Hayat "Sen de gerçekten büyük dayınıza çok benziyorsun."
Ömer "Evet, herkes büyük dayıma benzetiyor da Seher'in gene Karadeniz'de gemileri batmış."
Seher "E batar tabii. Ben sevdiğimi göremedim. Siz gördünüz rahatsınız."
Hayat *Öksürürüm.*
Ömer "Siz gördünüz' derken?"
Seher "Öylesine dedim ya."
Ömer "Doğru zaten bizim sevdiğimiz yok." *Gülerim.*
Hayat *İçimden:Acaba abini sevdiğimi bilsen ne derdin?*
*Biraz daha sohbet ettikten sonra zil çalar ve tekrar sınıflara dağılırız.*
*3. Tenefüste;*
Ahlas *Öğretmenler odasına girerim.*
Övgü *Öğretmenler odasına girerim.*
Melda *sessizce;* "Aha Seherinki de geldi."
Seher *içimden:ALLAH'ım çok şükür.*
*Günaydınlaştıktan sonra;*
Hayat *Seher'in kulağına;* "Sabahtan beri somurtuyordun Ahlas'ı bir gördün yüzünden gülücük düşmüyor ha."
Seher "E tabii ki."
Ahlas "Ayıp, ayıp. Fısırdaşmayın bakayım."
Seher *Kıkırdarım.* "Tamam, tamam."
Ahlas *Gülümserim.*
Seher *İç çekerim.*
Övgü "Hava aşırı sıcak gelene kadar piştim resmen."
Seher "Aynen ya."
Hayat "Ömür'e acıyorum ya bu sıcakta dışarıda nöbetçi."
Ahlas "E tabi acırsın kızım sev-"
Hayat *Öksürürüm ve Ömer'i işaret ederim.*
Ahlas "Sevmiyorsun sıcağı."
Seher *İki bardak alırım, kahve yaparım ve Ahlas'a uzatırım.*
Ahlas *Gülümserim.* "Teşekkür ederim. Onlara neden yapmadın?"
Seher "Rica ederim. Onlar içti."
Ahlas "Tamam."
Ömer *İçimden: Acaba birbirinizi sevdiğinizi ne zaman anlayacaksınız?*
Seher *Kahveden bir yudum alırım. İçimden: Gülüşün bile şu kahveden daha çok ısıtıyor içimi... Ahlas bana bakınca hemen kafamı çeviririm.*
Ahlas *Sırıtırım.*
Ömer *Kıkırdarım.*
*Öğle arasında;*
Hayal "Ben kantine ineceğim istediğiniz bir şey var mı?"
Ahlas "Yok, sağol."
Seher "Yok bebeğim, sağol."
Ömer "Benimde yok."
Övgü "Benimde yok."
Melda "Benimde yok gülüm."
Hayat *Kıkırdarım.* "Tamam görüşürüz." *Kantine inerim ve iki tane soğuk limonata alıp bahçeye çıkarım. Ömür'ün yanına giderim ve kalbimin ritmini göz ardı ederek elimdeki limonatalardann birini Ömrüme uzatırım.* "Hava çok sıcak ya, serinletir diye getirdim."
Ömür *Alırım ve gülümserim.* "Sağol."
Hayat "Rica ederim." *Ben de gülümserim.* "Zorlandın mı nöbetçilik yaparken?"
Ömür "Arada birbirlerine sataşanlar oluyor üç tartışma oldu mesela ayırdım onları."
Hayat "Sen nöbetçiyken hiç kavga olmuyor. Sanırım senden korkuyorlar." *Kıkırdarım.*
Ömür *Sırıtırım.* "Olabilir."
Hayat "Sen kavga başlıyacağını anladığın an hemen oraya gidip iki tarafı da sakinleştirmenden dolayı kavga olmadığını biliyoruz. Nasıl yapıyorsun anlamıyorum, papatya çayı mısın mübarek?" *İçimden: Gerizekalı Hayat ne saçmalıyorsun sen yine?*
Ömür *Gülerim.* "Bilmem, öyle miyim?"
Hayat *Ben de gülümserim. İçimden:Benim sakinleştiricimde işte bu güzel gülüşün...* "Öylesin galiba."
Ömür "Sen nöbetçi olduğunda da kavga çıkmıyor." *İç çekerim.*
Hayat "Evet..."
Ömür "Sen de her kavga olduğunda yanlarına gidip barıştırıyorsun. Ne söylüyorsun ben de bilmiyorum ama gerçekten barışıyorlar."
Hayat "Meslek sırrı." *Gülerim.*
Ömür *Ben de gülerim.* "Aynı mesleği yapıyoruz ama ben bu sırrı bilmiyorum neden?"
Hayat "Her sır herkese söylenmez... Mesela sana aşık olmamda..." *Diye mırıldanırım.*
Ömür "Her sır herkese söylenmez' dedikten sonrasını anlamadım?"
Hayat "Mesela bu konu gibi' dedim."
Ömür "He tamam." *Gülümserim.*
Hayat *İçimden: Keşke... Keşke sevdiğin ben olsam... Tek dileğim, isteğim, duam bu... Gözüm dolar ve kafamı eğerim.*
Ömür "Hayat?" *Çenesinden tutup kafasını kaldırırım ve gözlerinin dolu olduğunu görünce yutkunurum.* "Bir şey mi oldu? Neden gözlerin dolu dolu?"
Hayat *Yutkunurum.* "Aklıma bir şey geldi de..."
Ömür "Ne geldi? Anlatmak ister misin?"
Hayat "Anlatsam da fayda yok ki..."
Ömür "Anlat belki rahatlarsın?"
Hayat "Belki sende üzülürsün."
Ömür "Ben neden üzüleyim?"
Hayat "Neyse boşver Ömür, lütfen."
Ömür "Tamam ama üzülme sen de."
Hayat *Zoraki gülümserim.* "Denerim."
Ömür *İçim içimi yiyordu onu ben mi kırdım? Ben mi yanlış bir şey söyledim? Az önce gülüyorduk, neden şimdi gözleri doldu?..*