V|Unuttun Mu Beni?

1K 62 39
                                    


Yıllardır beklediğiniz birisinin aslında gözünüzün önünde olduğunu fark ettiğiniz oldu mu hiç?
Ya da içinizde bir boşluk varmış ama farkında değilmişsiniz, oldu değil mi?
Yıllardır farkında olmadığınız o kalp boşluğunu bir anda birisi doldurduğunda ağır geliyor, biliyorum.

Nora bilmediğim boşluğu tamamlayan parça olmuştu şimdi bana, durduk yere; yıllar sonra.
Yıllardır beklediğim Nora'ymış.
Fakat şimdiyse onun gözümün önünde bir başkasının boşluğunu tamamlamasını izliyorum.
Bu çok garip.

Nora, Lando'nun omzuna başını yaslamış Carlos'un anlattıklarına gülerken gözümü ondan ayırmamaya yemin etmiş gibiydim sanki.

Evden çıktıktan sonra yemek yemiş ardındansa sahilde biraz yürümüştük.
Sonuç; kumların üstünde gün batımını izliyorduk.

"Ah, gerçekten harika bir arkadaşlığınız var," Nora gülümseyerek konuştuğunda aslında bu gruba ne kadar da yabancı olduğumu fark ettim. Lando ve Carlos genellikle bana göre daha iyi anlaşırlardı birbiriyle. Bu saklı bir şey değildi. Yeni de değildi zaten.
Sadece, yine de onlarlayken mutlu olabiliyordum.

Nora bir anda gözlerini bana çevirdiğinde anlık bir şaşkınlık hissetsem de gözlerimi kaçırmıştım ondan.
Ona bakmak yerine yavaş yavaş denizin arkasında kaybolan güneşe odaklandım.

Nora sessizliğimi fark etmiş olacak ki "Monako'da hayat nasıl Charles?" diye sordu.

Başımı kaldırıp kısa bir süre gözlerine baksam da tekrar çevirdim başımı ve omuz silktim.
"Sadece yarış zamanlarında gidebiliyorum neredeyse artık. Orada nasıl yaşadığıma dair pek bir şey hatırlamıyorum."

Bu gerçekti.
25 yaşındaydım fakat geriye dönüp baktığımda hayatımın bir saatini bile olsun anımsayamıyordum.
Sadece bölük, savrulmuş anılar vardı zihnimde.

Nora başını Lando'nun omzunda kaldırıp dizlerini karnına doğru çekti ve kolları arasına aldı.
Başını batmakta olan güneşle birlikte kızıla boyanmış gökyüzüne çevirdi.

"Ben hatırlıyorum. Monako çok güzeldi, her haliyle." Yutkunup başını yere eğdiğinde yüzünde oluşan acı tebessümü gördüm. "Ama günler bana zindan gibiydi hep."

Nedenini bildiğim için susmayı tercih ettim fakat diğerleri bunları anlamamıştı.
Carlos merakla "Neden?" diye sordu.

Nora yutkundu.
"Ailem, onlar sürekli tartışma içindeydiler. Öyle olduğunda dışarı çıkıp bir kaldırım taşına otururdum," diyerek gülmüştü.

Benden bahsetmemişti.
Unutmuş muydu?
Olsun, kaldırımı hatırlıyordu. Belki de benden bahsetmek istememişti o an.
Kaldırımı hatırlıyorsa, beni de hatırlardı değil mi?

Kurumuş boğazımı ıslatmak amacıyla yutkunmayı denedim ancak bu canımı acıttı.
"Peki, hiç arkadaşın yok muydu?" Bir umutla sordum, gözlerimde yeşeren ve belki de onların fark etmeyeceği bir şekilde yeşillerime karışan umutla baktım.

Nora başını kaldırıp birkaç saniye gözlerime baktığında farklı bir duygu vardı gözlerinde.
Anlayamadım.

"Hayır, yoktu." diye mırıldandı usulca.

Gözlerimdeki umudun solduğunu hissettim.
Garipti, o an çok ağrıma gitmişti sanki.

Belki de kafamda kuruyordum?
Ah hayır, kesinlikle beklediğim kişi Nora'ydı. Yıllardır içimde bir dost eksiği vardı. Fark etmesem de bunu içimde taşımıştım.
Nora nereye giderse gitsin benim dostumdu.
Bir dosta göre fazla canımı yaksa da...

lost on you, charles leclercHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin