Herkese sunulan hayat bambaşkaydı. Bu kesindi. Aslında en çok mutlu olmayı hak edenlere hep kötü, mutsuz olmayı hak edenlere ise hep güzel hayat denk gelmesi, fazla mı tesadüftü? Bu tartışmaya açık bir konu olmasına rağmen çoğu kişi doğru cevabı hiçbir zaman bulamamıştı. Soobin de öyle..
Kendisinden çok diğer herkesi düşünür, kollar veya severdi.. Ancak hayat ona bunca güzelliği yapmasına rağmen birkez gülümsemişti sadece.. Bu gülümseme Soobin'e arkadaşlarını-kardeşlerini kazandırmıştı. Onlar Soobin'in herşeyiydi. Öyle de olmaya devam edeceklerdi. Ancak Soobin, her zaman davranışlarında bir eksiklik olduğunu hissederdi. Her zaman ya fazla kaba ya da fazla umursamaz olduğunu düşünürdü. Arkadaşları ise kendisinin tam aksine onun kimseyi incitmeyen, sevgi dolu, koruyucu biri olduğunu söylerlerdi. Belki de haklılardı.........
Soobin ormanın derinliklerine doğru kayarken arkasından ışık hızıyla gelen Yeonjun'u fark etmesi fazla zaman almamıştı. Onun çok hızlı olduğu şüphesizdi ve Soobin'i yakalaması sadece bir kaç saniye almıştı. Soobin'in uzun, beyaz saçları Yeonjun'un hızıyla birlikte ileriye doğru savrulmuş ve biraz dalgalanmıştı. Ten rengi, saçlarından biraz koyuydu sadece...
Yeonjun, Soobin'in önüne geçtiğinde kendisi yüzünden ağladığını görmüş ve kendine lanetler yağdırmıştı. Üzerine fazla gittiğini düşündüğünde bir adım geriye çekilmiş ve kendisine rahat bir alan bırakmıştı. Soobin'in çoğu zaman ağladığı doğrudur ancak Yeonjun yüzünden ilk defa ağlamıştı Soobin.
"Neden geliyorsun peşimden ha? Daha da mı vuracaksın yüzüme ne kadar sefil bir elf olduğumu! Ama sana suç atamam. Sen de haklısın, ben cidden tamamen sevgisiz, sefil ve ruhsuz bir varlığım. Haklısın Yeonjun, kimse beni istemeyecek, kimse benimle bağ kuramayacak. Bağ kuramazsam da yalnızlıktan kendimi yaralayacağım. Eğer böyle birşey yaparsam da cezalandırılacağım. Cezam da sıradan bir elf olmak olacak. Yani Yeonjun her türlü sen haklısın, özür dilerim." dediğinde Yeonjun işaret parmağını bir şey anlamadığını gösterircesine havaya kaldırmıştı.
"Bir dakika, ne demek bağ kuramazsan cezan sıradan bir elf olmak olacak? Bunu daha önce bize söylememiştin?" demişti Yeonjun. Kaşları çatıktı ve bazı sorularına yanıt bulması gerekiyordu.
Soobin birkaç adım geriye attığında Yeonjun bilmediği birşeylerin olduğunun farkındaydı.
"Az önce söylediklerimi duymadın say tamam mı?" demişti Soobin. Kendisinden resmen onu görmezden gelmesini istiyordu.
"Hayır. Hayır hayır, tam burada bana ne demek istediğini bana anlatacaksın Prens Choi, yoksa zihnini okuyarak öğrenmek zorunda kalacağım. Ama hayır, senden duymak istiyorum." demiş ve kollarını birbirine bağlamıştı. Gözleriyle Soobin'i esir etmişti.
"Ama, bundan kimseye bahsetmek yok duydun mu beni?" demiş ve kendi gözlerini Yeonjun'un gözleriyle birleştirmişti. "Söz, kimseye anlatmayacağım." demiş ve Soobin'in anlatması için ona bir sessizlik tanımıştı."Eski Prens Elf'lerin ortadan bir anda kaybolmasının başka bir nedeni vardı Yeonjun. Herkes onları öldü diye bilirdi, ama gerçek şu ki bir elf bir de Prens ise, ölmesi olanaksızdı. Ancak başka bir boyuta geçmesi olanaksız değildi. Bu yüzden bir kural getirdiler. Bu kural, bir elfin doğduğundan yaklaşık 22000. Yaşına kadar birine bağlanmaması sonucu gücü ve elementleri alınır, sonuç olarak sıradan bir elf olur. İşte gerçek bu. Diğer Prens elflerin hiçbirisi aslında ölmedi, sadece şuan sarayda sıradan elf olarak dolaşıyorlar. Eğer ben de sıradan bir elf olursam, Prens Elf soyu tamamen sona erecek. Ve..ve 4 element ortadan kalkacak..." dediğinde Yeonjun'un kaşları gittikçe çatılmış ve bütün damarları yavaşça belli olmaya başlamıştı.
"Senin 22000. Yaşına girmene sadece 143 ay..hatta ne ayı ? Gün kaldı gün! Bu şimdi mi söylenir!? Üstelik bu denli tehlikeli bir durum arasında!?" diyerek Soobin'e adeta kükremişti Yeonjun. Elini yumruk yaparak ağaca vurduğunda vurduğu kısımda çökme meydana gelmişti. Sinirli olduğu buradan belliydi.
"Birinden hoşlanıyor musun?" diyerek aniden bir soru sormuştu Yeonjun. Soobin ise şaşırdığı için direkt olarak "Hayır" demişti.
"Çok güzel, çook güzel. Sıradan bir elf olmana sadece 143 gün kaldı ve sen hala birinden hoşlanmıyorsun. Sıradan bir elf olursan sadece asilerle mi eş olabiliyorsunuz?" diyerek tekrardan bir soru yöneltmişti Soobin'e Yeonjun.
"Evet, sadece asilerle." diyerek cevaplamıştı Soobin de. Yeonjun, Soobin'le olan mesafelerini ona sarılarak kapattığında Soobin de Yeonjun'a sımsıkı sarılmıştı. Son kez sarılırmışçasına..
"Lütfen, yalvarırım birine bağla kendini. Biz sensiz ne yaparız? Ha, söyle ne yaparız." Yeonjun, ağladığını belli ederek konuştuğunda Soobin de aynı şekilde ağlamaklı cevap vermişti."Aşık olmak öyle kolay birşey mi Yeonjun? Her gördüğüme nasıl bir his besleyebilirim? Söyle bana?" dediğinde Yeonjun kafasını Soobin'in omzuna koymuş ve akan yaşlarla birlikte konuşmuştu.
"Bana bağlan o zaman. Madem kimseyi bulamıyorsun..Kendini kurtarana kadar sadece..Bırak biraz rol yapalım. İkimizi de kurtar bu durumdan Soobin. Sana yalvarıyorum."
......
Evet kesinlikle ağlamadım ehe.
Bu sadece bir geçiş bölümüydü, olayı iyi kavrayabilmeniz açısından...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After Dark | TXT ✓
ФэнтезиLightswen ; bütün elflerin, vampirlerin, büyücülerin ve kurtların kendilerini en güvende hissettikleri yerdi bir zamanlar.. 5 yakın arkadaş..hepsi farklı bir prens soyunu devam ettiriyor. Darkfıle ise hepsinin korktuğu o yer... Lightswen krallığı...