03.07.2023
Canteen - Belgium To Bordeaux
——————————"Biraz daha kal lütfen."
Soğuk kumun üzerinde bata çıka ilerlerken saatler önce nereye attığımı bilmediğim ayakkabılarımı arıyordum. Arkamdan gelen sesle duraksadım. Bıkkınlıkla derin bir nefes aldım. Yerimden kıpırdamadan Mona'nın önüme geçmesini bekledim.
"Biraz daha kal, birlikte dağılırız. Bir anda ortadan kaybolmak zevk veriyor sana değil mi?"
Baygın bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Tüm akşam dans etmekten yanakları kızarmıştı. Hâlâ nefes nefeseydi. Alnına yapışmış birkaç tel saçı düzeltirken konuştum. "Zevk değil de kişiliğime gizemli bir hava katıyor diyelim."
Sesli bir şekilde güldü. O sırada gözlerim hemen arkasında duran çizmelerime kaydı. Birkaç adım attım ve eğilip elime aldım. Tekrar ona döndüm.
"Teo neredeyse gelir. En azından onunla görüştükten sonra git. Günlerdir seni sayıklıyor." Bazen fazla ısrarcı olabiliyordu. Gözlerimi devirdim. "En fazla yarım saat." Genişçe gülümsedi.
"Yeter de artar bile."
Geldiğimiz alana doğru yavaşça yürümeye başladık. Hava bir anda serinlemişti. Esen rüzgar saçlarımı karıştırıyordu. Kulağıma dolan dalga sesleriyle sakinleştiğimi hissettim. "Neden bu kadar gecikti?"diye sordum Teo'yu kastederek. "Diablo'yla birlikteymiş. Beraber gelecekler sanırım." Kaşlarımı çattım. Daha önce birkaç kez bu ismi duymuş ama umursamamıştım.
"Diablo kim?"
"Teo'nun yakın bir arkadaşı. Kian dönüyormuş duyduğuma göre. Onu kutlayacaklarmış." Başımı hafifçe Mona'ya doğru çevirdim.
"Kian?" Şaşkınlıkla duraksar gibi oldu ancak bozuntuya vermedi. Konuşmaya başladı. "Bizim dönemden, hukuk fakültesinde." Davranışlarına bir anlam veremedim, devam etmesini istercesine yüzüne baktım.
"Bakma öyle, şu ana kadar herhangi bir tuvalet dedikodusunda ismini duymuşsundur diye düşünmüştüm." Kaşlarımı kaldırdım. "Tam olarak ne duymam gerekiyordu?" Kollarını göğsünde birleştirdi ve derin bir nefes aldı. "İnsanlar Kian'ı ürkütücü bulur genelde, çok yaklaşmazlar yanına. Zaten kendisinin de arkadaş çevresi dışında pek biriyle konuştuğunu görmedim." Hafifçe yüzümü buruşturdum. Ardından dalga geçercesine güldüm. "Ergenlikten çıkamamış kötü çocuk tiplemesi mi yoksa?" Dediklerim üzerine gözlerini devirdi.
"Hayır tabii ki, biraz soğuk biri ama insanların yaklaşmamasının nedeni tamamen ön yargıdan. Vücudunun büyük bir bölümünde yanık izleri var. Zamanla çoğunu yaptırdığı dövmelerle kapattı ama yüzüne bir çare bulamadı anladığım kadarıyla. Sağ gözünü kaplayan büyük bir iz var yüzünde." Şaşırmıştım. İçimde yeşermeye başlayan ufak merak tohumlarını hissedebiliyordum. İlgiyle "Nasıl olmuş?" diye sordum.
"Onu kimse bilmiyor. Birkaç kişiden babası yüzünden bu halde olduğunu duydum. Bazı olaylara karıştığını söyleyenler de var." Nefeslendi ve devam etti. "Gerçeği hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz büyük ihtimalle. Kendisine de soramayacağımıza göre elimizden teori üretmekten başka bir şey gelmiyor."
"Hiç görmedim kampüste. Uzun zamandır yok sanırım." Onaylarcasına başını salladı. "Aslında sıklıkla ortadan kaybolur ve günlerce dönmez." Bana ufak bir bakış attı. "Bu özelliği seni hatırlatıyor." Baygınca gözlerimi yüzünde gezdirdim. "Saçmalamayı kes ve devam et." Ağzına hayali bir fermuar çekti. " Bu sefer yaklaşık bir aydır ortalıklarda gözükmüyordu. Arkadaşları da kutlama yaptığına göre önemli bir şey olmuş olmalı."
İmayla gülümsedim. "Kendisine karşı fazla ilgilisin bakıyorum." Sahte bir sinirle omzuma vurdu ve kıkırdadı. "Hâlâ daha o sik kafalı ağabeyine aşık olmasam çoktan Kian'a tutulmuştum. Anlamlandıramadığım bir çekiciliği var. Görünce anlayacaksın." Bir şey söylemedim. Başta Dünya'dan bahsetmesiyle istemsizce yüzüm düştü ancak belli etmemeye çalıştım. Bu sırada parti alanına fazlasıyla yaklaşmıştık. Çalan şarkı kulaklarıma dolmaya başladı.
Every time we meet,
Hello, hello.
Easy conversations,
Start to flow.
Take me back around,
The gulf of Mexico.Etrafta biraz göz gezdirdim. Ortam bir saat öncesine göre fazlasıyla sakinleşmişti. Rai ve diğerleri bıraktığım gibi oturmaya devam ediyorlardı. Mona'nın birden dirseğiyle koluma vurmasıyla ona doğru döndüm. Adımları yavaşlamış kafasıyla bir yeri işaret ediyordu. Başımı gösterdiği yere çevirdiğimde Teo'nun bir grup erkekle sohbet ettiğini gördüm. Soran bakışlarla Mona'ya baktığımda kulağıma doğru eğildi.
"Kian, arkası dönük olan." Dediği yere tekrar baktım ve Teo'nun yanındakilere bizi işaret ettiğini farkettim. Onlara doğru adımlamaya başladık. Soğuk kumlar ayaklarımın altında yuvarlanıyor, hâlâ daha aynı şarkı çalmaya devam ediyordu. Hepsi bize doğru dönerken gözlerim tek birini arıyordu.
I don't ever wanna go
But my feet keep on moving
And pushing me closer to you
I will never let you know
When I'm mulling it over
And taking my time overdueSonra onu gördüm. Bakışlarımız birbirine kenetlendi, tek bir adım daha atamadım. Bedenimin kontrolünü yitirdiğimi hissediyordum. Gözlerim önce saçlarında gezindi, kahverengi dalgalı saçlarında. Sonra yanıp sönen ışıkların altında parıldayan elalarına baktım. İstemsizce yüzündeki yara izini inceledim. Canı çok yanmış mıydı diye düşünmeden edemedim. Kalbimin onun için ağrıdığını hissettim.
Daha sonra hafif kemerli burnuna indirdim gözlerimi. Taktığı ince gümüş halkada oyalandım biraz. Fazlasıyla öpülesi duran şekilli dudaklarına kaydı bakışlarım. Yutkundum.
Belki de kendisinin bile bilmediği en ince ayrıntılarında gezindi gözlerim. Alnındaki tek bir çizgiyi bile atlamadan her detayına zaman ayırdım. Şu ana kadar kaçtığım her şey öylece karşımda duruyor gibiydi. Tanıdık olduğu kadar yabancıydı da, emin olamadım. Ellerim titremeye başladı, gitmek istiyordum.
Mona'nın kolumdan tutmasıyla ona doğru döndüm. Bana endişeli gözlerle baktığını farkettim. "İyi misin? Beni endişelendiriyorsun." Hiçbir şey söylemedim. Sadece yalnız kalıp toparlanmaya ihtiyacım vardı. Kolumu elinden kurtardım. "Gitsem iyi olacak." Cevap vermesine izin vermeden çıkışa doğru ilerlemeye başladım.
Birkaç adım atmışken omzumda hissettiğim hafif dokunuşla yerimde durdum. Gözlerim irice açıldı. Panikle arkamı döndüm.
"Gitmem gerek de-" Karşımda gördüğüm kişiyle kulaklarımın uğuldadığını hissettim.
Bakışlarım sıkmam için uzattığı dövmeli elinde gezindi. Yüzüne bakamadım, canım yandı.
Yumuşak bir ses tonuyla konuştu.
"Ben Kian, Vadi'ye hoş geldin."
——————————
Bölüm Sonu(yuksek ihtimalle karakter isimlerini cok kez degistirecegim)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evin Yolunu Unutmak +18
Teen Fiction"Uyku tutmadı sanırım." Pencere sonuna kadar açıktı. Yere kadar uzanan tülün ardından öylece dışarıya bakıyordu. Saçları karışmıştı. Üzerini süzdüm. Gözlerim çıplak sırtında oyalandı. Yerinden kıpırdamadı. Derin bir nefes aldı. "Sadece karanlığa ye...