12

1.6K 69 9
                                    

Jungkook

Malikaneme yaklaşmıştım ellerim direksiyon başında ritim tutuyordu. Sonunda geldiğimde arabadan inmi garaja götürmesi için anahtarı görevliye atmıştım.

Evin içine ilerlerken görevlilerimden birisi beni çağırmıştı.

"Efendim"

Tek kaşımı kaldırıp ona bakmıştım.

"Jimin bey arka bahçede"

Kafamı salladım. Bende arka bahçeye doğru gittim. Arka bahçeye geldiğimde benim elbiselerim içinde kaybolan bebeğimi gördüm. Elinde siyah bir kedi vardı. Onunla oyun oynayıp gözleri kısılana kadar gülümsüyordu.

Yavaşça yanına gittim. Yanına geldiğimde kafasını kaldırmış bana bakıyordu. Yanağından bir makas aldım. Oda bana gülümsemişti. 

"Elbiselerim sana çok yakışıyor."

"Biliyorum~"

Dedi sevimlice. Onu kucağıma aldım. Aniden aldığım için küçük bir çığlık atmıştı.

"Jungkook kedi düşecek"

Kucağındaki kediyi daha sıkı tutmuştu. Bende banka oturmuştum jiminide aletimin tam üstüne bilerek oturtmuştum.

"Sen o kediyi nerede buldun"

Ben onun kafasını okşarken oda kedinin kafasını okşuyordu.

"Buraya oturunca gördüm onu. Çok tatlı bak"

Kediyi kaldırıp yüzüme doğru tutmuştu. Boynuma bırakmış kedide kafasını boyun girintime koymuştu.

"Seni şimdiden sevdi"

"Evet"

Dedim gülümseyerek elimle kedinin sırtını okşadım. Kedi tatlı mırıltılar çıkarınca gülümsemiştim. Jimine baktım jiminde aynı şekilde gülümsemişti.

"Kedi bizim olabilirmi"

Kafamı salladım. Kollarını açıp belime sardı bende aynı şekilde ona sarsılmıştım . Kediyi boynumdan çekip tek elimle tutmuştum. Ayağa kalktım jimini zıplatıp kucağıma daha iyi yerleştirdim. O ayaklarını belime sarmış kollarınıda boynuma dolamıştı. Kafasını da boynuma gömmüştü.

Arka bahçeden çıktım ve evin kapısına doğru ilerledim. Ayağımla kapıya vurdum. Bir kaç dakika sonra kapı açılmıştı. Yaşlı kadın önümde eğilip doğrulmuştu. Onu umursamadan salona girmiştim koltuğa oturup kediyi yanıma indirdim. Jimin başını kaldırıp arkama bakmış ardından dudağının kenarı kıvrılmıştı.

Jimin

Jungkookun boynundan kafamı kaldırdığımda bana yüzünü buruşturarak bakıyordu. Onu biraz çatlatsam ne olacaktıki. Jungkooka geri döndüm bana bakıyordu. Yüzüne doğru yaklaştım. İnce dudaklarını kendi dudaklarım arasında ezmeye başlamıştı. Ben onun üst dudağını emerken o benim alt dudağımı emiyordu.

Kemikli elleri kalçamda hissetmemle ağzına doğru inlemiştim. Bu hareketim onu azdırmış olacakki kalçalarımı sıkıp hareket ettirmeye başlamıştı. Sertleşmiş aletinin üstünde beni hareket ettiriyordu.  Her ne kadar taemini kıskandırmak istesemde Altımdaki beden beni baştan çıkarmıştı. Onu daha fazla istemiştim içimde olmasını. Hayır bu olmamalıydı. Kalbim ondan hoşlanmamalıydı. O sadece taemini kıskandırmak için kullandığım birisi olmalıydı. Kafamı geri çekmiştim. Ama o yine yaklaşmayı denemişti. Daha fazla geri çekilmiştim.

"Ne oldu birdenbire uzaklaştın"

Omuz silktim kalçamı kemikli elleriyle sıkmıştı. İnlememek için kendimi sıkmıştım. Kendimi yana atmaya çalıştım ama izin vermemişti.  Mızmızlanıp göğsüne vurmuştum kendimi tamamen yan tarafa attım. Gülerek beni bırakmıştı. Kalçama bir şaplak attı. Bende ona göz devirmiştim.

"Jungkook benim elbiselerimi ve makyaj malzemelerimi çöpe atmışsın"

"Evet sana yenilerini alacağım."

"Ne zaman"

"Yarın gidip alırız"

"Şimdi gitsek"

"Şimdimi ama çok yorgunum yarın bütün enerjimi toplayıp gideriz"

Kafamı salladım adam daha yeni gelmişti sonuçta.

"Bence biz yarım kalan işimizi halledelim"

Bana doğru yaklaşmaya başlamıştı. Hemen koltuktan kalkıp merdivenlere doğru koşmuştum.

"Aish jimin-shi geri gel buraya"

"Hayır"

Yukarı çıktım jungkookun odasına girmiştim. Jungkook da arkamdan gelmişti. Hemen kapıyı kapattım arkasında anahtarı görmeyince donup kaldım.

Adım sesleri yakından gelmeye başlamıştı. Kapının arkasında durdum. Kapı açılmaya çalıştığında bütün gücümle tutmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım. Kapı hemen açılmıştı eee belliydi zaten benim iki katım olan bir adamı nasıl durdurabilirdim. Kapı açıldığında kendimi odanın en köşesine attım. Resmen gel beni sik diyordum ona.

Bana bakıp gülümsemişti. Yavaş adımlarla bana yaklaşmıştı. Elini yanıma duvara koymuş kafasını eğip benimle aynı boya gelmişti. Boynuma yaklaşıp küçük bir öpücük bırakmış ardından uzaklaşmıştı.

"Hani sana evleneceğiz dedimya."

Hatırlamıştım. Bana üç gün sonra evleneceğimizi söylemişti. Kafamı salladım.

"İki gün sonra nikah memuru çağırıp evleneceğiz."

Kaşlarımı çattım her ne kadar ona aşık olmasamda böyle evleneceğiz dedi diye evlenecek değildim.

Kollarımı önümde bağlayıp dik dik jungkooka bakmıştım.

"Böyle sade mi evleneceğiz bana çıkma teklifi ve evlenme teklifi etmedin bile"

Jungkook ellerini duvardan ayırıp dikleşti. Ardından beni kucağına almıştı. Yatağa götürüp yavaşça bıraktı. Yanağıma küçük bir öpücük kondurmuş sonrada yanıma uzanmıştı.

"Tamam hepsini yapıp seninle evleneceğim"

gülümsemiştim. Ona doğru dönmüş kaslı göğsüne yatmıştım. Oda bana sarılmış kafama öpücükler kondurmuştu.

mafyanın hizmetcisi {jikook}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin