Merhaba bebeklerim❣️
Nasılsınız?
Yorum sınırı:20
Bu bile çok zor doluyor ama öbür türlü de kendi kendime yazıyormuş gibi hissediyorum :/İyi okumalar💝
♣️ ♣️ ♣️
Jimin yine ahşap pencerenin önündeydi. Gün içindeki ona huzur veren ama bir süre sonra sıkılmasına sebep olan rutiniydi bu. Aniden açılan kapıyla yerinde sıçrayıp oraya döndü.
"Bu yan taraftaki askeriyede 3 tane taş var! Kim onlar? Tanrı aşkına söyleyin!"
Jimin gibi kapı ve içeri giren bedenin sesinden korkan Seokjin sinirle karşılık vermekten çekinmedi. "Taehyung! Ne bağırıyorsun aptal!? Biri duyacak şimdi, kapıyı kapat ve insan gibi tepkiler ver!"
Taehyung sinirle çıkışan arkadaşına bakıp şirince gülümsemiş ve kapıyı kapatmıştı. "Hyung~ askeriyede 3 tane dalyan gibi herif vardı. Kimdi onlar ne olur söyleyin!"
"Yeni gelen komutanlarmış Taetae, artık acemileri onlar eğiteceklermiş."
Jimin'in söylediğiyle Taehyung elini kalbine koyup gülümsedi. "Tanrım, bu bir rüyaysa ne olur ben hiç uyanmayayım"
Kuzeninin bu halini gören Jimin kıkırdayıp başını pencere pervazına yasladı. Taehyung'un asker aşkını en iyi bilen kişilerdendi. Askerleri her zaman çok karizmatik bulduğunu dile getirirdi. Anlaşılan yeni gelen üç yakışıklı aklını başından almıştı bile.
Jimin istemsizce yüreğinde endişe hissetti. Ya kuzeni de onun gibi binbaşıdan etkilenirse diye düşünmeden edemedi. Kendine gelmek için başını iki yana salladığında kuzeninin çoktan yanına geldiğini farketti.
Taehyung başını camdan uzatmış askeriyeye bakmaya çalışıyordu. "Gördüm, oradalar~"
Seokjin Taehyung'un bu haline gülüp Jimin'in yanına oturdu. "Şu kim hyung?" Taehyung'un heyecanla seslenmesiyle Seokjin de başını uzatıp baktı.
"Hangisi?""Şu süt gibi tene sahip, bir içim su olan var ya... Kedi gibi gözleri, simsiyah uzun saçları, damarlı elleri, geniş göğs-" "Yuh Taehyung yavaş ol biraz be! Adamı yedin bitirdin gözlerinle!"
"Ay keşke yesem... İnan bu adam eşkiya olup beni dağa falan kaçırsa kalkıp teşekkür ederim. Hatta kendim ona kaçarım."
Jimin gözlerini kırpıştırıp bakarken Seokjin de ondan farksızdı. Taehyung birinden etkilenince kendini kaybediyordu adeta. Tabi daha önce bu kadar sapıttığı olmamıştı..
"Senin gerçekten tahtaların eksik..." Jimin'in dayanamayıp söylediği şeyle karşısındaki ikili gülmüştü.
"Hala söylemediniz ama, ismi ne bu beyefendinin?"
"Min Yoongi, kendisi binbaşı Taehyung. Öbür ikisi de öyle hatta."
Taehyung tekrar cama dönüp ağzının suyunu akıtarak Yoongi'ye baktığında Jimin de cama döndü. Gözleri istemsizce ona kayıyordu. Jungkook'a... Ona baktıkça içinde kıpırdanan şeylere engel olamıyordu.
Bir el sanki midesini sıkıyor gibi hissediyordu. Kalbi hızla çarpıyor, onun mimiklerini izlerken istemsizce gülümsüyordu. Bunların neden olduğunu bilmiyordu ancak bu durumdan pek şikayetçi de değildi.
"Jimin, sen de tutulmışsun bakıyorum... Doğru söyle sen şu koca gözlü çocuğu beğendin değil mi?"
Jimin yakalandığını anladığında utanmasına engel olamadı. Neyse ki yüzünde peçe vardı da -ilk defa peçenin varlığına seviniyordu- kızaran yanakları belli olmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mysterious Prince 'Jikook'
FanficPark Krallığının tek omega prensi Jimin güzelliği sebebiyle çocukluğundan itibaren saraydan dışarı çıkarılmamaktadır. Onu görebilen birkaç kişinin dilinden düşürmeden herkese anlatması daha çok merak edilmesine sebep olur. Jimin artık ömrünün sonuna...