"İLK SOHBET"

2 0 0
                                    

   "Güzel kızım... Kalk hadi! Okul için hazırlanman gerek! " diye bir ses duyduğumda yavaşça gözlerimi açtım. Seçil Hanım beni okula gitmem için uyandırıyordu. Ona hafifçe başımı onayladığımı gösteren bir ifadeyle bir aşağı bir yukarı doğru sallayarak gözlerimi ovaladım ve hafifçe doğruldum. "Kızım ben senin okul formanı ütüledim, çanta da hazırlamıştım sana. Hepsi dolabının önünde duruyor. Sen 15 dakikaya aşağıda ol. " diyerek gülümsedi ve odadan çıktı. Bende kalktım ve lavaboya doğru ilerledim. İşlerimi yaklaşık 2 dakikada hallederek üstümü değiştirdim. Çantamın içinde olanları kontrol ettim ve odadan çıktım. Selin'le odalarımız yan yanaydı ve tam ben çıktığımda o da çıkmıştı. Göz göze geldiğimizde rahatsızca gözlerimi kaçırdım ve hızlıca merdivenlere yöneldim. Arabaya kadar hiçbir şey konuşmamıştık...

   "Eveeet, geldik. İnebilirsiniz kızlar. Allah zihin açıklığı versin, iyi dersler. " diyerek başını bize doğru çevirdi bizde teşekkür ederek arabadan indik. Herkes bizim arabaya bakıyordu, sanırım ailem gerçekten ünlüydü. Beni gördükleri an fısıldamalar çoğaldı. Bende onları umursamadan okula doğru ilerledim. Giriş katta nöbetçi olan öğretmen beni gördüğü an tanımıştı ve bana sınıfımı göstermişti. 10-A şubesindeydim. Sınıfa girdiğimde en arka sıranın boş olduğunu gördüm ve hemen oraya doğru ilerledim. Sınıflar 20 kişilikmişve tekli sıralarda oturuyorlarmış. En arka sıraya oturduğum gibi çantamdan Romeo ve Julliet kitabımı çıkartarak okumaya başladım. Ben kitabı okurken iki tane kız yanıma geldi. Bir tanesi sırama oturdu ve, "Ne okuyorsun? Romeo ve Julliet mi? Ben de çok severim. Tanışmak ister misin? " dedi. Yavaşça başımı yukarı doğru kaldırdığımda ikisinin de bana gülümseyerek baktığını gördüm. Onlara gülümsedikten sonra, "Olur, tanışalım. Ben Ayça. Siz? " dedikten sonra heyecanla onları bekledim. Oturan kız konuşmaya başladı ve, "Ben Melisa, o da Merve. " dedi. Yanındaki adını Merve olduğunu öğrendiğim kız, "Memnun olduk Ayça... " dediğinde ikisi de bana elimi sıkmak için ellerini uzattı. Tokalaştığımızda ders zili çaldı. Onlarla vedalaştıktan sonra yerlerimize tekrardan oturduğumuzda öğretmen geldi. Yaklaşık 1.80 boylarında, kumral, erkek bir öğretmendi. Çok sevimli birisine benziyordu. Gülümseyerek konuşmaya başladığında, "Eveet. Sınıfımıza yeni gelen bir arkadaşımız var. Adı Ayça. Ona kendimi tanıtayım: Ben edebiyat öğretmeniniz Ahmet Erkin. Tanıştığımıza memnun oldum küçük hanım. " dedi ve bana sevimli cevap göz kırptı. Ben de, "Ben de memnun oldum hocam... " diyerek gülümsediğimde. Yavaştan derse başladı. Ders gerçekten çok sıkıcı geçiyordu...

   Zil çaldığında Melisa ve Merve yanıma geldi. Birlikte konuşa konuşa bahçeye çıktığımızda ayağım taşa takıldı ve yüzüstü yere yapıştım. Gülme sesleri duyduğumda hafifçe başımı kaldırıp sesin geldiği yöne doğru baktığımda bir erkek grubu bana gülüyordu. Saçlarımı geriye atarak Merve ve Melisa'nın yardımı ile doğruldum. Bana hâlâ gülen bi gruba bakarak, "Neye gülüyorsunuz? Düşmek çok insani bir durum. " dedikten sonra üstümü silkeledim. Aralarında kumral, burnunun hizasında üzerine kar yağmış gibi görünen harika çilleri ve hafif dalgalı saçlı olan çocuk bana, "Biz düşmüş olmana değil, insanı bir durum olan düşmeyi nasıl berbat bir şekilde yaptığına gülüyoruz. " dedi ağzını yaya yaya. O an tam o mükemmel burnuna yumruğumu geçirmek istedim. Fakat birkaç dakika sonra Merve ve Melisa'nın zoruyla sınıfa çıkmıştım. Sırama oturdum ve çantamdan Vadideki Zambak kitabımı çıkarıp okumaya başladım. Tam kitabımı okurken sınıfa birileri yüksek sesle gülüşerek girdi. Sinirle çocuklara döndüğümde bana gülen o erkek grubunu gördüm. Yine o kumral çocukla göz göze gelince hızlıca başımı tekrardan eğerek kitabımı okumaya devam edecektim ki kumral çocuk bir anda gelip kitabımı elimden alınca sinirle, "Ne yapıyorsun ya? Verir misin kitabımı? " diye bağırarak çocuğa yöneldim. Fakat kumral çocuk hiç oralı değilmiş gibi kitabı karıştırırken, "Çok beklersin, çirkin kız. " dedi. Çocuğa sen şaka mısın der gibi baktım ve o sinirle elinden kitabı çekip almaya çalıştığımda bir sayfa koptu. İkimizde şoktaydık fakat bu o kadar uzun sürmedi. Çocuk sınıftan hızlıca çıktığında sinirden kafayı yemek üzereydim...

*Okuldan sonra, saat 17.00*

   Berbat bir okul gününden sonra eve geldiğimde duş alıp biraz kestirmiştim. Uyku mahmurluğuyla telefonu elime alınca yabancı bir numaradan mesaj geldiğini gördüm...

-0542...
Kitabını almak istiyorsan saat 18.00'da seni bu konumda bekliyor olacağım... (Konum)

Mesajı gördüğüm an biraz gerildim ve kim olduğunu merak ettim. Tabii ki kim olduğunu bilmediğim birisinin yanına gitmezdim...

+Sen kimsin? Ve ne kitabından bahsediyorsun? Ayrıca numaramı nerden buldun?

-Gelirsen görürsün. Okuldan bi tanıdık;)

+Kalsın, gelmeyeceğim.

-Bekliyorum.

+Gelmeyeceğim dedim?!

-Geleceksin.
*görüldü*

Geleceğimden nasıl bu kadar emin olabiliyordu? Resmen bana emir veriyordu. Ve evet, kesinlikle gitmeyecektim...

*18.00*

Lanet olsun, beni kimin beklediğini bile bilmiyorum! Bu lanet kitabevinde kimseyi de pek göremiyorum. Gördüklerimde ya ders çalışıyor ya da kitap okuyorlardı. Tam o sırada telefonum titredi...

-Tam karşındayım, çirkin kız...
*görüldü*

Ne? Bu çocuğun burada ne işi var? İç
sesimi susturarak çocuğun yanına kaşlarım çatık bir şekilde ilerledim. Ah, merak! İnsanların başına ne geliyorsa senden geliyor...

*İki dakika sonra*

"Artık ne kitabından bahsettiğini ve numaramı kimden bulduğunu söyler misin? " diye hırladığımda bana ters bir bakış atarak çantasına eğildi ve içinden Vadideki Zambak kitabını çıkardı. "Al, bugün benim yüzümden yırtılmıştı. Senin gibi tırtılların kitapsız kalmasını istemem. " dedi ve pişkince sırıttı. Ve ayrıca ne demişti o? Tırtıl ne alakaydı? "Tırtıl ne alaka? " dediğimde hafif bir kahkaha atarak, "Tırtıllar da çirkin olur. " dedi ve yine sırıttı. Kitabı elinden hızlıca alarak ve ayağa kalkıp kapıya doğru yönelerek, "Ben çirkin değilim! " dedim. Arkamdan güldü ve, "Bu arada adım Berk. Memnun oldum Ayça... " dedi. Yavaşça ona doğru şaşkınlıkla döndüğümde bana gayet ciddi bir ifadeyle baktığını gördüm. Ama bu hâlâ ona sınırlı olduğum gerçeğini değiştirmediği için hızlıca önüme döndüm ve hızlı adımlarla kitabevinden çıktım...

EMANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin