116 12 18
                                    

gece olmuştu kim kiminle yatacak o konuyla tartışıyorduk.

"ben hyunjinle yatıcam"

"bende felixte"

ikili kol kola girip birbirine sarıldılar tamam amk en gay çiftsiniz.

"JEONGINLE YATICAM"

"BENDE BU KASLI HAYVANLA YATICAM"

"tamam amına koyim bağırmayın seungchanda beraber yatıcak o zaman?"

ikiliye baktığımda başlarını yukarı aşağı salladılar. minho hocaya baktım bana bakıyordu, hayır uyumayacaktım onunla ya beni sikerse?

"öhm bence minhoyla da jisung yatsınn"

hyunjin bu lafını ortaya atınca felixin elinden tutup yukarı koşturdu evim 2+1 di bir odayı hafta hafta paylaşıyorlardı bu hafta hyunlixteydi sıra. geri kalanlar yer yatağı ve koltukta yatıyorlardı.

"gece sikicem hatırlatın"

aralarında kıkırdaşma oldu.

"bana uyar ne dersin jisungie beraber uyuyalım mı?"

hafif sırıtır şekilde söyledi yutkundum.

"hocam ben deli yatarım yalnız horlarım hayvan gibi rahatsız olursunuz koltukta yatın siz"

gülümsemesini ortaya koydu.

"horultun yok denecek kadar az jisungie ayrıca deli yatmıyorsun bebek gibi yatıyorsun"

"OHA TEREYAĞI AŞKINA SIZ ÖNCEDEN BERABER MI YATTINIZ"

"bi bağırma evlat!"

minho hoca gözlerini ayırmadan başını aşağı yukarı salladı.

"neyse arkadaşlar iyi geceler yatakların yerlerini ve nevresimlerin nerde olduğunu biliyorsunuz"

koşar adımlarla odama çıktım minho hoca arkamdan gülüyordu.10-15 dakika geçti geçmedi herkes uykuya dalmıştı nerden anladın derseniz eğer ledler sönmüştü jeongin tereyağı diye bağırmıyordu, esen rüzgarın karşısında uyuyordum bu acayip iyi bir şeydi. birden kapımın açılma sesiyle irkildim yattığım yerden doğrularak kapıya baktım felix olmasını beklerken gelen minhoydu. götüm gidecek tereyağı aşkına.

"neden uyumadın küçük sincap?"

yavaş adımlarla yanıma yaklaşıyordu içimden bildiğim tüm duaları okumaya başladım.

"tam uyuyodum siz yani sen geldin birşey mi oldu?"

sanki sevgilimmiş gibi yanıma uzandı ve bana baktı.

"koltukta rahat edemedim yanına geldim jisungie."

beni kendine çekerek kollarının arasına aldı boynuma gömülüp kokumu içine çekmeye başladı. sanırım gözleri dolmuştu pek göremedim hızla çektiği için.

"ah sen iyi misin?"

yavaş ve sessiz konuşmamın ardından ellerim sırtını buldu sırtını sıvazlıyordum.

"onu özledim jisung, hemde çok"

ağlamaklı konuşan sesiyle etkilendim bir kaç saniyeliğine nefesimi tuttum.

"seni çok iyi anlayabiliyorum minho ama inan ki o seni yukarda izliyo şuan bu halini gördüyse üzülmüştür, kendine gel sen güçlü birisin minho"

elimi çenesine götürüp yüzlerimizi hizaladım. tam o sırada ağlamaya başladı, ne ağlıyor muydu? hemen bir kolumu ona sardım diğer kolum ise saçlarına gitti tutam tutam saçlarını okşuyordum o ise başını göğsüme koymuş ağlıyordu.

win little fate -minsung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin