девятнадцать

2K 263 123
                                    

"Jisung bu kafayla alkol içemezsin. Farkında mısın?"

Elimdeki bira bardağını dudaklarıma götüremeden ağzımdan çeken Jeongin'e ters bir bakış atıp onun bardağına uzanacağım sırada Chan girmişti araya.

"Yeterince içtin Jisung. Bırak şunu."

"Siz benim ne yaşadığımı biliyor musunuz lan? Hı, biliyor musun Chan?" Fırsattan istifade Jeongin'in tuttuğu bardağı kaparken kalan içkimi hiç düşünmeden bitirmiştim. Tadı bok gibiydi fakat kafası güzeldi. "Ee? Niye kimseden ses çıkmıyor?"

"Şu an bir çöp torbası olduğunun farkında mısın?"

"Ne çöp torbası be? Ben cesedim ceset."

"Bunun kafası güzel arkadaşlar. Uzak durun her an üstünüze kusabilir."

Herkes benden birkaç adım uzaklaşırken kıkırdayarak güldüm. Aptallar benden korkmuştu. Gerçi cidden korkmaları gerekiyordu. Ben, herkesin tanıdığı o masum çocuk değildim artık.

Oturduğum tabureden paytak bir hareketle kalktığımda kolumun tutup beni yanına oturtmaya çalışan Changbin'i gelişigüzel ittikten sonra, adımlarım buradan biraz uzağa yani dans edenlerin arasına yönelmişti.

Gözlerim öyle kısıktı ki insanları ayırt etmekte epey zorlanıyordum fakat bu hiç umrumda değildi. Zaten istediğim buydu. Hiç kimseyi görmemek ve deliler gibi dans etmek.

Müziğin o akıcı ritmine kapılan ayaklarım, bana dert saydığım tüm sorunları birkaç saatliğine unutturmak için hareketlenirken insanların nefesini ensemde hissediyordum. Hepsi bana yakın bir o kadar da uzaktı.

"Onlara çok güveniyorsun."

"Ne?"

"Arkadaşlarına çok güveniyorsun."

Kulağımı tırmalayan ses, sanki şarkının tüm ritmini bozmuş, beni kaçtığım kuyuya hiç düşünmeden tekrar getirmişti. "Sen kimsin?" Bana yaklaştığını hissettiğimde sertçe yutkundum ve birkaç adım geriye düşecek oldum. Başım dönüyordu.

"Bana karşıma çıkman gerektiğini söyleyen sen değil miydin Jisung? Bak, geldim. Tam karşındayım."

"Orospu çocuğu?"

Gözlerimi ayırdım. Onu görüp ellerimin arasına aldığım boğazını sımsıkı sarmak istiyordum. Sağa sola dönüşüm, sarhoş adımlarımın insanlara düşüşü, kalbimi saran korku veya adı her neyse beni şimdi çılgına çevirmişti.

"Nerdesin korkak?"

"Minho'dan vazgeç. Onunla daha fazla konuşmanı istemiyorum. Bunu her yapışında hayatını sikmek için elimden geleni yapacağım Jisung."

Kalabalıktan uzaklaşan adımlarını seçebildiğimde onu yarım yamalak incelemeye çalışıyordum. Uzun boylu, çok kilolu sayılmazdı. Sesine ince veya tatlı diyebilirdim fakat sözcükleri vurguladığında korkutucu olduğunu düşünmüştüm.

Müzik aniden kesilirken içtiğim tüm alkolün etkisi geçmiş gibiydi. Az önce uzun süredir beklediğim o kişiyle karşı karşıya gelmiştim ve bana Minho'dan uzak durmam gerektiğini söylemişti. Komikti.

Fakat tüylerimi diken diken eden bir başka şey şuydu. Ben onu tanıyordum. Bunu markasına kadar bildiğim o pahalı parfümünün kokusundan anımsamıştım.

••••

Jisung: Bana bakın.
Dün gece benimle konuşan çocuğu gördünüz mü?

Seungmin: O kalabalıkta seni ve çocuğu nasıl görelim Jisung?
Zaten herkesin kafası bir milyondu.

Changbin: Çıkışta garsonun ayağına kusman dışında hiçbir şey hatırlamıyorum.

Felix: Nolur hatırlatma.
Bu çok iğrençti amına koyayım.
Öğğğ!!!

Jeongin: Tam unutmuştum, bunu bize niye yaptın?

Jisung: Midem çok kötüydü.
Tutamadım artık kendimi ne yapayım?
Eve arabaya falan mı kussaydım?

Chan: Sana yeter bu kadar içme dediğimizde içmeseydin o zaman.
Önündekileri bitirip artık bizim içkilere saldırmaya başlamıştın.
Öyle sapıttın yani.

Hyunjin: Ben gördüm kimle konuştuğunu.

Jisung: Ciddi misin sen?
Kimdi, nasıl birisiydi?

Hyunjin: Sadece arka tarafını gördüm sanırım.
Uzun boylu, havalı, senden yaşça büyük birisi gibi duruyordu.
Ve kumral saçları vardı.

Jisung: Başka hiçbir şey hatırlamıyorsun, değil mi?

Hyunjin: Hayır, görmedim.
Niye sordun ki?
Aşık mı oldun lan yoksa sarhoş sarhoş?

Jisung: Saçmalamayın.
Onu bulmam gerekiyor sadece.
Vakit kaybetmeden ödeşmemiz lazım.

Görüldü ✔️✔️

obsessed, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin