HAYAT KOLEJİ

3 0 0
                                    

   Eve girdiğimizde Seçil Hanım bana odamı gösterdi. Odam; pembe ve siyahın uyumu baz alınarak yapılmıştı. Aslında ben kahverengiyi daha çok severdim fakat bilmemeleri normaldi. Akşam yemeğine kadar odamdan çıkmamıştım. Allah'tan kitap okumayı sevdiğimi onlara söylemiştim de odama orta boyutlarda bir kitaplık vardı. Neredeyse 3-4 saatimi kitap okuyarak geçirmiştim. Tam kitabımı bitirip komodinin üzerine koymuştum ki kapı çaldı ve içeriye tahminen burada çalışan bir kadın girerek bana, "Akşam yemeği hazır Ayça Hanım. Seçil Hanım ve Murat Bey sizi masada bekliyorlar. " dedi ve ona tebessüm ederek başımı onayladığımı göstererek yukarı aşağı salladığımda o da bana tebessüm etti ve yavaşça kapımı geri kapattı. Odamdaki banyoya girerek ellerimi yıkayarak alt kata yöneldim. Mutfağa girdiğimde Murat Bey masanın baş kısmına oturmuş, bir ayak bileğini diğer dizinin üstüne koymuş gazete okuyordu. Seçil Hanım ise Murat Bey'in yanında, arkasına yaslanmış ve kollarını bağlamış bir şekilde masayı inceliyordu. Selin ise annesinin yanına oturmuş, bacağını bacağının üstüne atmış telefona bakıyordu. Onlara doğru yaklaştığımda beni ilk Seçil Hanım farketti ve, "Geç güzel kızım. Bizde seni bekliyorduk. " diyerek önündeki sandalyeyi, yani Murat Bey'in diğer yanındaki sandalyeyi göstererek oturmamı işaret etti. Ona gülümseyerek masaya doğru ilerledik ve gösterdiği yere oturarak herkesin yüzüne baktım. Murat Bey gazetesini katladı ve yanına koyarak, "Odan nasıl? Sevdin mi odanı güzel kızım? " dedi ve içimi ısıtan gülümsemesini ortaya koydu. Bende ona aynı şekilde gülümseyerek, "Evet, Murat Bey. Çok sevdim odamı, çok teşekkür ederim. " dedim mahcup bir ifadeyle. O ise kaşlarını hafif çatarak, "Lütfen kızım. Bana 'Bey' diye hitap etme. " dedi ve sonra yine aynı şekilde tebessüm etti. Bende onu onaylar gibi başımı sallayarak, "Peki, siz nasıl isterseniz... " dedim ve içten bir şekilde gülümsedim. Bu kadın ve adam beni çok seviyorlardı, gerçekten hissettiriyorlardı. Fakat ben bunları düşünürken başım hafifçe Selin'e doğru kayınca bana tiksinerek ve küçümseyerek baktığını görünce gülüşüm soldu ve biraz gözlerim doldu. Acaba yetimhaneden geldim diye mi bana böyle bakıyordu? Ama ben kötü bir şey yapmadım ki? Neden benden tiksiniyordu?...

   Seçil Hanım farketmiş olacak ki, "Eee, evet. Hadi yemeğe başlayalım. Yemekleri ben yaptım Ayça'cığım. Normalde pek yemek yapmam ama senin ilk günün diye ben yapmak istedim. Umarım becerebilmişimdir." dedi ve gülümsedi. Bende bakışlarımı Selin'den zor da olsa çekerek yemeğe doğru başımı eğdim. Yemekte köfte vardı. Annemin yaptığı son yemekti. Köfteleri yapıp buzluğa atmıştı ve o ölünce yetimhaneye yerleşmeden önce acıktığım için onu ısıtmıştım ve ağlayarak yemeye çalışmıştım. Çoğu kez boğazımda kalmıştı. Yemeyi yerken ağlamıştım fakat mutfaktan annemin kokusunu alınca yemeyi de bırakıp oturup hıçkıra hıçkıra ağlamıştım...Aklıma bunlar gelince gözlerimden yaşlar akmasını engelleyemedim. Seçil Hanım ve Murat Bey farkettikleri gibi hemen telaşla bakışlarını bana çevirdiler ve iyi olup olmadığımı sordular. Bende başımla onları onaylayarak gözyaşlarımı sildim ve azda olsa yemeye çalıştım. 5 köfte yedikten sonra, "Ellerinize sağlık, kesenize bereket. Gerçekten çok lezzetli olmuş. Ben kalkıyorum. " diyerek masadan buruk bir tebessümle kalktım. Odama gittiğimde kapımı kilitlediğim gibi kendimi yere bıraktım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Ağlarken ara sıra, "Anne, baba! Sizi çok özledim... N'olur gelin... " diyerek sayıkladım. Tahminen yarım saat sonra kendime geldiğimde cenin pozisyonunda yere uzandığımı farkedince yavaşça doğrulduk ve lavaboya giderek duş aldım. Saçlarımı kuruttuktan sonra odama geldim ve saatin 21.00 olduğunu görünce yatmaya karar verdim. Tam yatağa girecekken kapım tıklatıldı ve yavaşça açıldı. Gelen Seçil Hanımdı ve, "Güzel kızım, yarın yeni okulunun ilk günü. Hayat Koleji'ne seni kayıt ettirdik ve ben seni bırakıp alacağım. " diyerek yanıma doğru geldi. Ben de, "Peki... " diyerek ona tebessüm ettim ve yatağa doğru ilerledim. Yatacağımı farkettiği an yorganımı kaldırdı ve içine girmemi bekledi. Şaşırmıştım fakat belli etmeden yatağa girdim. Üstümü güzelce örttü ve başımı okşayarak, "İyi geceler güzel kızım... " dedi ve başımdan öptü. Ona içten bir şekilde gülümseyerek, "Size de... Seçil anne... " dediğimde bana öyle bir merhametle baktı ki sanki annem hiç ölmemiş, hep yanımdaymış gibi hissettim. Kim bilir, belki annem ve babam cennetten bana Seçil anneyi ve Murat babayı göndermiştir? Aşırı saçma bir düşünceydi ama böyle hissettiriyordu işte. Seçil anne tekrardan bana gülümseyerek yavaşça odanın dışına doğru ilerleyecekken kapının girişinde duvara yaslanmış bizi izleyen Murat babayı gördük. Murat baba, "Bensiz ha... "  diyerek sahte bir sinirle sırıtarak yanımıza geldi ve Seçil anneyi de yatağıma doğru iterek bizi gıdıklamaya başladı. Odamı kahkahalarımız doldurduğunda Murat baba yavaşça gıdıklamayı bıraktı ve o da benim başımı okşayarak, "İyi geceler prensesim... " dedi ve öptü. İkisine de minnettar bir şekilde gülümseyerek, "Sana da Murat baba... Size de... " dedim ve gözlerimi yummadan önce odadan çıkıp ışığı kapattıklarını gördüm. Tam gözlerimi yumacakken telefonuma bildirim geldi diye telefonuma doğru uzandım ve kilit ekranından Esra'nın mesaj attığını görünce hemen mesajın üstüne tıkladım.

Birtanem💐💘

-Kuzucuğum, nasıl geçti ilk günün? Sevebildin mi orayı?

     Tam yatıyordum sen yazdın. Çok güzel geçti canım. Sen nasılsın?+

-Bende iyiyim kuzucuğum. Seni seviyorum, tutmayayım seni. Uyu sen. İyi geceler❤

               Sağ ol meleğim. Bende seni çok
                           seviyorum, iyi geceler❤+
*Mesajınıza kalp ifadesini bıraktı*

   WhatsApp'ten çıktım ve telefonu geri komodine bıraktım. Yavaşça uykunun kollarına çekildim...

EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin