Saat 08:00 ve alarm çaldı. Yatakdan kalkamayacak kadar heyecanlıydım. Saat çok geçmeden ayaklandım. Banyoya geçtim ve sıcak duşdan sonra kahvaltı yapdım. Kahvaltıdan sonra hemen odama geçip sade bir makyaj yaptım ve saçıma sadece fön çektim. Şimdi ise ne giyeceğime karar veriyorum. Sanırım sport bişeyler giyicem. Biletimi, pasaportumu, cüzdanımı ve evi kontröl etdikden sonra valizimi alıb dışarı çıktım. Kapıyı güzelce kilitleyip anahtarı her zaman sakladığım gizli yere sakladım. Taksiye bine bilmek için otobüs durağına kadar yürüdüm. Ne kadar şanslıysam otobüs durağına varır varmaz taksi geldi. Taksiye bindikten sonra Nora'ya arayıp hava limanına varıp varmadığını sordum. Nora yaklaşık 5 dakika sonra hava limanında olacağını söyledi. Nora ile konuştuktan sonra Julia'ı aradım. Julia ise 10 dakika sonra varacağını ve onu mutlaka beklememi söyledi. Bense sanırım 6 dakika sonra hava limanında olucaktım. Hava o kadar güzel ki sanki gökyüzü bana veda etmek için bu kadar güzelleşmiş. Camı açıb son defa buranın kokusunu içime çekdim. O kadar güzel kokuyordu ki, sanki bu gün hava annemmiş gibi hiss ettiriyordu bana... Sonunda hava limanına vardım. Nora kapının önünde beni bekliyordu. Valizimi alıb hemen Nora'ya koştum ve ona sarıldım. Bana söylediği ilk şeyse hazır mısın 5 yıl önceki hayalimizi gerçekleştirmeye? Bense sadece ona bakarak gülümsedim. Ve tabiî ki hazırım, yeter ki sen yanımda ol söyledim. Bu sırada birinin Lauraa... diye bağırdığını duydum. Arkaya döndüğümde Julia'nın bana doğru koşarak ağladığını gördüm. Bana öyle sıkıca sarıldı ki kalbinin hızla çarpışını vücudum da hiss ede biliyordum. O kadar ağlıyordu ki sonunda dayanamayıp onu itip şöyle söyledim. Neden ağlıyorsun ölümemi gidiyorum? yoksa 5 dakika sonra ölecekmiyim? Bilmiyormusun ağlamandan nefret ediyorum. Bunları söyledikten sonra bende ağlamaya başladım ve Julia'ya sarıldım. Oysa kısık bir sesle özür dilerim, lütfen beni affet söyledi. Julia'nın göz yaşlarını sildikten sonra içeri geçtik. 5 dakika sonra uçağımız kalkıcaktı. Son kez Julia'ya sarıldım ve kendine dikkat etmesini söyledim. Julia ise Nora'ya bana iyi bakmasını söyledi. Ve bana varır varmaz onu aramamı söyledi. Artık uçağımız kalkıyordu. Julia'nı gönderdikden sonra. Nora'yla uçağa geçip yerlerimize oturduk. Ve sonunda uçak kalktı. Hâlâ çok heyecanlıyım ve korkuyorum. Hisslerimi bastırmak için kulaklığımı takıp uyumaya başladım. Tabiî ki Nora ise uyumak yerine kitap okumayı tercih etmişti. Yaklaşık 1-2 saatlik uykudan sonra, uyandım. Pencereden dışarını görünce o kadar mutlu oldum ki, resmen bulutların üzerindeydim. Hayatım boyunca bu kadar güzel manzara görmemiştim. 6 saatlik uçuştan sonra nihayet uçaktan indik. Sonunda Güney kore hava limanında idik. Nora ve ben o kadar mutluyduk ki neredeyse çölün ortasında bağıracaktık. Nora'ya bakıp gülümseyerek şöyle söyledim. Sonun da başardık... Heyecanımızı bastırdıktan sonra taksiye binib kalacağımız otele yollandık. Otelle hava limanı arasında yaklaşık 30 dakikalık yol vardı. Bu da o demek oluyor ki 30 dakika sonra oteldeyik. Yol boyu Nora ve ben biran bile olsun gözümüzü camdan çekmedik. Gerçekten dışarısı o kadar güzel, müthiş görünüyordu ki otele gidesimiz gelmiyordu... Sonunda otele vardık. Oh gerçekten otel fotoğraflarından daha güzel görünüyordu. Nora elimi tutaraq korece 가자 (gidek) söyledi. Otele girdik ve resepsiyona yaklaştık. Daha önceden Laura Glory adına iki kişilik bir oda rezervasyon yaptırdığımı söyledim. Mr. Jeon rezervasyonumuzu kontröl ettikten sonra oda kartımızı verdi. Ve 2 çalışanı valizimizi yukarı çıkarmaları için bizimle gönderdi. Söylemem gerek ki içeriside dışarısı gibi harika görünüyordu ve koreli erkekler baya yakışıklıydı. Asansör 7 ci katta durduktan sonra oda 105 e yaklaştık. Çalışanlara hizmetleri karşılığında ödeme yaptıkdan sonra onları geri gönderdik. Odanın klitini açtıktan sonra odaya geçtik. Woow gerçekten inana bilmiyorum ne kadar da büyük ve lüks bir oda. Nora ve ben hemen yatağa atladık. O kadar rahat ve yumuşacıktı ki... Biraz dinlenip kalkalım derken sabaha kadar uya kalmışız.
