AKADEMİ

31 8 5
                                    

Isabelle'in anlatımıyla

"Isabelle. Hadi kalk yeni okuluna geç kalacaksın." Hizmetçim Amy'nin bağırışıyla çok da istemesem de kalktım. Yanı başımda duran zencefilli sudan içtim ve hizmetçim Amy'nin odadan çıkmasını bekledim. Benim için bugün hazırlanan pembe çiçekli ve yanında pembe kurdeleleri olan elbisemi giydim. Aslında günlük rutinimi uyguladım diyebiliriz. Kapıdan çıktığımda Amy soluk soluğa kalmış bir şekilde "Ah, Isabelle. Çok güzel olmuşsun. Baban seni çağırıyor. Kendisi yemek salonunda." dedi."Hemen gidiyorum." Hızlı hızlı yürümeye başladım. Babam yemeğinin geç başlamasından hiç hoşlanmaz. Sarayınızda bir yemek salonunu neden ilk katta yaparsınız ki. Üç kat merdiven inmek gerçekten çok yorucu.

"Günaydın, benim güzeller güzeli kızım." Babam beni hep böyle şımartmayı sever. "Günaydın sana da babacığım fakat beni böyle şımartmasan mı diyorum. Artık on altı yaşımdayım." "Ha on altı ol ha altı benim için fark etmez." Bu adam niye hep böyle ısrarcı anlayamıyorum.

Pankeklerimi yedikten sonra saraydan çıktım. "Selam Isabelle." Yine mi şu Tom. Beni bir salmıyor he. "Merhaba Tom. Nasılsın?" Şu çocuğu görünce gerçekten naziklikten çıkasım geliyor ama bir prenses her zaman kibar olmalı. "Seni gördüm daha iyi oldum." Ben de seni gördüm berbat oldum. "Sevindim. Akademiye beraber yürüyelim mi?" Ne? Isabelle, sen ne dediğini sanıyorsun. "Ya da yo-" "Olur. Ben de zaten sana soracaktım." Ben ne yaptım. Şimdi bu aklını kaçırmış prensle birlikte okula mı yürüyecektim. Ama benim zaten hoşlandığım çocuk vardı. Herkes bizi çift zannedecek.

Sonunda okula geldik. Kimse de bir şey demedi en azından. "Hey! Isabelle, bir dakika buraya gelir misin?" Bu Jessica'ydı. O benim en yakın arkadaş grubumdan. "Nasılsın Jessica?" "Senin bu  ezikle, ay çok pardon, bu prensle ne işin var? Sen Ken'den hoşlanmıyor muydun?" İşte benim hoşlandığım çocuk. Ondan, dört senedir hoşlanıyorum. Aynı zamanda benim arkadaşım. "Evet. Maalesef ağzımdan kaçırdığım bir kaç yanlış sözcük yüzünden okula beraber yürüdük. Yolda bana öyle saçma şeyler anlattı ki. Kullandığı jöle markasını bile söyledi. Ben ne yapayım senin jöle markanı kardeşim?" "Neyse, hadi konferansa inelim." "Bir dakika. Marissa nerde kaldı?" "O Viking arkadaşlarıyla beraber." Marissa da grubumuzun son üyesiydi. Kendisi bir Viking-soylu karması. Annesi soylu, babası ise Viking.  

Jessica ile konferansa inerken yanımızdan elfler geçti. Geçen sene elfler için sınıf yoktu. Sadece Viking ve soylular için sınıflar vardı. Elfler ise ormanlarında sessiz sakin yaşamaya devam ederlerdi. Hayatımda sadece iki tane elf görmüştüm. İlkini pazarda, ikincisini ise şimdi. Yalnız kız da epey güzel. Babam hep elfler çok çirkindir, yeteneksiz oldukları için ormanda yaşıyorlar ve okula gitmiyorlar derdi. "Jessica, sence de şu beyaz saçlı kız elf mi?" "Emin değilim. Elbise giyiyor. Belki de karmadır." "Ama elbiseyi herkes giyer." "Olur mu kızım. Bu çok pahalı bir şeye benziyor." Aslında doğruydu. Kızın giydiği mavi ve beyaz tütülü elbise göz kamaştırıcıydı. 

Konferansa indiğimizde ikinci sıranın en sol tarafına, Marissa'nın yanına oturduk. "Selam kızlar! Üzgünüm Viking arkadaşlarım konuşmayı pek severler. Beni bir türlü yanlarından ayırmadılar." Ben öyle olduğunu düşünmüyorum aslında. Bence sen kendi isteğinle ayrılmadın. Neyse bu güzel günde kötü şeyler düşünmeyeyim. "Ah işte Madam Elsa geldi." 

"Evet çocuklar, geçen sene çok başarılı bir okul yılı tamamladınız. Bu senenin de aynı şekilde geçmesini diliyorum. Öncelikle bu seneki farklılıklardan biri elf sınıfımız. Üç sene boyunca elfler de bizimle birlikte öğrenim görecekler. Lütfen onlara saygı ile yaklaşınız. Şimdi elf kardeşlerimizi sahneye davet ediyorum. Aracyne, Xilgella, Petric, Yeshena, Caiklyn, Qinnan, Elaris, Fenjeon." Sırasıyla elfler sahneye çıkıyordu. Ama arkama baktığımda elf zannettiğimiz kız hala oturuyordu. "Ve son olarak Reyna." Arkama tekrardan baktığımda kızın kalktığını, elbisesini düzelttiğini ve catwolk yürüyüşüyle sahneye çıktığını gördüm. Kız aşırı zarif duruyordu. Aslında tüm kızlar ve erkekler öyleydi. Mesela şu kız, Elaris, üzerinde çok parıltılı bir mor elbise vardı. Aşırı güzel duruyordu.

Konferanstan sonra Marissa, Jessica ve ben dışarı çıktık. Derslerin başlamasına yarım saat vardı. Akademide ilk gün hep erken başlar. Bizde bu vakti değerlendirmek için kafeye gittik. "Merhaba, isteğinizi alabilir miyim acaba?" "Ben bir çilekli bubble tea ve yanında da vanilyalı kruvasan alacağım.Kızlar?" "Ben de  matcha çayı ve vanilyalı kruvasan. Isabelle sen?" "Ben aslında aç değilim." "Kızım biz sanki açız. Keyfine yiyoruz." "Tamam bak sırf senin için alacağım Jessica. Ben de bol sütlü latte ve bitter çikolatalı kruvasan alayım." Siparişlerimizi verdikten sonra konuşmaya başladık. O sırada yanımızdaki masaya elf kız ve arkadaşları oturdu. "Jessica, Marissa hadi gidip şu elflerle tanışalım." Elflerin masasına gidip el uzattım. "Merhaba! Ben Isabelle. Bir soyluyum. Tanışalım mı?" Açık pembe saçlı bir kız elimi sıktı. "Se! Mi Yeshena.(Selam! Ben Yeshena.) Bu kız ne diyordu? Elf kız cevap verdi. Adı tam elf kız olmayabilir ama ben ona öyle diyeceğim. "Arkadaşımın kusuruna bakma. Kendisi insan dili bilmiyor da. Aslında anlıyor ama konuşmaya utanıyor dersek daha iyi olur. Ben de Reyna." Bir kız da Reyna'nın dedikelerini Yeshena'ya anlatıyordu. " Ben de Marissa. Viking-soylu karmasıyım." Marissa da elini Reyna'ya uzattı. Ama Reyna Marissa'nın eline dik dik bakmak dışında hiç bir şey yapmadı. "Niye öyle dik dik bakıyorsun?" "Hadi kızlar biz kalkalım. Buraya bir Viking geldi. Yeshena. Sii Vika.(O Viking)" Elfler masadan kalkarken Yeshena bizim de duyabileceğimiz şekilde fısıldadı. "Uh, Vikas sol marrand.(Uh, Vikingler kötüdür.)"

Yeshena'nın ne dediği hakkında ufacık bir fikrimiz bile yoktu ama Marissa dan hoşlanmadıkları belliydi. Kendi masamıza geçerken Marissa'nın küplere bindiğini anladım. Aşırı kızgın gözüküyordu. Ağzını açtı, tam birşey söyleyecekken ders zili çalınca büyük bir nefes aldı ve Viking sınıflarına doğru ilerledi. Ben de hesabı ödeyip Jessica ile beraber soylu sınıfına doğru yürüdüm.

Üçlü KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin