Hyunjin: Jeongin çantamın ön gözündeki sigaradan bir tane getirebilir misin, tuvalete?
Gereksiz stres yaptım.Jeongin: Bende alabilir miyim?
Hyunjin: Böyle sorular sorma bir daha, al yanıma gel hemen.
2.kattaki tuvalette bekliyorum seni.Jeongin: Tamam iniyorum 5 dakikaya
En köşede güzel bir yer kapmayı unutma sakın.Hyunjin: Sen merak etme
Hallettim :)■■■■
Diğer dalı Hyunjin'e uzattığında ceketinin cebine koyduğu çakmağı kendi sigarasını yaktıktan sonra asıl sahibine vermişti. Uzun bir süredir ağzına sürmediği bu illet bugün dudaklarına hasret kalmıştı. Aslında ona bunu içiren tam karşısında, içine çektiği her dumanla aşk yaşıyor gibi görünüyordu.
"Bir şey mi oldu?"
Hyunjin'in sesiyle irkilmişti. Doğrusu ona daldığının pek farkında değildi. Bu yüzden bakışlarını nerede durduracağını bilmeyen Jeongin, ellerine odaklanmayı tercih etmişti. "Hiçbir şey olmadı."
Bir nefes daha sonra bir nefes daha. Hızlı hızlı ciğerlerine nüfuz ettiği duman yüzünden göz bebekleri yanarken öksürmeden edememişti. "Yavaş içsene oğlum. Boğulacak mısın?"
"Bugün inanılmaz zevk alıyorum bunu içerken. Neden böyle oldu acaba?"
"Zevk alıyorsun fakat ölmen gereksiz. Zevk veriyorsa ağır ağır ilerlemelisin. Sigara benim için tıpkı seks gibi bir şey."
Sertçe yutkundu Jeongin. Hyunjin'in ahlaksız ağzına mı karşı gelmeliydi yoksa bu tavrına mı yanmalıydı? Bu konuda herhangi bir karar vermeden önce tekrar göz göze geldiler.
"Neden bana böyle bakıyorsun?"
"Nasıl bakıyorum Hwang?"
"Bir şey anlatmak istiyor fakat korkuyormuşsun gibi."
"Nereden anladın ki?"
Başı öne düştü. Ucuna diğerlerinin şakalaşmak için bastığı ayakkabısı epey kirlenmişti. Bunu Hyunjin'in karşısındayken kontrol ettiğine gerçekten şaşırıyordu. Fakat aklı dağılmalıydı.
Onun etkisine kapılmak istemiyordu artık. Arkadaş gruplarında böyle duygusal ilişkiler yoktu ki herkes birbirini kardeşi gibi görüyordu. O yüzden Hyunjin'e karşı özel duygular beslemesi diğerleri için koca bir saygısızlık olabilirdi.
Sessizliği bölen şey içini gıdıkladığında sırtını tuvaletin küçük duvarına yasladı ve sertçe yutkundu. Hyunjin'in burnunu boynunun kenarında hissedebiliyordu ki bu ağır hareketleri kokusunu içine çekmesi ile son bulmuştu.
"Çok güzel kokuyorsun Jeongin." Durmadı. Dudakları tenine sürtünürken elleriyle ağzını kapatmak istemişti. Uzun sarı saçlarının sadece boynunu gıdıklandırdığını söylemekse imkansızdı. Ruhu bile Hyunjin'in o garip şehvetine kapılmış ürperiyordu. "Ne kullanıyorsun?"
"Parfüm."
"Sadece bu kadar mı?"
"Evet." Vücudunu geriye doğru çektiğinde Hyunjin'i omuzlarından itmek zorunda kalmıştı. Dayanamazdı. Jeongin bu kadarını kaldırabilecek bünyeye sahip bir çocuk değildi ki ona hayır diyemezdi. Gözleri elindeki sönmüş sigaraya kaydığında bir an sigarasından daha değerli olduğunu düşünmüştü. Yoksa onu içmek için disiplin cezası yemeyi bile göze alan bir adam sönmesine izin vermezdi sanırım.
"Sigaran sönmüş."
"Ah, önemli değil. Hadi sınıfa gidelim."
Çöp kutusuna giren izmarit, tıpkı Jeongin'in arzusu gibi birden yanıp hızla sönmüştü. Kalbiyle aklı arasında yaşadığı çelişki için büyük bir sınava tabii tutulduğunda daha fazla düşünmemesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obsessed, minsung
Fanfiction[+18] Jisung: Ne yani, ben sizin kucağınıza mı layığım Bay Lee?