2

201 30 31
                                    

"Ne demek kaçmış?" dedi Namjoon hizmetçiye kaşları çatık bir şekilde bakarken. Anne ve babası da ayağa kalkmıştı. Hizmetçi nefes nefese genç adamın yanına gelmiş ve elinde tuttuğu kağıdı ona uzatmıştı.

"Yatağı düzgündü. Önce lavaboya baktım ama orada da yoktu. Sonra bu kağıt takıldı gözüme. Küçük Bey arkasında not bırakmış." Namjoon, kızın elindeki kağıdı alıp endişeli gözlerle ve seslice okumaya başladı.

Sevgili Ailem

Bu mektubu yazarken çok da üzgün olmadığımı bilmenizi isterim. Evden gitmeye karar verdim. Çünkü kalsaydım beni istemediğim biriyle zorla evlendirecektiniz.

Ben artık büyüdüm. Kendi kararlarımı verecek yaştayım. Bana dayattığınız kurallara boyun eğemem. Peşime düşmeyin. Telefonumu ve kartlarımı evde bıraktım. Beni bulmaya çalışmayın. Bir süre eve dönmeyeceğim. Umarım bu gidişim vicdanınızda bir hareketlenme yaşatmıştır.

Sevgilerle

Jeongguk...

Bay Jeon kalbini tutup arkasındaki koltuğa yığılırken ailenin diğer üyeleri de panikle ona yöneldi. Min Kyu ambulansı arıyor, Namjoon babasının kravatını gevşetmeye çalışıyor, Bayan Jeon ise hıçkırarak oğlunun adını sayıklıyordu.

°

Sonunda Jeju Adası'na inip derin bir nefes aldım. Hava epey sıcaktı fakat esen rüzgar birazcık da olsa serinlememi sağlıyordu. Karşıdaki büfeden bir su ve atıştırmalık bir şeyler aldıktan sonra sahile bakan banklardan birine oturdum. Uçsuz bucaksız denizi izlerken aynı zamanda düşünüyordum.

Bu şekilde olmasını istememiştim. Babam benim için dünyadaki en değerli varlıktı. Bu yaşıma kadar bana bağırmasını gerektirecek hiçbir şey yapmamıştım. Abilerimden daha çok benim üstüme titrerdi. Ne istersem yapardı. Annem bana kızdığı zamanlar "Kızma bebeğime!" diye karşılık verir ardından beni göğsüne bastırırdı.

Şimdi bu şekilde olması çok zoruma gidiyordu. Do Hwan çok iyi bir insandı. Ailesi de öyle. Babamın sıkıntısını biliyordum. Hwa Jin amca babamın en yakın arkadaşı aynı zamanda ortağıydı. Ortada verilmiş bir söz varken şimdi o sözün bozulacak olması babamı mahcup ediyordu. E haliyle de bu düğünü yapmak istiyordu. Fakat bende düşüncelerimin arkasındaydım. Bir süre sonra Do Hwan ile arkadaşlığımız, yerini başka bir şeye bırakacaktı. Ve ben buna ayak uydurabileceğimi zannetmiyordum.

19 senedir süregelen arkadaşlığa karşı ona başka gözle bakamazdım. Çocuktum. Yeni yeni gözüm açılmıştı. Bir anlık hevesle evet demiştim tekliflerine. Ama bu şekilde olacağını bilsem konuyu bir daha açmamak üzere kapatırdım. Son pişmanlık fayda etmiyordu. Yeni bir hayatım vardı artık. Burada bir iş bulur bir süre geçinirdim. Tabi önce Jimin ile buluşmam gerekiyordu.

Yanımdaki hareketlilik ile irkilip kafamı çevirdim. Benim yaşlarımda birinin çantamı aldığı gibi kaçmasıyla çığlık atıp bende peşinden koşmaya başladım.

Bu sıcak havada, küçük bedenimin yettiği şekilde koşmak beni neredeyse ağlayacak raddeye getirmişti. Fakat her şeyim içindeyken çantamı göz göre göre bırakamazdım. Hem arkasından bağırıyor hem de koşuyordum. Beta olduğunu farketmiştim. Çok da güçlü değildi. Benden biraz daha hızlı koşuyordu sadece.

Yaklaşık bir 5 dakika daha koştuk. Son nefesimi vermek üzereydim. Sahilin öbür ucuna kadar koştuğumuzu farkettim. Burası marinadan çok uzakta kalıyordu. Çocuk önündeki yolun kapalı olduğunu farkettiğinde sert bir nefes alıp bana baktı.

Until I Found You | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin