yukarıdaki bölümü atlamayınn!!!!bunu bir ek bölüm olarak düşünebilirsiniz ama bu ficin nereden çıktığını siz de bilin istedim. keyifli okumalar.
★
"Peki sonra? Sonra ne olmuş Prens ve Askere?" diye sordum heyecanla anneme.
"Sömürgeci devletlerin elinin altında çalışmaya devam etmişler. Saklanarak geçirmişler ömürlerini. Sonra da ne ölülerinden ne de dirilerinden haber almışlar." dedi annem.
Etkilendiğim hikaye ile daha çok sokuldum sevgilimin göğsüne.
"Bazılarının söylediğine göre yan yana gömülü mezarları var ama nerede bilinmiyor." dedi Kyo Teyze.
"Daha önce hiç bu kadar detaylı dinlememiştim." dedi Minho. Ona katıldığımdan hızla salladım başımı. Yaşadığım farkındalıkla güldüm ve "Annem seni kandırmış ayrıca." dedim.
Yıllar önce, anneme kızlardan değil de erkeklerden hoşlandığımı söylediğimde bir masal anlatmıştı. Bunu bir sorun olmadığını söylemiş, yıllar önce bile insanların cinsiyet fark etmeden birbirini sevdiğini ve mutlu yaşadıklarını anlatan bir masal anlatmıştı ikimize de. Fakat bugün Minho üniversitenin kütüphanesinde eski bir tarih kitabı bulmuş ve bu ülkenin eski efsanelerin olduğu bir sayfada tıpkı annemin anlattığına benzer bir efsane ile karşılaşmıştı. Bunu önce bana anlatmış sonra da anneme sormuştuk.
Annem de bunun bir masal olmadığını, yıllar önce Kyo teyze ile okuyup bizim isimlerimizi koymak için etkilendikleri yaşanmış bir efsane olduğunu söylemişti. Ve bize anlatmadığı, efsanenin üzücü taraflarını da, bildiği en küçük detaya kadar anlatmıştı.
"Kandırmadım," dedi annem bardağına biraz daha çay doldururken. "Henüz daha on dört yaşındaydı ve ben ona isimlerinizi efsanelerde yaşamış eşcinsel bir çiftin ismini verişimizi açıklayamazdım."
Minho onaylar gibi salladı başını ve gözlerini bana çevirdi. "Zaten ilk anlattığında isim vermemişti, ben ağlayarak seni sevdiğimi söylediğimde onlara bir isim vermişti. Ben de sırf seni seviyorum diye sanmıştım. Meğer aslında bizim isimlerimiz onlar sayesinde konulmuş."
Gülümsedim genişçe. İsmimin konulma sebebi ile nereyse gurur duydum.
"Gerçek olduğu tabii ki bilinmiyor. Asya bölgesinde böyle efsaneler çoktur." dedi Minho'nun annesi oturduğu koltuktan kalkarken. "Gerçekte olabilir ama olsa bile gerçekti demez kimse. Kraliyetin itibarını zedeler. Onların yaşamasını sağlayan oymuş."
"Peki bilinen bilgilere nereden ulaşılmış?" diye sordu Minho.
Annesi çayını yudumladı. "Bir gün, tarihte adı geçmeyen birinin tablosu bulunca hemen araştırmışlar çünkü tablodaki yüz çok güzelmiş. Birkaç mektup ve şiirden de Asker'i bulmuşlar. Fakat sonrasında tablo incelenince güzelliğin sahibinin Prenses değil de Prens olduğu anlaşılmış, olayı inceleyen tüm tarihçilerin yetkileri elinden alınmış. Kapanmış öylece olay. Yazılı olan her kaynak söylentiler üzerine yazılmış. Gerçek diyememiş kimse."
Fakat nedense bana tamamen yaşanmış gibi geliyordu.
Annem eline fincanını aldı ve ayağa kalktı. "Gerçek mi bilmem ama her evrende zorluk çeken aşıklar olduğu bir gerçek." dedi konuyu kapatmak ister gibi. Oturduğu yerden kaldırdı Kyo teyzeyi ve bahçeye doğru adımladı en yakın arkadaşıyla birlikte.
Arkasından bakakalırken Minho'nun parmak uçlarını çenemde hissettim. "Ne oldu sevgilim, fazla etkilendin sen." İstediği gibi yüzümü ona çevirim. Gözlerimi kırpıştırarak onayladım onu. "Büyülü gibiydi çünkü." dedim. "O kadar zorluğa rağmen birlikte yaşamanın bir yolunu bulmuşlar."
Çocukluktan beri birlikte olup birbirimize tutulmuştuk birden. Hatalar yapmış, bu hatalar yüzünden acı çekmiştik. Üzülmüştük bolca. Benim yüzümden ölmek üzereydi, benim için ölecekti sevgilim fakat ne olursa olsun yaşamış ve beni bırakmamıştı. Yine de ne olursa olsun birbirimizi bulmuştuk. Her şeye rağmen yan yanaydık.
"Bulmuşlar, bizim gibi."
Gülümsedim genişçe ve oturduğum yerde kaydım ona biraz daha. "Bir şey sevmeye değerse ölmeye de değermiş Minho, ben de senin için ölürdüm."
Uzandı ve saçlarıma kondurdu öpücüklerini. "Böyle söyleme," dedi. "Ölümden bahsetme sevgilim. Fakat bahsedilecek olursa ben de seninle yan yana, el ele ölmeye hazırım."
Söyledikleri genişçe gülümsememi sağladı ve hızla uzanıp öptüm dudaklarından. "Hep mutlu olacağız o zaman, sonumuz böyle yazılmış güzelim." dedim.
Güldü ve "Annelerimiz isimlerimize karar verirken yazmış kaderimizi, sonumuz bir gerçekten." dedi.
"O zaman iyi ki annem okumuş o efsaneyi, iyi ki koymuşlar bize bu isimleri." Doğruldum ve "Yine de askerin az kalsın başkası ile evlenecek oluyor olması korkutmadı değil." dedim şakayla.
O başını üzüntüyle iki yana salladı. "Maalesef kaderim böyle yazılmış Hyunjin. Mecbur bir kadınla-" Çekinmeden omzuna bıraktığım ısırık susmasına sebep olduğunda çattı kaşlarını. "Hastasın sen oğlum, şaka da yapılmıyor sana." diye kızdı hemen.
Omuz silktim. "Bir efsane de olsa olma bir kadınla, mahvederim seni."
Kolunun altından çıkardı beni ve ittirerek uzaklaştırdı. "Ya yürü git, dokunma bana."
Kıkırdadım ve "Senin de amma tatlı canın var ha!" dedim ve omzuna vurdum. "Gel öpeyim sevgilim." dedim.
"Keşke Prens kadar nazik olsaydın."
Çattım kaşlarımı. "Mal bu," dedim bedenimi gösterirken "Beğenmiyorsan hadi canım."
Güldü ve bileğimden tutup üstüne düşmemi sağladı az önce beni iten o olmasına rağmen. "Nereye gidebilirim ki? Kaderim sensin, sensiz nefes bile alabilir miyim sanıyorsun?"
Tebessüm ettim. Ben Prens kadar nazik miydim bilmiyorum ama Minho Asker Lee kadar nahifti, işte bunu biliyordum.
★
onları tanıyor musunuz bilmiyorum ama onlar 15 dozen roses ficindeki minho ve hyunjin. okuduysanız hatırlarsınız, 19. bölümde minho bir masaldan bahsediyor. işte o masal bu masal. böyle bir masaldan bahsetmek, bana ilham verdi ve neden böyle bir fic yazmıyorum ki diye düşündüm ve durduğum yer düşer bu şekilde var oldu.
onları yaşanmış bir hikaye olarak değil de gerçeklik ile hayal arasında sıkışmış iki karakter olarak düşündüm çünkü zihnimde tamamen öylelerdi. ben de onları bir efsanenin başrolleri yaptım. onları büyülü bir masala çevirdim.
ve bana bu masalda eşlik ettiğiniz için teşekkürler, durduğum yer düşleri bitirdik.
başka bir masalda görüşmek üzere, hoşçakalın.
<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
durduğum yer düşler, hyunho
Fiksi Penggemarprens hwang hyunjin bir gün onu günahlara sürükleyecek bir askerle çarpışır. |270523