı şok nefesimi kesiyordu.
Diğerlerinin benden uzaklaştığını görebiliyordum ama bir adım dahi atamıyordum. Geçtiğimiz koridordan duyduğum çığlıkla hızlıca gözlerimi kapatmıştım. Tam o esnada bileğimde bir el hissettim. Gözlerimi açıp önüme baktım.
Hyunjin geri dönmüştü.
Bileğimi çekiştirip ilerlememi sağladıktan sonra ellerimizi birleştirdi ve kaymasına izin vermeden sabitleyip hızlıca koşmaya başlamıştı. Hiçbir şey söylemeden koşup diğerlerine yetişmemizi sağlamıştı.
Hepimiz peş peşe koşarken Seungmin koridorun köşesinden döndükten sonra kapısı açık olan küçük depoyu işaret etti bize.
"Şurası!" diye bağırdı sesini duyurmak için.
Koşarak içeri girdiklerinle Hyunjin ve ben de onlardan sonra girdik ve Hyunjin elimi bırakıp dönüp kapıyı çarparcasına kapattı. Birinden son anda kaçmayı başarmışız gibi hepimiz bie yerlere kendimizi atıp soluklanmaya başlamıştık.
Hayatımda hiç koşmadığım kadar koştuğuma yemin edebilirdim.
Kapıya yaslanmış olan Hyunjin'in yanında yere çömeldim ve oturdum. Işıklar bir anda düzeldiği zaman rahatsız olan gözlerimi kırpıştırıp sayımız tam mı diye bakmıştım. Seungmin, Jisung, Minho, Soobin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
escape from time [minsung, hyunin]
FanficHatırlıyor musun? Dalga geçmiştin benimle. Bunun sadece bir dedikodudan ibaret olduğunu söylemiştin. Oysa gerçekler bu duyduklarımızın da ötesiydi. Biz anlayamadık. Dışarıdan nasıl görünüyorsa öyle kabul ettik. Öğrenciler eğleniyordu sadece. Kimseni...