³

126 13 21
                                    


ders bitmişti bile hepimiz çantalarımızı alıp yürüyorduk seungmin hyunjine dramaqueen dediği için hyunjin seungminle uğraşıyordu ben ise minho hocayı düşünüyordum onunla dersin bitmesine son 10 dakika kala kısa bir sohbet etmiştik hoş bir adama benziyordu yanımdan gelen ses ile hafif irkilerek ona baktım

"bugün birşey yapmıyor muyuz jisungie"

"başka zaman yaparız channie bugün yorulduk hepimiz evlerimize gidip dinlenelim."

dediğimde onaylarcasına başını salladı herkes yavaştan dağılıp vedalaştık, benim evim uzaktı biraz o yüzden kulaklığımı takıp yoluma devam ettim ama ters giden birşey oldu kahretsin yağmur yağıyordu tamam yağmur severim ama hiç çiselemeden pat diye yağmaya başladı, bugün hava güneşli gösteriyordu ama umursamadan yoluma devam ettim eve inerken hafif bi yokuş vardı yokuştan inerken ayağım kaydı ve dizlerimin üstüne düşerek biraz sürüklendim kendimi zar zor durdurdum dizlerim yanıyordu hemen kaldırıma oturup yırtılan pantolonuma hemen sonra kanayan dizlerime baktım ama farkında değildim ki gözlerimden yaşlar akıyordu elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim dizlerime üfledim daha çok yandı peçete ile silmeye çalışırken biri önüme çömelip dizlerime baktı bu minho hocaydı, oda mı burda oturuyordu? diye aklımdan sorular geçerken eliyle hafif yarama dokundu.

"ah jisung iyi misin canın çok yandı mı?"

başımı sağa sola salladım mikrop kapmaması için ve kanı engellemesi için kolonya sıkıp peçeteyi üstüne koydu tam kalkacağım sıra dengemi kaybettim minho hoca beni tuttuğu sıra gözlerimiz birbirini buldu.

"yürüme jisung ağır darbe almışsın belli ki."

"hocam eve gitmem lazım ama."

"seni bu halde bırakamam jisung, benim evime gidiyoruz."

dediğinde beni kucaklayıp yürümeye başladı düşmemek için hafif ellerimi boynuna attım.

"gerek yoktu hoc-"

"vardı jisung sus."

çok geçmeden eve girdik ve bizi üç tane kedi karşıladı. kedileri çok severim uysala benziyorlardı. minho hoca beni koltuğa oturttu.

"burada bekle geliyorum."

yukarı gitti önüme dönüp kedileri kendime doğru çağırdım üçü de koşarak geldi hepsini teker teker sevmeye başladım 3-4 dakika sonra da minho hoca geldi elinde ilk yardım çantası vardı önüme tekrardan çömeldi ve pansuman yapmaya başladı onu izliyordum

"kedileriniz adı ne?"

başını bana doğru kaldırdı

"sooni, doongi ve dori."

dediğine gülümsedim

"çok tatlı ve uysallarmış."

hafif kıkırdayarak

"öyledirler tabi."

pansumanı bitirip kalktı ilk yardım çantasını masanın üstüne koydu ve bana döndü

"aç mısın?"

başımı ne kadar sağa sola sallasam da inanmadı bana diyemedim ki ısrar etmesene piç. minho hoca beni tekrar tembihledi ve yemek yapmaya gitti ama ben söz dinlemedim yavaş bi şekilde kalkıp minho hocanın yanına gittim sandalyeye oturdum yemek yaparken bana baktı.

win little fate -minsung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin