Daha fazla beklemeden, sizleri de bekletmeden buraya başlayayım dediim
Açıkçası biraz zorlanacağım gibi geliyor ama bakalım...
Yorum sınırı: 35
Herkese iyi okumalar💚
♣️ ♣️ ♣️
Etrafına bakınarak büyük kapıdan içeri adımladı. Önünde ilerleyen askerlere baktı. Sıradan koruma askerleriydi. Yakalarında herhangi bir rütbeye ait nişane bulunmuyordu.
Sarayın bahçesini geçip tekrar büyük bir kapıdan geçtiklerinde sonunda saraya girmişlerdi. Askerleri takip ederek kralın makam odasına ilerlerken yanında yürüyen hyunguna baktı. "Çok gerilmiş hissediyorum hyung."
Namjoon iç çekip elini geniş omuzlardan birine koymuş ve teselli edercesine sıkmıştı. "Biliyorum, ama biraz soğukkanlı olmalısın. Stresinin profesyonelliğini geçmesine izin verme. Sen bu iş için çok emek verdin, bir stres uğruna kaybetme." Jungkook başını sallayıp tekrar önüne döndüğünde kralın makam odasına girmişlerdi. Yüz ifadesini nötr tutarak hislerini belli etmeden kralın gözlerine baktı.
Kral Park içeri giren askerlere ve arkalarında onlardan çok daha yapılı olan bedenlere baktı. 3 yeni, rütbeli askeri saraya almıştı. Ve görüyordu ki seçimlerinde oldukça doğru karar vermişti. 3 asker de birbirinden gözü pek ve başarılıydı. Yapılan mülakat ve testlerden bu sonuca varmışlardı zaten ancak görünüşleri ile bile bunu oldukça belli ediyorlardı.
Öndeki askerlerin iki yana çekilerek 3 komutanın önünü açmalarıyla Kral Park konuşmaya başladı. "Jeon Jungkook, Kim Namjoon ve Min Yoongi... Doğru hatırlıyorum öyle değil mi?"
Üçü de hafif bir baş hareketiyle onayladıklarında Kral Park gülümsedi. "Artık burada, saraydaki çaylak askerleri eğitecek ve herhangi bir savaş durumunda hazırlıklı olmaları için donanımlı bir şekilde yetişmelerini sağlayacaksınız. Aynı zamanda eğer bir savaş olursa Park hanedanlığı adına komutanlık yapacaksınız."
Üç yapılı neden yine aynı şekilde, anladıklarını belli etmek için başlarını salladılar. Yoongi kafasına takılan şeyi sormak istediğinden, konuşmadan önce boğazını temizledi. "İzin verirseniz bir şey sormak istiyorum." Kral sorması için başıyla onay verdiğinde cümlesine devam etti. "Normal şartlarda herhangi bir savaş söz konusu olduğunda, hanedanlık adına komutanlık eden kişiler kral ya da prens olur. Siz neden bizden komutanlık etmemizi istiyorsunuz?"
"Çünkü artık sağlığım bir savaşı yönetmek için elverişli değil, herhangi bir savaş olursa elbette ben de savaşacağım ama komutanlık etmek sağlıklı ve dinç bir vücut ister ve bu da artık ben de yok. Ayrıca biliyorsunuzdur ki benim oğlum omega. Onun vücudu da savaş için çok nahif, dolayısıyla ne o ne de ben komutanlık edemeyiz. Bu yüzden bunu sizin yapmanızı istiyorum."
Üç genç, adeta kötü bir günde ülkeyi kendilerine emanet ettiğini söyleyen adama karşı gülümsediler. "İsteklerinizi ve emirlerinizi sorunsuz bir şekilde yerine getireceğimizden emin olabilirsiniz. Pişman olmayacaksınız.." Jungkook'un konuşmasıyla kral da gülümsemişti.
"Şimdi gidip çaylakları kışlanın bahçesinde eğitimin yapılacağı bölgede toplayacaklar. Gidin ve öğrencilerinizle tanışın. Bugünden eğitime başlayabilirsiniz"
Üç komutan eğilip kralın huzurundan ayrılmışlar ve yeni görevlerine başlamak üzere kapıya ilerlemişlerdi.
♣️ ♣️ ♣️
Pencerenin pervazına oturmuş ve bacaklarına kendine çekmiş dışarıyı izliyordu sarı saçlı genç. Perdesi açıktı ve içeri güneş ışığı vuruyordu. Ama güzel teni bu güneşten faydalanamıyordu. Yüzünde nefret ettiği peçelerinden biri vardı.
Eğer ona sorsalardı prens olmayı asla istemezdi. Prens olup bir peçenin arkasına saklanmayı, tüm hayatını bir odanın içinde, gözlerden uzak yaşamayı istemezdi.
Başını pencerenin ahşap kenarına yasladı ve kışlanın bahçesindeki hareketliliği izlemeye koyuldu. Anlaşılan yine çaylak askerler biraz koşup idman yapacak, sonra yine içeri geçip pinekleyeceklerdi. Jimin, onların neden kışlada olduğunu bile anlamıyordu. Hiçbirinin bir faydası yoktu, sadece kalabalık yapıyorlardı. Doğru düzgün bir eğitim bile almamışlardı. Ne işe yarıyorlardı ki?
Kışla ve saray arasında yalnızca tek örgüler vardı, bunun sebebi babasının onları istediği zaman denetlemesiydi. Arada, onlar idman yaparken babası da izlerdi. Tabi Jimin de odasının penceresinden izlerdi onları. Yapacak daha iyi bir şeyi yoktu çünkü.
Bu sefer, normalden farklı olarak çaylak askerlerin sıraya dizildiğini görünce kaşları çatıldı. Acaba babası kışlayı mı ziyaret edecekti?
Askerlerin önüne dizilen üç kişiyi gördüğünde kaşları daha çok çatıldı. Bu adamları daha önce gördüğünü hatırlamıyordu. Üçü de birbirinden yapılı olan bedenler askerlerle konuşmaya başlamıştı. Anlaşılan önemli kişilerdi. Yoksa bu kadar asker onların önünde dizilmezdi.
Yanındaki Seokjin'e -sürekli odasında bulunan, artık arkadaşı olmuş yardımcısına- döndü. "Hyung, o adamlar kim?"
"Yeni gelen komutanlarmış. Çaylak askerleri eğitip, savaş olduğunda krallık adına komutanlık yapacaklarmış. Anlayacağın artık hep buradalar."
Jimin anladığına dair başını salladığında gözlerini üç bedende gezdirmeye devam etti. Biri esmerdi ve öbürlerine göre daha uzundu. Öbürü aralarında en kısasıydı ama oldukça yapılı bir vücudu vardı. Öbürünün aksine bembeyaz bir teni vardı. Sonuncusu ise buğday tenliydi ve saçlarını ensesinde at kuyruğu yapmıştı. Esmer olandan birkaç santim kısa ve aynı onun gibi yapılıydı.
Yüzlerini görmese bile, oldukça karizmatik olduklarını arkadan bakınca bile anlayabiliyordu. Bir süre daha izlerken buğday tenli olan arkasını dönüp incelercesine kışlanın bahçesine bakındı.
Jimin, adamın yüzünü görmesiyle cama biraz daha yaklaştı. Daha önce hiç kimse bu kadar ilgisini çekmemişti. "Hyung... Şu kim? Adı ne?"
Seokjin, Jimin'in gösterdiği kişiye baktı. "O mu? O Jeon Jungkook. Binbaşı Jeon Jungkook..."
Jimin hala hayranlıkla genç adama bakarken, elinde olmadan yüzündeki tebessümle mırıldandı. "Binbaşı Jeon Jungkook..."
♣️ ♣️ ♣️
Aşırı geç geldim... Bir ay önce atmam gerekiyordu bölümü :(
Sınav sonucunu beklemek, sınava çalışmaktan daha stresli inanın. Aşırı zorlanıyordum. Neyseki artık stres kalmadı fazla.Jimin bebeğimiz tutuldu bilee🤭
Krala çok güvenmeyin derim, bok da çıkabilir kdşekf
Umarım bölümü beğenmişsinizdir:)
Seviliyorsunuz 💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mysterious Prince 'Jikook'
FanficPark Krallığının tek omega prensi Jimin güzelliği sebebiyle çocukluğundan itibaren saraydan dışarı çıkarılmamaktadır. Onu görebilen birkaç kişinin dilinden düşürmeden herkese anlatması daha çok merak edilmesine sebep olur. Jimin artık ömrünün sonuna...