3. bölüm

12 2 0
                                    

Şu anda ne mi yapıyorduk, o üstte ben altta olmak üzere yerli yerince yerde iki metre uzanıyorduk, ben onun toprak gözlerine kilitlenmişken o da benim gözlerime derin derin bakmakla meşguldü benim kafam yere değmesin diye elini kafamın altına koyup feda etmişti.

"Elin... acıdı mı?" Diye sordum sessizce "hı?" Diye bir cevap verdi gülerek konuştum.

"Elin, Elin hani kafamın altında ya acıdı mı diye sordum." Diye konuştum o ise tekrar düz gözlerle bana bakıyordu sonra yeni fark etmiş gibi konuştu.

"He yok... acımadı" diye mırıldandı ama şöyle birsey var ki biz hala üst üsteydik. 

"Bi yerinde bir şey var mı yani iyi misin bende üstüne uzanmışım da" şu an sanki az önce kimseyi öldürmemiş gibi konuşuyor o ise ben iyi miyim diye soruyordu. Ve o hala üstümdeydi.

O sırada arkadan bir öksürme sesi çıktı ama bu öksürme yalandan dı ben hemen kafamı o tarafa çevirirken karşımda  2 kişi duruyordu. Hemen onu üstümden itip ayağıya kalktım şimdi bakınca  kişiydiler ve hepsi öhöm öhöm ama maşallah ı vardı. Tabi bunlar toprak gözlü kadar olmasa da sahi o neredeydi.

Ben arkamı dönünce fark ettim ki o kollarını birbirine bağlamış karşısındaki maşallahlara bakıyordu. O sırada o da bana baktı ve yanıma doğru yürüdü ve konuşmaya başladı.

"Bunlar benim 7 yıllık arkadaşlarım ve bir türlü peşimi bırakmayan şahıslar"

"Arda" neredeyse benim yaşlarımda kahverengi saçları kahve rengi gözleri ve iri vücuduyla karşımda duruyordu bu yalandan öksüren ve hep sırıtan çocuktu. "Merhaba bende elif" diye  mırıldandım Arda konuşmaya başladı "tanıştığıma memnun oldum yengecim" diye konuşunca Bi an kıpkırmızı olduğuma emindim o sırada öksüren bu Sefer toprak gözlerin sahibiydi ama o da sırıtıyor du.

"Ihım buda Yağız" yağız... o da onun gibi güneş sarısı saçları ve ela gözleri ve tabiki iri vücuduyla sıcak kanlı bir şekilde duruyordu sanki bana şimdiden ısınmış ve bana bir abi-kardeş edasıyla sıcacık bakıyordu. "Elif" diye konuştum o ise Bi anda bana sarıldı sarılması sıcacıktı ben ise hiç sorgulamadan ona sarılmıştım çünkü gerçekten de bana sıcacık abi gibi sarılmıştı. Öz abime sarıldığımda bulamadığım huzuru onda sanki bulmuştum. Gülümsedim ve ondan ayrıldım o da gülümsüyordu.

Toprak gözlerin sahibine döndüm o da bana bakıyordu şefkatle... "Sen?" Diye konuştum adını sormak maksadıyla o da benim gibi gülümsedi "Yiğit" Yiğit adı güzeldi...

Ama şöyle bir şey fark etmiştim siz hiç yeni gördüğünüz hatta ilk gördüğünüz anda birilerine ısına bilirmisiniz? Siz hiç ilk defa gördüğünüz ama içinde huzuru bulduğunuz bir çift göze hapsolabilirmisiniz? Ben olmuştum belki Bi daha göremeyecektim belki ilerde böyle düşünmeyecektim belki ilerde nefret bile edecektim o bir çift gözden ama ben hapsolmuştum bile bir çift toprak göze hapsolmuştum. Ama hapsolduğum yerden beni ancak o çıkarırdı onun kokusu onun şefkati çıkarırdı. Ben onun gözlerine hapsolmuştum ama bilemezdim ki ilerde bu toprak gözler benim herşeyim olacaktı. Belki ağlayacaktı belki güldürecekti belki acı çektirecekti ama ben hissediyordum ilk defa bir his hissediyordum ilk defa bir kişinin gözlerine bakmıştım bu gözler bana hayat olacaktı ama bir yandan da kıyametim olacaktı...

Zaman nasıl geçti bilmiyorum ama şu anda arabada arka koltukta oturmuş kafamı cama yaslamış dışarıyı izliyordum. Daha sonra ne ara durduğunu anlamadığım araba durmuş benim kapım açılmıştı. Karşımda yağız bana şefkatle bakıyordu gülümseyerek, "iyi misin?" Diye sordu sıcacık ilgili bir sesle. Bende ona gülümsedim ama nerden bilebilirdim ki bu bana şefkatle bakan ela gözlerin bana neler yaşatacağını bana hayatını vereceğini nerden bilebilirdim ki?.

Arabadan indim ve etrafa göz gezdirdim şu an gerçekten ferit Korhan sarayı gibi bir yerdeyim. Ah elif istesen seninde böyle evin olabilirdi ama sadelik diye tutturdun işte salak. İç ses şimdi sana ağzının payını verirdim ama şu an içimden konuşacak kadar dilim tutulmuştu arkadan gülme sesi duydum daha sonra Bir beden önüme geçti bu arday dı "noldu beğendin sanki yeni evini yangecim" diye sırıtarak konuştu Ben ise gözlerimle alev saçıyordum etrafıma baktım yağız orada durmuş bana öldür onu bakışı atarken Yiğit ise köşede bir adamla konuşuyordu ama onun da gözleri benim yani bizim üstümüzdeydi ona sırıtarak baktım.

Daha sonra ayağımdaki topuklulara gözüm kaydı boyum 1.55 ti ve aşırı kısaydım topuklularla bile 1.60 ancak oluyordum. Yiğidin boyu 1.90 ken yağız , 1.85 Arda ise 1.80 di çünkü onlara sorduğumu hatırlıyorum ama sorun değil kısa olsam bilee topuklular her zaman işe yarardı eğildim ve topuklumu ayağımdan yavaş ve sakin bir şekilde çıkardım Arda ve diğerleri ne yaptığıma bakarken ben topukluyu elime aldım ve sakin bir şekilde konuştum "kaç arda" Arda anında kaçarken bende onun peşine verdim ve şu anda caddenin ortasında ayakkabısız koşuyordum caddede çünkü ardaya kocaman bahçe yetmezmiş gibi caddeye koşmuştu ve şu anda onlar da bizi izliyordu ben tam caddenin ortasında durup ardaya topuklu atacakken yağızın endişeli her yeri inletecek şekilde adımı bağırmasını ardından ardanın da benim adımı bağırmasını duydum tabi Arda adımı söylemedi de neys "elif" diye bağıran yağız "kız cüce" diye bağıran Arda daha sonra araba frenleri ve karanlık daha sonra yiğidin adımı sayıklayıp bağrıması...

Onlar benim belki kıyametim olacaktı ama sorun değildi benim kalbim herseye dayanmıştı şimdi böyle diyordum ama eğer biri benim kıyametim olursa diğeri onun kıyameti olurdu biz böyle bir bağdık şimdi ya birimizin kıyameti olacaktı ya da hepimizin...

Evet canlarım bu bölüm nasıldı bu bölümü biraz daha uzun yazdım sanki ama bu kitap çok güzel gidiyor bence ve ileri bölümlerde hepsi kıyametin habercileri gelecek ve ya birinin ya da hepsinin kıyameti olacak ya Allah bissmilah umaaa

Lalalalalalalallalalalalalaallalalalal

I love youuuu
Arkadaşlar bazı bölümlerde yenilik yaptım bu kitap böyle 100 bölüm gider benceee


GECENİN SONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin