on

703 95 6
                                    

Yarın yeni bölüm gelecek aşklar.

Eylül ayının sonu Jimin'in beklediğinden çok daha hızlı gelmişti ve bu Jungkook'la kendisini daha da yakınlaştırdı. Son zamanlarda pek çok şey hakkında konuşuyorlardı ve bunların hiçbiri bilgisayar oyunlarıyla ilgili değildi, Jimin'in konuşmalarına izin verilen tek şeyin bu olduğunu hissettiği bir ay öncesine göre bu çok büyük bir değişimdi. Jimin ona okul hakkında çok şey anlatıyordu ve Jungkook dikkatle dinliyordu. Olan biten her şeye bu kadar aykırı olması onu hâlâ şaşırtıyordu. Açıkçası aynı sınıfta olmadıklarını tahmin ediyordu ama sanki Jimin ne zaman bir kişiden ya da durumdan bahsetse, Jungkook onları daha önce hiç duymamıştı. Bu pek olası değildi, çünkü hepsi oldukça popüler insanlardı ya da okuldaki herkesin bildiği şeylerdi.

"Bunu nasıl duymadın? Twitter'ın her yerindeydi resmen." diye haykırdı ve kalemi parmaklarının arasında döndürdü.

"Dedikodudan hoşlanmadığımı biliyorsun." Jimin bunun üzerine gözlerini devirdi. Tabii ki hoşlanmıyordu.

"Tamam, peki ya forum? Bir ay boyunca her yere sıvanmıştı."

Jimin her birkaç günde bir oraya girmeye çalışıyordu, yokluğu fark edildiğinden ve insanlar bunu pek de pek hoş karşılanmıyor gibi göründüğündendi, ama kendisi bunu pek önemsemiyordu. Okuldaki insanların onun hakkında ne düşündüğünü neden umursasın ki? Zaten onun gerçekte kim olduğunu bilmiyorlardı. Ama Jungkook bunu biliyordu. Ve Jungkook'un ne düşündüğünü önemsiyordu.

"Artık oraya pek girmiyorum." Jimin hayallere dalmış bir şekilde not defterinin köşesine dalgın bir şekilde karalamalar yapıyordu.

Kütüphanede olması, matematik sınavına çalışması gerekiyordu, ama bunu Jungkook'la telefonda yapmayı tercih ederdi. Ancak diğerinin dikkatini ne kadar dağıtabileceğini hesaba katmamıştı.

"Bir oyun arkadaşına ihtiyacın olduğunu bildirdiğin o gece sen de oradaydın." Konuştukları ilk geceyi sevgiyle hatırladı. Sanki bir ömür geçmiş gibi geliyordu. Hâlâ daha ne kadar utangaç hissettiğini hatırlıyordu. Bazen Jungkook'un yanında hâlâ o kadar utanıyordu ki bu gerçekten çok saçmaydı. Sonuç olarak pek bir şey değişmemişti.

"Evet," Jungkook gülerek nefes verdi, "şanslı ben."

Jimin'in dudakları bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Seni şanslı." diye fısıldadı. Dalgın bir şekilde, son bir dakikadır not defterinin bir köşesine Jungkook'un adını yazmakta olduğunu fark etti. Boynundan yanaklarına doğru yükselen bir kızarıklıkla, onun üzerine bir şeyler karalıyordu.

a heart's a heavy burden, jikook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin