1.bölüm

135 19 8
                                    

Zeynep okuduğu üniversitenin kantininin önünde durmuş, sakinleşmeye çalışıyordu.Uzun kahverengi saçlarını açıp yüzünün bir kısmını örtecek şekilde dökmüştü.Böyle kendini biraz daha rahat hissediyordu. "Hadi Zeynep, yapabilirsin, başarabilirsin" diye düşünerek kendini cesaretlendirmek için çabalıyordu. Ama içerideki kalabalığı izledikce cesareti kırılıyor, ayakları sanki geri geri gidiyordu. "Bu kantine gireceksin. Her kes gibi bir masada oturacak ve bir şeyler yiyip içeceksin. Bunu yapabilirsin!".

Nihayet cesaretini topladı, derin bir nefes aldı ve içeri bir kaç adım attı. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyor, elleri ve ayakları titriyordu. "Sakin ol, bir şey yok. Kimse yokmuş gibi hayal et" diye düşünerek kendini sakinleştirmeye çalıştı ama pek işe yaramadı. Kalabalığın ortasında ilerledikce sanki her kes onu izliyormuş gibi hissediyordu. Gerçekten onu izleyip izlemediklerini anlaması imkansızdı çünkü kimsenin yüzüne bakmaya cesaret edemiyordu. Tam bu anda bir kaç öğrencinin yüksek sesle kahkaha attıklarını duydu ve yüzüne sıcak bastığını hissetdi.Yüzünün kızarması beyaz teninde hemen farkediliyordu ve bunu bilmek Zeynep'i daha da geriyordu. 

"Olamaz. Bana mı gülüyorlar? Gülerler tabi. Tam bir anormal gibi davranıyorum. Zaten niye geldim ki buraya? " diye düşündü, kıpkırmızı olmuş bir şekilde heyecandan titrerken. Ağlama isteğini zorla bastırıyordu. Kahverengi gözleri dolmuştu bile. Sanki bir kabusun içindeymiş gibi hissediyordu, bu kantin, buradaki kalabalık gerçek değilmiş gibi. "Yapamayacağım" diye düşündü ve aniden geri döndü. O anda karşıdan gelen  bir kıza çarptı ve kızın elindeki meyve suyu üzerine döküldü. Zeynep o an panikten kalbinin durduğunu sandı. "Allah kahretsin. Rezil oldum. Ne kadar sakarım" diye düşündü ve kızın yüzüne bakmaya cesaret edemeyerek, titreyen sesi ile "Çok özür dilerim" dedi.

Kız çok sinirlenmişti. "Dikkat etsene! Üstümü başımı mahv ettin!" diye bağırdı Zeynep'e. Etrafda bir çok insan onları izlemeye başladı.

Zeynep şimdi bayılacak gibi hissediyordu. Artık gözyaşlarını tutamadı ve ağlayarak "Afedersiniz. Geldiğinizi görmedim. İstemeyerek oldu" dedi. 

Ama bu kızın öfkesini geçirmedi. "Yok bir de isteyerek olsaydı" diye söylenmeye başladı. 

Zeynep'in artık ayakta duracak hali kalmamıştı. Tam koşarak kantinden çıkmaya hazırlandığı anda, "Tamam, yeter artık! Küçük bir kaza sadece, abartma" diyen bir ses duydu. Başını kaldırıp baktığında sesin sahibinin onun yaşlarında bir  kız olduğunu gördü. Uzun boylu, sarı saçlı, şık giyimli kızın mavi gözleri öfke saçıyordu.

"Sana ne? Sen ne karışıyorsun?" diye çıkıştı diğer kız. 

"Karışıyorum, çünkü haksızlığa ve kabalığa tahammül edemiyorum. Sırf sana çarptı diye onu azarlamaya hakkın yok! Her kesin başına gelebilir böyle bir şey. Biraz empati yapmayı deneyebilirsin". Konuşurken öfkeden sesi titriyordu.

 Zeynep şok içinde kızı dinliyordu. Hem onu savunan biri olduğu için biraz rahatlamıştı, hem de bir tartışmaya neden olduğu için kendini suçluyordu. Diğer kız sarışın kızın öfkesi karşısında şaşırmıştı ve haklı sözlerine verecek bir cevap bulamamıştı. Ama konuyu uzatmaya da niyeti yoktu. Gözlerini devirerek, yanındaki arkadaşı ile birlikte oradan uzaklaştı.

Zeynep gözyaşları içinde, kıza "Teşekkür ederim" dedi, zorla duyulacak bir sesle. Kız anlayışlı bir tebessümle "Önemli değil" diye cevapladı.  

Zeynep'in hızlı adımlarla kantinden çıkıp bahçeye çıktı. Eylül ayının ortalarıydı, İstanbulda serin ve rüzgarlı bir gündü. Gök yüzünü kara bulutlar kaplamıştı. Zeynep etrafta kimsenin olmadığına şükrediyordu. Bir banka oturup yüzünü ellerinin arasına aldı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. "Ne kadar aptalım- diye düşünüyordu- her şeyi mahvettim! Kendimi rezil ettim! Zaten benim neyime ki kalabalığa karışmak? Korkularımın üstüne gitmeyi değil onlarla yaşamayı öğrenmeliyim".

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlığın ötesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin