3

174 26 11
                                    

"Bunu Do Hwan'ın ailesine nasıl söyleyeceğiz? Yandık biz. Rezil olduk. Ortağımın, en önemlisi arkadaşımın karşısında küçük düşeceğim. Ah Jeongguk. Bizi ne hallere düşürdün oğlum?" dedi Bay Jeon koltukta kendinden geçmiş yatarken.

"Telefonunu bırakmış. Kartlarını da. Eski telefonunu almış. İzini süremiyorum." dedi Min Kyu elindeki eşyalarla salona girerken. Daha sonra masaya bırakıp yüzünü ovuşturdu.

"Canım kardeşim. Umarım başı belada değildir." dedi sessizce. Karısı Ha Rin yanına gelip kolunu okşayınca o da ona gülümsedi. Telefonun çalmasıyla hizmetçi oraya yönelecekken Namjoon kendinin bakacağını ve onları yalnız bırakması gerektiğini söyledi. Herkes doğrulmuş acaba telefon Jeongguk'dan mı diye o yöne dikkat kesilmişti.

"Jeonların evi." diyerek açtı telefonu. Fakat arayan kişi Do Hwan'ın babasıydı. Namjoon kaskatı kesildi ve babasına baktı.

"Evet efendim. Anlıyorum. Jeongguk... Gayet iyi. Şuan uyuyor. Dün epey yorulmuş. Gelmeye çalışacağız efendim. İyi günler." dedi ve telefonu kapattı. Ona merakla bakan ailesine dönüp konuştu.

"Bay Woo. Bizi dağ evine davet ediyor. Kesin gelmemizi söyledi. Jeongguk'u da sordu." Bayan Jeon panikle konuştu.

"Nasıl söyleyeceğiz?" Namjoon omuzlarını kaldırdı. Daha sonra telefonuna yöneldi.

"Kardeşimi bulacağım. Siz merak etmeyin. Hemen yetkililerle irtibata geçiyorum. Babacığım lütfen kendini bırakma. Onu bulacağız ve buraya getireceğiz." dedi ve salondan çıktı.

°

Jeon ailesi hazırlanıp Woo ailesinin dağ evine geldiler. Herkes diken üstünde, bu haberi aileye en önemlisi Do Hwan'a nasıl söyleyeceklerini düşünüyordu.

Kapıyı çaldılar, içeri girdiler ve aile tarafından neşeyle karşılandılar. Fakat sorulan soru herkesin susmasını sağlamıştı.

"Jeongguk nerede?" dedi Do Hwan heyecanla. Bayan Jeon eğreti bir gülüş sundu ve cevap verdi.

"Canım, o biraz rahatsızlandı. Yol iyi etkilemedi sanırım. Gelmek istemedi. Evde uyuyor."

"Hasta mı? Hastaneye gittiniz mi?" dedi hareketlenip. Bayan Jeon kolundan tuttu panikle.

"Tabiki gittik. Ufak bir soğukalgınlığı geçiriyormuş. Endişelenecek bir şey yok oğlum."

"Benim içim rahat etmeyecek. Ben yanında olayım en iyisi." Bay Jeon'da ayağa kalkmıştı.

"Do Hwan. O bir omega ve ben bile bile bu saatte seni onun yanına gönderemem. Jeongguk gayet iyi. Yarın daha iyi olur ve siz görüşürsünüz." Bay Jeon'un net tavrı ile Do Hwan usulca yerine oturmuş ve kafasını sallamıştı.

Daha sonra ise yemeğe geçtiler. Herkes birbiriyle muhabbet ederken Bayan Jeon'a gelen telefon ortalığı bir bıçak gibi yardı. Jeongguk'un annesi usulca yerinden kalkıp çantasına yöneldi ve arayan kişiye baktı. Gördüğü isim heyecanlanmasını sağlarken kalabalığa gülümseyip telefonu açtı ve salondan çıktı.

"Jeongguk'um, oğlum nerelerdesin sen? Neden böyle bir şey yaptın?" Fakat duyduğu ses oğlunun değildi.

"Merhaba hanımefendi. Jeju Emniyet Müdürlüğü'nden arıyorum. Oğlunuzun çantası çalınmış ve hırsızlar yakalandı. Haber vermek istedim." Kadın duyduğu şeyle sırtını duvara yaslarken konuştu.

"Oğlum. Oğlum iyi mi?" Kadının yanına oğlu Namjoon geldiğinde annesinin halini görmesiyle kaşlarını çatıp telefonu elinden aldı hemen.

"Merhaba. Ben Kim Namjoon. Jeongguk'un abisiyim. Bilgi verir misiniz?"

Until I Found You | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin