¹⁹

62 7 34
                                    

"abartma hyun"

"KIMSE BANA INANMIYOR BU DÜNYADA ARTIK YERIM KALMADI"

diyerek yanımızdan uzaklaşmıştı, felix ise peşinden gitmişti. bunlarda maşallah kuyruk gibiler birbirlerine. jisungun yanına gittim

"bebeğim odama geçiyorum teneffüste gelir ya da gelirsiniz tamam"

"tamam birtanem"

gülümsedim, odama gidip dağılan yerleri temizlemeye başladım.

_______________________

minho gittikten sonra bizimkilerin peşinden giderek sınıfa çıktım. son haftalar olduğu için pek gelen yoktu olsalar bile bahçede takılıyorlardı. çantamı sırama bırakıp tahtadan şarkı, film bakmaya başladım. yanıma changbin ve seungmin geldi diğerleri telefondan vs. atıyorlardı. şarkıyı açıp dans etmeye başlamıştım.

"oh kıvır yavrum kıvır güzel kıvır"

changbine side eye attıktan sonra önüme döndüm, devam ederken birden kapı açıldı öğrencilerdendir diye umursamayıp devam ettim

"chan hyung bakk"

götümü chan hyunga dönerek twerk atmaya çalışmıştım, o sıra da bizimkiler boğazlarını temizleyip bana ve kapıdaki kişiye baktılar. kafamı kapıya çevirdiğimde gördüğüm beden ile utanarak düzelmiştim.

"sincabım sen ne güzel twerk atıyorsun öyle ya"

"sus minho"

"sis minhi ew ew ew"

jeongine ölümcül bir bakış attım ve tekrardan minhoya döndüm, o görecekti gününü zaten yazdım bir kenara.

"utandın mı hayırdır"

göz kırparak söylemişti şuan utançtan onu sikesim var dalga geçiyor birde orospu çocuğu yavşak amına soktuğumun piçi çüksüz am hücresi.

"of kapatın konuyu sen neden geldin"

"sizi görmeye geldim de bakıyorum keyfiniz kahyanız yerinde"

kollarını birbirine geçirip yanımıza adımlamıştı. ilk bana sonra telefonda oynayanlara daha sonra tahtada kavga edenlere en son yine bana bakışlarını çevirdi sanki birşey demek istiyordu. ama ne?

"jisung gelmen lazım"

"nereye neden birşey mi oldu"

"ah hayır olmadı basketbol takımlarını düzenlememiz gerekiyor hadi!"

"anlamad-"

cümlemi tamamlamadan kolumdan tutup beni çekiştirmeye başlamıştı. azgınlığı mı başlamıştı yoksa? cidden her gün azgınlığını çekiyorum sikicem bir gün şunu.

"hey minho dur"

"duraksayız geldik bile"

etrafa baktı kimsenin olmadığından emin olduktan sonra elimden tutup içeriye geçirdi, ardından kapıya bir kilit atıp bana doğru adımlamaya başladı.

"noluyor lan ne geliyon üstüme"

anlamamazlıktan gelmeye çalıştım, yah çok akıllıyım ben amına koyayım.

minho bir kaç dakika durup öylece bana baktı. yüzümü hafif kısarak minhoya baktım içimden sıçtım sıçtım sıçtım diyordum. o bir kaç dakikanın ardından minho ortaya bir psikopat gülüşü bıraktı. bu benim sevgilim değil, sanırsam kargodayken karıştı.

win little fate -minsung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin