~ıseul~"Geçen haftaki sergiyi de biz düzenlemiştik. Ekip olarak. "
"Aaa o sergi gerçekten çok güzeldi." dedim geçen haftaki sergiyi hatırlayarak.
"Başka neler yapıyosunuz mesela?"
"Barınaklara gidip küçük dostlarımızla ilgileniyoruz, şenlikler festivaller filan da düzenliyoruz. Önemli günler için bazen konferanslar yapılıyo. Kimi zaman okullarda -daha çok ilköğretim- gösteri tarzında şeyler düzenleyip çocukları eğlendiriyoruz. Bunlar ekipler tarafından yapılıyo daha çok. Çok kapsamlı olanlar dışında hepsine herkes gitmiyo. Birkaç komisyonumuz var her bir ekip bir temayla ilgileniyo."
"Peki katılmak istesek?" diye sordum Chan'e biraz da hevesimi belli ederek.
"Elbette çok basit istediğin her an halledilir hatta." diye yanıtladı. Ve çok mutlu oldum.
Böylesine sosyal aktivitelere katılmayı çok severdim.
Kalabalığın arasından bize doğru yaklaşan Hannah ve Hyunjin'i farkettim.
Elindeki poşetten birer içecek çıkarıp bize uzattı.
Hem cinsimden hoşlanıyor olsaydım bu kıza aşık olabilirdim. Neyi nasıl sevdiği her daim biliyordu.
"Mango ve ananaslı." diyerek uzattığı metal kutuyu elinden alırken Hannah'a cilveli bir bakış attım.
"Siz çıkmıyorsunuz değil mi?!"
Hyunjin'in bu sorusuna kahkahalarla gülmüştük. -Hannah ben Jisung ve Minho-
Biz gülerken onların hiçbirşey anlamamış bakışlarını farketmemiz daha çok gülmemize neden oluylrdu.
"Hayır biz kardeşiz." diyebildi Hannah gülüşlerinin arasında.
"Aynı yaşta değil misiniz ama?"
Bu soru Felix'ten gelmişti.
"Evet aynı yaştayız. Her ne kadar öyle söylemek istemesekte teknik olarak reddedemediğimiz için üvey kardeşiz diyorum."
Açıklamamın ardından hepsi "haaa" tepkilerini verdiler.
Bu tartışmanın ardından alanın biraz daha kenarında bir stand farkettim. Oldukça kalabalık gözüküyordu.
"Orada ne var?"
Soruma Seungmin yanıt verdi.
"O şeyy bir çeşit oyun gibi. Üç kutu var. İlkinde içecek. Neli ya da ney olduğunu bulmaya çalışıyorsun. Doğru bilirsen ikincisine geçiyor ve orda da dokunduğun şeyi bilmeye çalışıyorsun. Son olarak üçüncü kutudaki şeyi de koklayarak bulmaya çalışıyorsun. "
"Çok zor değilmiş. Rağbetin fazla olmasındaki sebep bu olabilir." dedi Minho her zamanki artistik tavrı ile.
"Ne dersiniz gitsek mi. "
"Gidebiliriz. Bilene ne veriyolar?"
Hannah ucunda ödül olmayan işe girmezdi tam da tahmin ettiğim gibi.
"Bilmem illaki küçük de olsa bir ikramlıkları vardır." diye yanıtladı Hyunjin.
"Pekkaaalaa gidiyoruz." Jisung havalara girmişti bile.
Standın önüne geldiğimizde sıraya girdik ve tabiki Hannah ödülün ne olduğuna bakmaya gitti.
Yanımıza geldiğinde "Çikolata veriyolarmış. Küçük göt kadar." dudaklarını büzdü.