randevu, 10

432 59 158
                                    

Hava biraz serindi. Genç adam için en güzel hava buydu. Serin... Sıcaktan hiç hoşlanmazdı. Şimdi sevdiğinin evinin önünde beklerken, arabasına yaslanmıştı. Mahallede çocuklar top oynarken, Seokjin sigarasından derin bir nefes aldı. Taehyung'un gelmesine az kalmıştı. Telefonu, arabasına bağlıydı. Hemen son zamanlarda dinlediği müziği açmıştı.

Mahallede bangır bangır müzik çalarken, önünde durduğu evin penceresi sertçe açıldı. Taehyung, Seokjin'in açtığı şarkıyı duyduğunda gözlerini devirdi. "Bok bulursun sen yedeğimi," Seokjin keyifle gülüp sigarasından derin bir nefes aldı. Kafasını yukarı kaldırıp, bebeğine baktığında kollarını iki yana açıp bağırdı.

"Şu güzelliğe bak be," Taehyung dediğine gülüp kollarını pencerenin önüne koydu. "Kıs müziği, rahatsız etme milleti." Seokjin umursamadı. Onunda hoşuna gittiğini biliyordu. "Sen rahatsız oluyorsan kapatayım yavrum." Taehyung gülümsedi bu tavrına. Kendisi için çoğu şeyi yapabilecek biri vardı karşısında. Bir şey demeden içeri girdiğinde, bu sorun yok demekti.

Seokjin onun her hareketinden anlıyordu zaten. Ayağının ucuna gelen topla, beklerken çocuklarla oynamak istedi. Küçükken Taehyung ile hep oynar, arada kavga ederlerdi. Yine de Seokjin en çok onu sever, hep onunla oynamak isterdi. Yıllar geçtiğinde, beraber aynı liseye gittiklerinde ve Seokjin kendindeki değişimleri fark ettiğinde, Taehyung'a adeta tutulmuştu.

Gülüşünden tut, nefes alışı bile delirmesine yetecek boyuta gelmişti. Uzaktan uzağa izlemek, onu yavaş yavaş tüketmişti. Artık sevgisini belli edemiyor olmak onu öyle öfkelendirmişti ki, bu iş şiddete kadar uzamıştı. İkisi de birbirine acımıyor, ergenlik zamanlarında kavga etmeden duramıyorlardı. Yine de düşman değillerdi, hiç olmamışlardı.

Taehyung kapıdan çıktığında, arabanın önünde Seokjin'i görmediğinde kaşlarını hafifçe çattı. Kafasını sağa çevirdiğinde, takım elbisesiyle top oynayan Seokjin'i görmüştü. Arabaya yaslanıp, izlemeye başladı. Gerçekten hoşuna gidiyordu. Onun bu umursamaz, deli dolu, hayatı takmayan halleri Taehyung'u etkilemişti.

Sonunda top oynaması biten Seokjin, Taehyung'u gördüğü gibi yanına koştu. Beyaz gömleğini dirseğine kadar sıvamış, saçları dağılmıştı. Taehyung dibine kadar giren Seokjin ile gülümsemiş, elleriyle dağılan saçlarını düzeltiyordu. Seokjin bu sırada avuçlarını arabanın üzerine yaslamış, Taehyung'u kolları arasında kıstırmıştı.

"Gülüm çok güzel olmuşsun," Taehyung onun yumuşak saçlarını düzeltirken gülümsedi. "Teşekkür ederim," Seokjin içi gidercesine bakıyordu ona. Gerçek olamayacak kadar güzeldi. Bir kere öpebilse, bir daha ölmezdi zaten. "Yemin ederim bebek gibisin." Taehyung kıkırdarken, hoşuna gidiyor olması değişik hissetmesine neden olmuştu.

"Nereye gideceğiz?" Seokjin geri çekilip, arabanın kapısını açtı. Taehyung yerine geçtiğinde, o da kendi yerine geçmişti. "Sabret," arabayı çalıştırıp sokaktan çıktığında Taehyung cebindeki anahtarlığı çıkardı. O tamirciye gelip giden yapışkan kızdan hiç hoşlanmamıştı. Ayrıca Seokjin kendisini seviyordu.

Hemen aynanın ucuna astığında, Seokjin'in astığı anahtarlıkla ne kadar zıt olduğunu görmüştü. "Yavrum hangi hayvan bu?" Taehyung gözlerini devirip söylendi. "Ne hayvanı gerizekalı, Hello Kity bu." Seokjin anlamazca figüre bakarken, söylendi. "Neyse ne pembe ama bu gülüm." Taehyung daha fazla sinirlenmemek için eline telefonunu aldı.

"Erkek adam pembe kullanmaz dersen seni cidden fena döverim." Seokjin tam olarak, yani birazcık... Hatta doğruyu söylemek gerekirse tam olarak birebir aynı içerikli bir konuşma yapacaktı. Bu yüzden sustu ve anahtarlığa bakıp gülümsedi. Vitese elini atıp, değiştirdiğinde aklına gelenle sırıttı.

Desiderio ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin