"hatırla, şu an neden ağlıyorsun?
hoşçakallara alışman lazım.
böyle devam edebilir miyiz,
tamamen başıboş?beni dolaylı olarak öldür.
gece bile 10884 numaralı odada
dans ediyoruz."-akito pov-
kohane yalan söylemiyor değil mi?
eğer toya benim yüzümden şu an acı çekiyorsa kendimi hiçbir zaman affetmeyeceğim.
ona hem duygusal hem de fiziksel acı çektirip sanki hiçbir şey yapmamışım gibi kendi keyfime bakıp başka birisiyle birlikte olmaya çalıştım.
ve bunların hepsi onun gözünün önündeydi.
kendimi daha fazla iğrenç bir hâle getiremezdim.
benim gibi birisini hiçbir zaman hak etmedi, onu bırakmak istememin nedeni zaten buydu.
ona hiçbir zaman hak ettiği gibi davranamadım ama yine de onu kaybetmek istemedim.
bana aşık olmaktan vazgeçmesini o kadar çok isterdim ki,
şimdi geri dönmek isteyecek olsam bile bana asla tekrar güvenmeyecek.
keşke en başında toya'ya aşık olmak gibi bir yanlış yapmasaydım,
o bunların hiçbirini yaşamıyor olacaktı.
ama daha fazla pişman olmak şu an ona yardım etmeyecek.toya'yla konuşmam lazım.
yarın, okulda.
evet, şu an kapısına gidebilirdim ama babası beni görseydi her şey tekrar toya'nın üzerine kalacak ve bu işleri daha kötü yapabilir.sonunda sabah olduğunda okula gidip hemen toya'nın sınıfına girdim.
"toya!"
etrafa baktım, toya yok.
"ne? daha gelmedi o."
"nene, toya geldiğinde onunla konuşmak istediğimi söyler misin?"
"eh, tabii."ilk ders başladı ve bitti.
toya buraya gelmedi o yüzden sınıfına tekrar gittim.
"toya yok mu?"
"asla geç kalmaz, muhtemelen bugün gelmeyecektir. yarın konuşursunuz."toya o gün okula gelmedi.
ertesi gün tekrar ilk işim onun sınıfına gitmek oldu.
"toya yok mu?"
"tch, gelmedi."bir ertesi gün de aynı şeyi yaptım.
"hasta olmuştur. madem o kadar merak ediyorsun, evine gitsene?"
öyle yaptım, toya'nın evine gittim.
kapıyı muhtemelen evindeki bir çalışan olduğunu düşündüğüm kadın açtı.
"toya'yı görebilir miyim?"
"aoyagi-san evde değil."
"nerede peki?"
"bilmiyorum, bana bununla ilgili bir şey söylemedi."endişelenmeye başlıyorum.
toya'nın yanlış bir şey yapmış olmasından korkuyorum.
ertesi gün yine sınıfına gittim.
yine gelmedi.
ve diğer gün, tekrar gelmedi.
toya o hafta boyunca hiç okula gelmedi.
mesaj atmayı ve aramayı denedim ama telefonuna hiç bakmadı.
evine her gün gidip sordum ama aynı kadın tekrar bana aynı şeyleri söyledi.
bütün hafta boyunca kendi kendimi yiyip bitirdim, nereye gitti bu çocuk?
bu süre içinde an ile devam etmemeye karar verdik çünkü o da en az benim kadar toya hakkında endişeleniyordu.
kendini çok fazla suçluyordu ama elimden bir şey gelmedi çünkü suçluyduk.pazartesi oldu, toya'nın gelmiş olması için dua ederek tekrar sınıfına girdim.
"toya!"
okula geldiğini görmek o kadar çok içimi rahatlattı ki, koşup sarılmak istedim ama çok rahatsız olacağından eminim."neredeydin? senin için endişelendim."
toya yüzüme boş boş bakıyordu.
"endişelenecek bir şey yok, buradayım."
"...pekâlâ. seninle konuşmam gereken şeyler var. dışarı gelmek ister misin?"
kafasını salladı, gerçekten çok solgun gözüküyordu.
sanırım hastalığı daha fazla ilerledi, beklendiği gibi.birlikte dışarı çıktık.
"hafta boyunca neredeydin?"
"hastanedeydim ama benimle neden konuşmak istediğini anlayamadım."
"hastane..? toya, daha fazla hastalanmanı istemiyorum. bana ikinci bir şans verebilir misin? yemin ederim bu sefer aynı şeyleri yapmayacağım. sana zarar verecek her şeyi engelleyeceğım, yemin ederim."toya yüzüme avel avel bakıyor.
"özür dilerim ama dediklerinin hiçbirini anlayamadım, seni tanıyor muyum?"aoyagi toya ameliyat oldu.
midesindeki çiçekler ile birlikte kalbinde olan akito da sökülüp atıldı.okuduğunuz için teşekkürler!
umarım beğenmişsinizdir,
yanlışlarım varsa affola.
eğer angst sevmiyorsanız ikisinin tekrar tanışıp birlikte olduğunu varsayabilirsiniz.
eğer ilginizi çekiyorsa profilimde bir mizurui ficim var, sizi oraya alabilirim 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fragile; akitoya
Historia Corta🥞☕ gülme ve senin içinde yeşeren saplantımın beni tüketmesine izin ver. shinonome akito x aoyagi toya !angst, hanahaki hastalığı 200623