.

419 41 12
                                    

ozan: çık artık tuvaletten hadi

kenan: bak işine

ozan: niye böyle yapıyosun

kenan: çok iyi biliyosun zaten ozan rahat bırak beni

bi günlük bi şey istedik senden

çok mu önemliydi bari yanına gittiğin arkadaşların

atomu mu parçaladınız kızlarla

ozan: abartıyosun şu an

çağırdılar iki dakika gittim işte

niye sanki tüm gün yanında durmak zorundaymışım gibi davranıyosun anlayamadım zaten

daha dün okulda yüzüme bakmıyodun

kenan: öyle anlaşmıştık çünkü evdeyken

beraber olacaktık bugün

ozan: he sen ne zaman istersen o zaman yanına gelebiliyorum öyle mi

kenan: ozan niye böyle yapıyorsun ki şimdi

biri mi bir şey dedi sana?

ozan: he benim aklım yok başkalarına göre hareket ediyorum yani

kenan: ya ozan ne anlatıyosun

onu mu dedim ben

offdd

kafayı yicem şimdi

salak mısın nesin

sinirlendirdin

zaten sinirliydim

neye sinirlendiğimi unuttum amina koyim

ne salaksin ya

ozan: hw ya

geçti sonunda

aç kapıyı şimdi

kenan: ne geçti

ne diyosun

ozan: ya kanlı gülüm aç kapıyı allaj için

vura vura duvarı delicem

kaşlarım hala çatık olsa da vücudumun titremesi geçmişti. aslında ozanın yazmasından sonra ne zaman geçtiğini anlayamamıştım. olduğum kabinin kapısı aynı ritimle ardı arkası kesilmeden tıklanmaya devam ederken oflayıp kilidi açtım.

ailesine kızıp kendini odasına kilitlemiş ergen kızlar gibi hissetmemi sağlamıştı kapıya dayanarak.

anında açtığım kapıdan içeri girip gözleriyle vücudumu taradı, kendince hasar kontrolü yapıyordu sanırım. bense boş boş bakıyordum suratına. "ne olduğunu anlat hadi bana tam olarak." ılımlı çıkardığı sesiyle omuzlarım tekrar çökmüştü ve istemsizce yüzüm düşmüştü.

"burdan çıkmak ister misin? boş sınıfa geçeriz ya da okuldan çıkarız direkt?" hala aynı ses tonuyla konuşuyordu ve kendimi bıraktığımı görünce beni kolları arasına çekmişti. 

böyle olduğum zamanlar kendimi tuvalete kitleyip okulun boşalmasını bekliyordum çünkü bir kişiyle bile karşı karşıya gelsem kendimi daha da berbat hissediyordum. cevap vermek için bile ağzımı açmak istememiştim, başım göğsüne yaslıyken iki yana sallayıp reddetmiştim sadece. tamam diye mırıldanıp saçlarımı okşadı, bense iç çektim. yanında ağlamak istemiyordum, kimsenin yanında ağlamak istemiyordum ama o zorluyordu sanki beni. zaten bi garip konuşmuştu mesajlarda.

"olayı anlatmak ister misin?" hala saçlarımı okşuyor ve aynı yumuşak ses tonuyla konuşuyordu. "ozan yanımda durmak zorunda değilsin gidebilirsin." gitmesini istemiyordum ama yanımda olmayı zorunluluk olarak algılamaya başlamıştı galiba. herkes zorunluluklardan nefret ederdi, ozanın zamanla benden nefret etmesini istemiyordum.

Sen ve Ben - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin