—Hyung, daha iyi misin?
Felix adamı kovarken Chan fenalaşmış ve titremeye başlamıştı. Jeongin kafeden bir şişe su alıp Chan'e içmesi için verdi ama Chan başından aşağı döktü.
—Evet Jeong, komawo.
—Önemli değil hyung. Hyung, sen söylemeden sormayacağım, ne olduğunu anlatmaya zorlamayacağım. Ama anlatmak istersen her zaman yanındayım-
—Yanındayız hyung.
Chan bu iki düşünceli ve yakışıklı çocuğa tebessüm etti ve yanında oturan gençlerin dizlerini patpatladı.
—Sizin de bir sorununuz olursa beni arayın çocuklar, özellikle o herifi peşinizde görürseniz.
—Adam bizden çok senin peşinde gibi hyung?
—Felix hyung, sorgulama.
—Yoo, sorun değil Jeong. Kafanız çok yorulmadan ben kısaca anlatayım: Bu herif benim üvey babam ve biseksüel. Maalesef, maalesef, ahh...
Jeongin elini Chan'in omzuna attı:
—Hyung, anlatmak zorunda değils-
—Söylemesi çok zor beyler, o herif annemi benimle, be-beni t-ta-taciz ederek-k aldat-ttı.
İkisi de duyduklarının yarattığı şokla gözlerini ve ağızlarını alabildiğine açmış, Jeongin de eliyle ağzını kapatmıştı.
—H-hyung bu nasıl olur?
—Ben çok küçükken, beş yaşımdaydım sanırım, o zaman başladı Felix. Detaylarını bilmenize gerek yok, sizi üzmeyeyim. Ve bu arada, "ağzını bıçak açmayan" ve yanlışlıkla "Bilgisayar Adam" olmamın sebebi de o berbat anılarım, onlardan kaçmak için ders çalışıyorum.
—Vay, böyle bir hikâye beklemiyordum...
—Hem de hiç hyung, hem de hiç...
—Çocuklar hadi bu anlattıklarımı unutup bizden konuşalım, hm? Çünkü sizin yanınıza oturduğumdan beri içimde çiçekler açıyor.
—Çinçaru?
—Evet, gerçekten de böyle hissettiriyorsunuz. Siz, çocuklar, bana iyi geliyorsunuz.
—Bunu duyduğuma sevindim hyung.
Birbirlerine gökyüzündeki yıldızları gözlerine toplayarak, ışıl ışıl bakıyorlardı. Bu yeni tanıştığı çocuklar, ne kadar iyilerdi...
"Belki, belki... Arkadaşlığımızı sürdürürsek, beni iyileştirebilirler mi? Çünkü biliyorum, hastayım, en gerçek manada... Ama bekle Chan, eğer hızlı bağlanırsam, ve ayrılırsak... Dağılmaktan bıktım Chan, dağılmaktan bık-tım!"
—Neyse, gençler. İzninizle ben eve gideyim. Jeonginah, sen de amcanın numarasını bana atarsın, akşam onunla görüşürüz. Her şey için teşekkürler gençler, kendinize iyi bakın, arkanıza daha çok...
—Pekâlâ hyung, atarım numarayı. Ve, aklın biz de kalmasın, Felix hyung bana emanet.
—Ha?
—Hehehe.
—Hahah, her neyse, biraz daha durursam sizin tatlılığınıza kanıp sohbete devam edicem. Gitmem gerek baylar, hadi görüşürüz!
—Görüşürüz hyung!
—Görüşürüz Chan hyung!
Elleri cebinde, arkasına son kez baktı. Gençlerle birbirlerine el sallayıp gülümsediler ve tekrar önüne dönüp yola çıktı. Eve gelip kapıyı açtığında fark etti ne kadar yorulduğunu. Çantasını oturma odasındaki koltuğun üzerine bıraktı. Elini yüzünü yıkadı, lavaboya gitti. Kendine hızlıca ramen hazırladı. Biraz ders çalıştı. Liste neredeyse aklından çıkmıştı. Hâlâ iştahlı olduğunu fark etti. Normalde çok yemezdi, yarım kase ramen yeterdi ancak bu sefer bir kase yemesine rağmen canı hâlâ bir şeyler yemek istiyordu. Dolaptan daha önce hazırlayıp bitirmediği gimpabları çıkardı. Masaya geçip yemeye başladı. Telefonunun titreşmesiyle elindeki metal çubukları bırakıp ona yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phobia | Bang Chan
FanfictionAlabildiğine fobileri olan bir gencin, sizi insanların önce ne kadar berbat ve sonra ne kadar iyi olduklarına inandıracak hikayesi...