XVIII| Arzuladığı cennetten çok uzakta

576 27 16
                                    

Yaklaşık iki saat sonraki antrenmandan önce Nora'yı aramaya başlamışlardı. Daha doğrusu Lando onun nerede olduğunu biliyor ve arabayı ortalamanın biraz üstünde bir süratle bildiği yöne sürüyordu.

Lando ve Charles konuşmamaya ant içmiş gibilerdi adeta. İkisi arasında ürkünç bir sessizlik hüküm sürerken Charles gözlerini dışarıda akıp giden sokaklara çevirdi.

"Dün senin yanına geldi mi?" diye sordu Lando sessizlikten sıkılmışçasına. Sesinde meraktan çok gizleyemediği bir hayal kırıklığı ve öfke vardı. Elbette kırılacaktı, kardeşi bildiği adamın kollarına koşmuştu sevgilisi.

"Geldi. Ağlayacak gibiydi, beraber sadece uyuduk ve gözümü açtığımda o yoktu."

Lando yanındaki yeşil gözlü adamın sözlerini duyunca içindeki öfkenin patlamak üzere olan bir volkan gibi köpürmeye başladığını hissetti ancak öfkesini kontrol altında tutmayı biliyordu.

İtalya'nın şehir içindeki mimarisinden uzaklaşıyorlar ve bu tarih kitaplarından çıkmış gibi görünen binaların yerini yeşil otlarla kaplı alanlara bırakıyordu.

Biraz daha ilerleyince Charles geldikleri yerin bir ormanın kıyısı olduğunu fark etti.

Yaklaştıkça orman kenarındaki yeşil bitkilerin üzerine oturmuş olan Nora'yı görmüştü.

"Arabayı durdur."

Lando gözlerini devirmemek için büyük bir çaba sarf ederken aracı yavaşlatıp birkaç saniye sonra motoru susturdu ancak Charles araç yavaşlar yavaşlamaz kapıyı açıp arabadan inmişti.

Charles hızlı adımlarını Nora'ya yönlendirirken çok geçmeden Lando da ona yetişmişti.

"Nora!"

Charles'ın kendisine seslenmesiyle genç kadın başını kaldırıp kendisine gelen adamın gözlerine, yeşilin en güzel tonlarına baktı.

Gözlerinde heyecan ve mutlulukla karışık şaşkınlıkla ayağa kalkıp koşar adımlarla Charles'ın karşısında durdu.

Ve hiç vakit kaybetmeden ona sarıldı.

Nora çenesini Charles'ın omzuna yaslarken kapattığı gözlerini açıp Lando'ya baktı.

Hayal kırıklığı.
Hissedebildiği en net duygu buydu.
Hayal kırıklığını hiç bu kadar derinden hissetmemişti. Hayat hiç bu kadar derinden kesmemiş, hiç bu kadar kanlı bir yara açmamıştı onda. Fakat şimdi kalbi onarılamaz bir şekilde kırılmıştı. Tüm hayallerinin yerle bir olması sadece bir saniyesini almıştı.
Yaşadığı hayal kırıklığında öfkeyi de hissedebiliyordu ancak hayal kırıklığı daha baskındı.

Yaşadığı acı verici duygular gözlerine de yansırken tüm bunlara inat Nora'nın çok sevdiği gözlerine bakıp gülümsedi.

Hayal kırıklığı, öfke ve kanlı bir gülümsemeydi bu.
Canı yanıyordu ve onu bu hale getiren canından çok sevdiği kadından başkası değildi.

Lando kaybetmişti ve hiçbir yenilgi bu kadar hüzne boğamazdı kalbini.
Kalbini kazanmak için her şeyini ortaya koyduğu kadın şimdi arkadaşının kollarında ona bakarak gülümsüyordu. Arkadaşı sandığı adam sevdiği kadının -üstelik bunu bile bile, sanki canını yakmak istercesine- saçlarını okşuyordu.

Lando acıyı ilk defa iliklerine kadar hissediyordu. Bu karmaşık his aklını karıştırıyordu. Tıpkı bütün kış sabredip özenle koruduğu topraklara ektiği çiçekler yaz aylarının sıcaklarında kavrulmuş, solup gidiyorlar ve renklerini vermiyorlarmış gibiydi. Özenle inşaa ettiği şehir yerle bir oluyor, başına yıkılıyordu adeta dünyası. Şimdi tüm sokakları çıkmazlara dönüyor, sokak lambaları patlıyor ve sanki yavaş yavaş öldürüyordu onu. Aşk bedenini terk ederken gözlerinden bir damla yaş aktı.
Nora bunu göremedi.
Her şeyi, onun her bir hareketinde yatan derin anlamları gören Nora, onun için çırpınan; fırtınaya yakalanmış ve mahvolan kalbini görememişti.

Yüzünde cennetin gizli bir anahtarı ve yol haritası vardı; bunu yalnızca Lando görebiliyordu. Arzuladığı cennete asla erişemeyecekti. Bu, tüm gerçekliğiyle tam karşısında duruyordu. Şimdi daldığı rüyadan uyanıyordu Lando ve bir rüyadan uyanmak hiç bu kadar zor olmamıştı.

Tanrı onu bir başına bırakıyor, onu adeta karanlığa hapsediyordu.

‧₊˚🖇️✩ ₊˚🎧⊹♡
Aşk seni bulabilir de
uzakta durabilir de
Samimi oluyor derken
mesafe koyabilir de
Bu böyle, vurabilir de
ilgisiz durabilir de
Onu sana katıyor derken tuzaklar kurabilir de
Bu böyle

Geriye sadece yarım yarım sevgiler
Yüzüme inceden uzun uzun çizgiler
Öznesi kalan, süresi kısalan cümleler
Yalan dolan birkaç resim kaldı

🌆

nedense duyguyu yeterince veremediğimi düşünüyorum.
gerçekten kalemimden nefret ediyorum ya

ve sanırım yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz...

lost on you, charles leclercHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin